KıbrısManşet

Derya: Regl düzensizliği belki de sağlık sorunlarının habercisidir




Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü Başkanı ve Milletvekili Doğuş Derya, cinsellik eğitiminin, çocukların istismardan korunmasını sağlayan, kendi bedenlerini tanımalarına , sağlıklı cinsel ilişkiler kuran yetişkinler olarak yetişmelerine imkan verdiğini söyleyerek, regl döngülerindeki yaşanan bir sıkıntının büyüksağlık sorunlarının habercisi olabileceğine vurgu yaptı

Derya: Regl düzensizliği belki de sağlık sorunlarının habercisidir

Özgür Web TV‘de yayınlanan Özgür Yorum programında Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Derya, Kıbrıs Kadın Sağlığı Araştırma Derneği‘nin (KISAD) regl dönemine giren genç kadınlara yönelik hazırladığı ‘İlk Adet Bilgi Paketim‘ isimli, regl sürecini anlatan paketin içindeki “Regl Kitabım“ın Eğitim Bakanlığı tarafından ‘cinsel içerikli’ bulunmasını ve dağıtımının engellenmesi konusunda konuştu.

Derya, “Temel insan haklarının içinde en geç ve zor konuşulmaya başlanan konulardan bir tanesi de; kadınların insan haklarını kullanabilme biçiminin erkelerden farklı olduğudur. Çünkü yaşadığımız koşullar itibariyle eşit ve özgür değiliz. Bazıları daha eşit ve özgür. Kadının, özellikle doğurganlık hakları dediğimiz kadın bedeniyle ilgili haklar, ki bu sadece en basit mesele olan regl süreciyle ilgili bilgi sahibi olmak değil, aynı zamanda kadın sağlığını doğrudan etkileyen ve bir toplum meselesi olan konuların konuşulmamasıyla ilgilidir” dedi.

“Regl düzensizliği belki de sağlık sorunlarının habercisidir”

Kıbrıs’ın kuzeyinde örneğin; kadınların başına gelen sıkıntılardan bir tanesinin de HPV kaynaklı “rahim ağzı kanseri” ve riski olduğunu kaydeden Derya, çünkü HPV virüsünün erkeklerde bir semptom yaratmamasından dolayı takip edilmesi kolay olmadığını ve kadınlara, özellikle çok eşli olan olan erkekler tarafından bulaştırıldığını ve kadınların bunu semptomlar yaşadıktan sonra fark ettiğini kaydetti.

Derya, “Ancak HPV aşısı kamusal hizmet olarak verilmiyor. Kadınların bu tip sıkıntılarla başa çıkabilmesi erken tanı koyabilmesi için yapılan en basit SMA testleri ücretsiz değil. Regl düzensizliği belki de bu tip sağlık sorunlarının habercisi olan meselelerdir” ifadelerini kullandı.

“Kadının cebinde aşağı yukarı bir bin TL’nin olabilmesi lazım”

Derya kişinin aylık döngüsünün stres kaynaklı mı hastalık kaynaklı mı ya da genetik kaynaklı mı bozulduğunu bilememesi halinde, bununla ilgili bedeninde herhangi bir rahatsızlık olup olmadığını da tetkik edemeyeceğini vurgulayan Derya, bu sağlık hizmetlerinin de ücretsiz olmaması nedeniyle durumun sınıfsal bir mesele haline geldiğini kaydetti.

Derya, “Bugün özelde bir Jinekoloğa gitmenin vizite ücreti 650-700 TL’den başlıyor. SMA testleri de 300 TL gibi bir miktar. Yani kadının cebinde aşağı yukarı bir bin TL’nin olabilmesi lazım. Regl döngüsü başlamış genç kadınlara bunlarla ilgili bilgi vermek zaten devletin görevi. Başta Eğitim Bakanlığı olmak üzere Sağlık Bakanlığı’nın görevi. Bunların sanki müstehcen meselelermiş gibi ele alınıp da insan bedeni ve kamu sağlığı ile ilgili olan şeyi yasaklayıcı bir zihniyetten okumak hakikaten çok geri kalmış bir şey” dedi.

“Leylekler mi getirdi bizi dünyaya? İnsanlar cinsel birliktelik kurarak ürüyorlar”

Derya şöyle devam etti;

“Cinsellik eğitimi denilen, çocukların istismardan korunmasını sağlayan, kendi bedenlerini tanımalarına imkan veren, sağlıklı cinsel ilişkiler kuran yetişkinler olarak yetişmelerine imkan verir.

Doğum kontrol yöntemleri, cinsel yolla bulaşan hastalıkların neler olduğu, bunlara karşı nasıl korunabileceğine dair bilgilerin de verilmesi gerekiyor. Leylekler mi getirdi bizi dünyaya?

Sonuçta insanlar cinsel birliktelik kurarak toplumda ürüyorlar.

Yeri gelince, kadınlar 3 çocuk doğursun/doğurmasın, kürtaj olsun/olmasın diyenlerin iktidarlar silsilesinin olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Bizim ülkemizde bugün ’10 haftayı geçerse gebelik süreniz kürtaj olamazsınız’ diye abuk-subuk maddeler var.

Yani doğurganlık haklarını tanımlayan yasalarımız yok ya da sadece evli kadınlar hamile kalabilirmiş gibi, Ceza Yasası’nda ‘eşinin onayı olmadan kürtaj olamazsın’ denilen maddeler var.

“Bakanlık insanların doğası gereği bunu yaşadığını bilmeyecek kadar bilimsel bilgiden yoksunlar mı ki bunu cinsel içerikli olarak nitelendirip engelliyorlar?”

Devlet aslında o bedenin sahibiymiş gibi davrandığı halde, bu tartıştığımız örnekte regl sürecinde de insanların bilgi erişimine engel koyan vaziyete geliyor. Bu da ciddi tutarsızlık göstergesi.

Ben bunları biraz daha genel resimden okuduğumda, son dönemde dünyayı saran popülist iktidarlarla beraber muhafazakarlaşma ve otoriteleşmeyle bağlantılı olduğunu görüyorum ama bizim ülkemize de bunun ihraç ediliyor olması var ama  Eğitim Bakanlığı herhangi bir kurum değil.

Bilimsel bilgi temelinde öğrencilerin bilgi almasını sağlayan koordinatör kurumdur. Burada çalışan arkadaşlar da görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan insanlardır ancak bir regl sürecinin biyolojik bir hadise olduğunu ve insanların doğası gereği bunu yaşadığını bilmeyecek kadar bilimsel bilgiden yoksunlar mı ki bunu cinsel içerikli olarak nitelendirip engelliyorlar?

“Kadın cinayetleri politiktir”

Bugün kadın bedeniyle ilgili devlet tarafından yapılan ve yapılmayan her şey siyasidir. Bugün bir gazete manşetinde; geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir kadın cinayeti olayının failine 35 yıl verildiğini yazıyordu.

‘Kadın cinayetleri politiktir’ dediğimizde ‘Nasıl politiktir ne alakası?’ sorularıyla karşılaşıyoruz.

Devlet eğer şiddeti önleyici ve koruyucu mekanizmaları kurmuyorsa, şiddeti önlemek üzere personel görevlendirmiyorsa, bunlara toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapıp para ayırmıyorsa, ölen her kadın aslında bu konuda bir sosyal devlet olmayışından dolayı ölüyor demektir.

“Biz vergi verenler olarak kaynak aktarıyoruz devlete. Onun bize hizmet olarak dönmesi gerekiyor”

Bugün eğer kadınlar; rahim ağzı kanseri başta olmak üzere meme kanseri ve benzeri birçok kadın bedeniyle ilgili hastalıklar yaşıyorsa, devlet bu konuda koruyucu/önleyici sağlık politikalarını yürürlüğe koyacak kaynağı ve personeli ayırmadığı ve gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı içindir.

Toplum olarak yaşadığımız noktada, biz vergi verenler olarak kaynak aktarıyoruz devlete. Onun bize hizmet olarak dönmesi gerekiyor. Yaşadığımız her alanda bilgi sahibi olmak, önce kendimizi koruyabilmek için bunlarla ilgili tedbirleri alacak kapasitede bireyler olabilmemiz, yapamadığımız noktada da devletin bunları yapması.

Bunları yapamayan devlet, devlet iddiasında olamaz.

Bu arkadaşlar egemenlik ve iki devletlilik iddialarıyla devlet hamaseti yapıyorlar ama içi ve altı boşalmış bir yapıdan bahsetmiyoruz ki zaten hiçbir zaman tam fonksiyon gösterememişti.

Ama en azından yasalarla sosyal devlet olma karakterine büründürülmeye çalışılmıştı KKTC ilk kurulduğu zamanlarda.

“Sizin yapmanız gereken şeyi KISAD yapmış ve siz buna hayır diyeceksiniz”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin (TOCED) Teşkilat Yasası tam 8 yıl önce Meclis’ten oy birliği ile geçti.

Yasanın içinde özellikle Eğitim Bakanlığı’nda ‘Cinsiyet Odak Noktası’ kurulması öngörüldü. Yasal çerçevesi var bunun.

Bu hem çocukların yetişirken eşitlikçi, insan haklarına uygun eğitim alabilmesiyle mükellef bir birimdir aynı zamanda da cinsel sağlık ve doğurganlıkla ilgili doğru bilgiyi vermek için program ve projeler üretmekle mükelleftir.

Siz bunu kurmayacaksınız ve bir sivil toplum örgütü bin bir çabayla güzel bir çalıma yapıp bunu size getirip sunacak yani sizin yapmanız gereken şeyi KISAD yapmış ve siz buna hayır diyeceksiniz. Bunun mantığı akıl alır değildir”









Başa dön tuşu