KıbrısManşet

Derya: Lafı dolandırmadan söylüyoruz; Öfkeliyiz






Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü Başkanı Milletvekili Doğuş Derya, ülkenin üzerine kara bir bulut gibi çökmeye çalışanların farkında olduklarını vurgulayarak, buna izin vermeyeceklerini, korkmadıklarını ve itaat etmeyeceklerini belirtti

Derya: Erkek şiddetine karşı ses vermek için Cumhurbaşkanlığı sarayının önünü seçti

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında dün Cumhurbaşkanlığı önünde bir protesto eylemi ve basın açıklaması yapan CTP Kadın Örgütü Başkanı Derya, ülkede yıllardır, barış, demokrasi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için mücadele eden CTP’li kadınlar olarak, ekonomik krizle birlikte giderek derinleşen yoksullaşmaya, demokrasiye yapılan müdahalelere ve kadınların yaşamak zorunda bırakıldıkları erkek şiddetine karşı ses vermek için burayı, Cumhurbaşkanlığı sarayının önünü seçtiklerini belirtti.

Derya, “Bugün Cumhurbaşkanlığı makamını elinde tutan Ersin Tatar beye ülkemizde günde 3 kadının şiddete maruz kaldığını duyurmak için buradayız. Her gün Türkiye’nin bir başka ilini dolaşarak milliyetçi hamaset yapan, kendi ülkesindeki sorunlardan kaçmak için, Türkiye’deki seçim propagandasına müdahil olan Ersin bey, ‘ülkemizde yaşayan her 10 kadından 6’sı psikolojik, her 10 kadından 4’ü fiziksel şiddete maruz kalıyor” dedi.

” ‘Yurttaşlara götürülecek hizmet, şatafatlı saraylardan daha önemlidir, ne Külliyesi?’ diyemiyor musunuz?”

Kadına şiddet verileriyle ilgili bilgileri paylaşmaya devam eden Derya Tatar’a şu soruları sordu;

“Yetişkin kadın nüfusumuzun yüzde 25’i cinsel şiddet mağduru oluyor ve nüfusun yarısını oluşturan kadınlar, bu insan hakkı ihlallerine maruz kalırken siz; ‘Benim devletim henüz bir sığınma evi bile açamadı, ne Külliyesi?’ diyemiyor musunuz?

CTP Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya

2014 yılında Meclis’ten oy birliği ile geçen ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası ‘ (TOCED) bir türlü yürürlüğe koyulmazken, yasanın gereği olan Şiddeti Önleme Danışma Merkezleri ve İmdat Hatları henüz açılmazken, üstelik tüm bu düzenlemeleri yapmanın mali masrafı sizin bir yıllık Türkiye gezilerinizin harcamalarından bile daha az para gerektirirken siz; ‘Yurttaşlara götürülecek hizmet, şatafatlı saraylardan daha önemlidir, ne Külliyesi?’ diyemiyor musunuz?

Kıbrıs’ın kuzeyinde ekonomik kriz ile derinleşen yetersiz beslenme sorunu bugün başta çocuklar olmak üzere, açlık sınırı altında yaşamak zorunda bırakılan birçok asgari ücretli aileyi vururken, siz cafcaflı törenlerle gittiğiniz gezilerde ‘egemenlik hamaseti‘ yapıyorsunuz da, o devletin kendi yurttaşlarına el uzatmaktan aciz hale geldiğini göremiyorsunuz.

‘Benim devletim, dar gelirli ailelerin yararlanabileceği bedava kreşler açamıyor, haftada 2 çocuğun istismar edildiği bir yer haline geldik, yaşlı bakım hizmeti veren kurumlarımız neredeyse yok, ne Külliyesi?’ diyemiyor musunuz?

Yoksa bahsettiğiniz egemenlik, toplumsal irademizi tamamen devrettiğiniz noktada mı başlıyor?”

“Lafı dolandırmadan söylüyoruz;”

Türkiye’de verilen yanlış ekonomik kararlardan doğrudan etkilenen Kıbrıslıtürklerin ve kadınların, toplum her gün yoksullaşırken, mülksüzleşirken ve göç ederken zevk-ü sefa eyleyerek, her gün düşmanlık dili kusanlara karşı CTP’li kadınlar olarak itiraz ettiklerini vurgulayan Derya, küçük orta boy işletmeler kapanırken, esnaf kepenk indirirken, hayvancılar hayvanlarını, çiftçiler topraklarını satarken, gençler valizini toplayıp göç ederken, sahip olamadığı meşruiyeti Külliye ile sağlayacağını sananlara, halk arasında husumet yaratarak, insanları hedef göstererek siyasi rant elde etmeye kalkanlara karşı doğrudan ve afı dolandırmadan konuştukları kaydeden Derya şöyle devam etti;

“Bizler bu topraklarda yaşama umudunu kuran bir geleneğin parçasıyız”

“Bizler, yıllar boyunca kendi yurduna sahip çıkmak için baskılara ve tehditlere karşı mücadele ederek, kendi toplumsal iradesini devretmeyen, kendi halkını ezmeden ve ezdiremeden, Kıbrıs’ı bir bütün olarak yurt yapmak için söz vermiş bir geleneğin parçasıyız.

Bugüne dek, ne siyasi eşitliğimizi görmezden gelerek toplumumuza azınlık muamelesi yapanlara izin verdik, ne de varlığımızı kendi ulusal menfaatlerinin oyuncağı sananlara.

Bu mücadeleyi verirken, bize ‘vatan haini’ diyenler de oldu, bizi kendi ülkemizden kovmaya kalkanlar da! Nefret ve düşmanlık diliyle yaklaşanlara cevap vereceğiz diye dilimizi acılaştırmadık da, biat ve itaat isteyenlere de asla boynumuzu uzatmadık.

Korku ve tehditle ruhumuzun üstünden geçmek istediler, yine de özgürlükten, eşitlikten, kardeşlikten yana bir kez şüphe duymadık. Çünkü bizler Kıbrıs’ı yurt bilen ve bu topraklarda yaşama umudunu kuran bir geleneğin parçasıyız.

“Lafı dolandırmadan söylüyoruz; Öfkeliyiz”

Bizler, CTP Kadın Örgütü olarak, ülkemizin üzerine kara bir bulut gibi çökmeye çalışanları farkındayız. Örgütlü yapılarımıza saldırarak, bizleri hakkını arayamayan bir halk haline getirmeye çalışanlara,

Kendi toplumunun topraklarını, denizini, suyunu, elektriğini ama en önemlisi ülkemizin geleceğini Cumhurbaşkanlığı ve bakanlık koltukları için satanlara,

Yurttaşlık politikasını istismar ederek, seçimlerimize müdahale ederek ülkenin nüfus yapısı ve siyasi iradesiyle oynamaya kalkanlara,

‘Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da olacak’ diyerek, ülkemizde kazanılmış haklarımızı ve ifade özgürlüğümüzü yok etmeye kalkanlara,

Protokollerle ülkemizdeki demokrasiyi virane, ekonomiyi harabe haline getirenlere,

Şiddet ve korku kültürü yaratmak için, gazetecilerimizi, siyasilerimizi ve yazarlarımızı hedef gösteren, yasaklarla, cezalarla, tehditlerle bizi sindireceklerini sananlara,

Kültürümüzü gerici ve muhafazakâr bir asimilasyona maruz bırakmak isteyenlere,

Bağımsız yargımıza dil uzatan, yasama faaliyetlerimize karışan, yürütmemizin kimlerden oluşacağına müdahale eden; kısacası toplumsal varlığımızı yok sayarak, ülkemizi bir sömürge yapmaya çalışanlara karşı öfkeliyiz.

“Korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”

Lafı dolandırmadan söylüyoruz;

Umudumuzu kesip yurdumuzu terk etmemizi istiyorlar; Gitmeyeceğiz

Korku kültürü yaratarak susmamızı istiyorlar; Susmayacağız

Toplumumuzu bir somun ekmeğe muhtaç ederek ezmek istiyorlar; Ezdirtmeyeceğiz

Demokrasimize müdahale ederek birbirimize düşman olmamızı istiyorlar; Olmayacağız

Yurdumuzu bölerek barıştan vazgeçmemizi istiyorlar; Vazgeçmeyeceğiz

Kadınlar olarak, susmamızı ve biat etmemizi istiyorlar; Asla etmeyeceğiz

Bilinmesini isteriz ki, feriştahı gelse, korkmuyoruz, susmuyoruz; İtaat etmiyoruz









Başa dön tuşu