Kıbrıs

Türkiye ile ortak bir hedef belirlemeliyiz






Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Serdar Denktaş, Kıbrıs sorununun artık Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında bir sorun olmaktan çıktığını belirtti, özellikle Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili Türkiye-Yunanistan sorununun daha ön plana geçtiğini anlattı

Denktaş, “Kıbrıs sorunu sadece bir parçasını teşkil ediyor. Bölgedeki hidrokarbon nedeni ile uluslararası şirketlerin bu tarafa bakışı değişti. Dolayısıyla başka uluslar da dahil olma durumunda, Kıbrıs adası ve etrafında dönenlere. Neticede çok farklı bir yere geldik” dedi.

Bu noktada yapılması gerekenin, Türkiye ile ortak bir hedef belirlemek olduğunu ifade eden Denktaş, “Yıllardan beri var olmayan, günü birlik kararlarla işte görüşme masasında dirsek çürütmelerle yürütülen, günü geçiştiren yaklaşımlarla gittik hep ama hedef birliği hiç oluşmadı. Bunu oturup, Türkiye ile müzakere ederek, konuşarak aynı hedef birliğinde mutlaka birleşmemiz lazım. O hedefi belirledikten sonra, Kıbrıslı Rumlarla bizim aramızdaki ilişkilerle ilgili hangi adımların atılacağını biz daha iyi tespit edebiliriz çünkü burada yaşayan biziz. O doğrultuda bizim atacağımız adımların Türkiye tarafından da desteklenmesi çok önemlidir” diye konuştu.

Denktaş: Konuştuğumuz müddetçe doğruda birleşeceğiz

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Serdar Denktaş, sözlerine şöyle devam etti: “Biz bir taraftan ama bunun hazırlığını yaparken Doğu Akdeniz ile ilgili, BM ile AB ile ilgili konularda Türkiye ile istişare ederek, içte atılan adımlar dışta zarar verir mi?

Diğer konularla ilgili Türkiye’nin atmayı düşündüğü bir adım içerde bizim pozisyonumuza zarar verir mi? Bunlar ancak muhteşem bir istişare mekanizmasının oluşması ile giderilebilecek sıkıntılardır. Bunun için de Türkiye’deki büyükelçiliklerimizde gerçekten konusuna hakim, iletilen mesajı anında iletebileceği bir muhatabın var olduğu bir sistemin de kurulabilmesi gerekir.

Benzeri şekilde Türkiye’den de buraya tabikî. İki makam her an birbirine ulaşamayabilir ama görevlendirilen temsilciler, bu anlamda çok daha sıkı bir işbirliği içerisine girebilir. Zaman zaman Türkiye bir karar alacaktır. Biz burada bu bizim aleyhimize olur düşüncesine kapılabiliriz.

Bunu iki makam, iki cumhurbaşkanı değerlendirmelidir son aşamada. Bezen mümkündür biz büyük resimde hata diye gördüğümüz bir şeyi veya burada faydamıza olacak diye gördüğümüz bir adımın büyük resme vereceği büyük zararı göremeyebiliriz. Ancak konuştuğumuz müddetçe zaten doğruda birleşeceğiz. O zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti geri adım atmalıdır. Yanlış olduğunu gördüğümüz bir şey gerçekten yanlış olabilir.

Daha az nüfusa sahip olmamız, yavru olmamız haklı olmamızın önünde engel değildir. Haklıysak da Türkiye o adımından vazgeçebilmelidir.

“Anavatan mı Yavru vatan mı tartışması”

Denktaş: Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkilerin, “Al-ver. Ödedim, yap” ilişkisinden çıkıp ciddi bir stratejik ortaklık seviyesine ulaşır. Anavatan mı? Yavru vatan mı? Tartışması ortadan kalkar. Çünkü bir anne evladının hayatına elbet karışabilir, düzenli olmasını isteyebilir ama evladın da, ‘yahu bırak ben dağınığım, böyle yaşamayı seviyorum’ diyebilmesi için de tabiki kendi kendine evinin masrafını karşılayabilir durumda olması lazımdır. Bütün bunların bilinci ile hareket ettiğimiz müddetçe göreceğiz ki çok daha güçlü bir bağ, dünya önünde de çok daha saygın bir ilişki ortaya çıkacaktır.

“Güney sıkışmaya başlayacak”

Denktaş: Güney sıkışmaya başlayacak, dolayısıyla söylediklerimizi, tekliflerimizi daha ciddi bir şekilde değerlendirmek durumunda kalacak. BM, AB gibi Kıbrıs’ta ilgilenirmiş gibi yapan kesimler mevcut politikalarını, güneyi tek hakim gören politikalarını yeniden görmek durumunda kalacak ve İleriye doğru adımlar daha sık ve daha güçlü şekilde atılabilecek. İki toplumlu, iki kesimli federasyonun tartışmadık yerini bırakmadık.

Güney tarafından iki kez reddedildi. Biz reddedilmesinin üzerinde durduk. BM parametrelerini gerekçe gösterdik buna. Halbuki bu parametreler gelişen parametrelerdir. Dönüp o zaman ‘Kıbrıslı Rumlar neden hayır diyor, reddediliyor, 1960 Cumhuriyeti’nin kurucu ortak oluşumuzu unutturmak istiyor?’. Bütün bunların üzerinde durmak suretiyle artık iki kesimli, iki toplumlu federasyon değil, başka modellerin konuşulacağını açıkça ortaya koyabilmeliyiz.

Diplomaside masaya döndüğünüz taktirde masa yenilense bile o masaya daha önce konulanlar oradan kalkmıyor dolayısıyla evet onu konuşacaksınız önce bizim konuşacağımız bunun yürütülemeyeceğidir. Bununla bizim zaman harcamayacağımızdır. Dolayısıyla ortaya başka yaklaşımlar koymak zorundayız.

“Desantralize federasyon bir çıkış yolu olabilir”

Denktaş: Biz diyoruz ki; Anastasiadis’in de ağzından çıkmış olan ama geri adım atmış olduğu desantralize federasyon bir çıkış yolu olabilir, uzlaşmadığımız konularda değil. Uzlaştığımız konularda işbirliği başlatabilir miyiz?

Bunu konuşursun bir müddet. Ucu açık devam etmezsiniz ama ufkunuz açık olur masada. Bunları konuşmak suretiyle bir yere varabiliyorsak varırız. Yan yollar, parça parça, tek yanlı adımlar atacak mıyız? Evet, atacağız. İnsan hakları açısından, uluslararası hukuki süreçleri kullanacak mıyız? Evet, kullanacağız. Bu yan adım adımlar aslında sizin ortaya koyduğunuz, ‘yeni bir şeyler konuşalım’ fikrini güçlendirecek.

Rum tarafına ‘bunların alternatifleri de var. Bize mahkum değiller’ dedirtecek algıyı kendilerine verecek yaklaşımlardır. Bunun Türkiye tarafından da desteklenmesi zaten güneyin bu anlamdaki tavrını, başka bir noktaya doğru itekleyecektir. Agresifleşirler mi?

Bu kendilerine kalmıştır ama çok iyi bilirler ki aleyhlerine olur, dolayısıyla yaklaşmak zorunda kalacaklar. Birlikte yaşama, şuanda yan yana olduğu gibi bir yaşama adım atılabilir mi? Birleşik Kıbrıs’ı denedik çünkü, güç paylaşımında anlaşamadığımız için Birleşik Kıbrıs olmadı.

O zaman birlikte yaşayan Kıbrıs modeline bakmamız gerekir. Kanatların çok daha güçlü olduğu, merkezin çok çok zayıf olduğu bir yapıyla, hiç ‘anlaştık’ demeksizin, isim koymaksızın, iş birliklerini ne kadar çoğaltabiliriz, buna bakmalıyız”









Başa dön tuşu