Cumhuriyetçi Türk Partisi‘nin (CTP) suskunluğunun yanında ülkedeki cemaat yapılanmasıyla ilgili açıklama yapan CTP Milletvekili Erkut Şahali, Türkiye‘de adları yığınla skandal ve gayri ahlaki olaya karışan odakların, Kıbrıs‘ın kuzeyinde sere serpe faaliyet göstermesinin oturup izlenecek bir şey olmadığını vurguladı
Şahali: KKTC’nin Türkiye’nin değil kalın bağırsağı, onun lağım çukuruna döndü
Meclis Genel Kurulu‘ndaki dünkü bütçe görüşmeleri sırasında konuşan Şahali, “Türkiye’de “suç örgütü” olarak kabul edilen “Deveciler” adlı yapılanmanın lideri Cumali İ. ve korumaları T.İ. ve E.İ’nin, TC-KKTC polisinin ortak operasyonuyla ülkemizde adeta bir cephanelikle yakalandığını ve Türkiye’ye götürüldüğünü” hatırlatarak, son 10 günde yaşanılanların ‘KKTC’nin Türkiye’nin değil kalın bağırsağı, onun lağım çukuruna döndüğünü gösterdiğini belirti.
Şahali, “Türkiye’de kriminal meselelerden ötürü ya itham edilen ya aranan ya ada mahkum olanların bu ülkede cephanelik içinde yakalanması kabul edilir bir durum değildir. KKTC Türkiye’deki kriminal odakların sığınağı haline getirilmiştir. KKTC Dışişleri Bakanlığı bu konuyu mafya dizileri izler gibi izleyemez” dedi.
“Türkiye’nin uzantılarının ülkemizde sere serpe faaliyet içinde bulunmaları bizim izleyeceğimiz şeyler değildir”
Gazetemizin hafta başında gündeme getirdiği “Ülke cemaatlere teslim edildi” başlıklı haberimizle ilgili de konuşan Şahali, bu ülkede dine dayalı, kontrol ve devletin otoritesi dışındaki örgütlenmeler ve onlar aracılığıyla 18 yaş altı çocuklarla ilgili yürütülen sözde eğitim çalışmalarının seyircisi durumunda olunamayacağını söyledi.
Şahali,”Üstelik Türkiye’de bu odakların adının karıştığı yığınla skandal, gayri ahlaki olay, Kıbrıs Türk kamuoyunu bile derinden etkileyen şeyler yaşanmaktayken, onların uzantılarının sere serpe faaliyet içinde bulunmaları bizim izleyeceğimiz şeyler değildir” dedi.
“Bakanların Türkiye’ye “Senin uzantıların bizim ülkemizde faaliyet gösteriyor” diyecek cesareti yoktur”
Bu konularla ilgili Kıbrıs Türk kamuoyuna hesap vermesi gereken yerin de Dışişleri Bakanlığı olduğunu ancak bunları konuşabilmenin cesaret istediğini belirten Şahali, hükümetteki Bakanların Türkiye’ye “Senin uzantıların bizim ülkemizde faaliyet gösteriyor” diyecek cesareti olmadığını vurguladı.
Şahali, “Hal buysa, biz gerçekten KKTC-TC arasında birbirini diplomatik olarak tanıyan, eşitler arası ilişki varlığından söz edebilir miyiz? Öyle bir şey yok. Çünkü arzu edilen ilişki ast-üst ilişkisidir” dedi.
“Bizim Anayasa’mız kadın-erkek ayrımını yasaklamaktadır”
Şahali şöyle devam etti;
“Gazeteci, Pınar Barut’un ısrarla dile getirdiği konunun ben de ısrarla altını çiziyorum. Bu konuyu dile getirirken dile getirdiği örneği de yakından inceledim.
Haberin detayları için TIKLAYIN
O dernek çatısı altında, yaşı 18 yaşından büyük olanlarla 12 yaşından küçük olanların aynı ortamda eğitim faaliyetinde bulunmaları sağlıklı değil.
Ama ondan daha önemlisi; o çatı altında eğer tek bir kadın yer almıyorsa ya da daha iyi anlaşılabilmesi için söylüyorum; tek bir kız öğrenciye dahi yer verilmediyse orada beni çok rahatsız eden bir durum söz konusudur.
Bizim Anayasa’mız kadın-erkek ayrımını yasaklamaktadır. Dolayısıyla kadına özel ya da erkeğe özel olarak ayrılacak herhangi bir eğitim alanı yoktur.
“Cihad dediğiniz yerde ne yasa ne hukuk ne insan hakları kalır”
18 yaş altı için özellikle bu böyledir. Bu konuda TC’de kamuoyunu sıkça meşgul eden çok sansasyonel olaylar yaşanmaktadır ve bu olaylardaki hareket noktası da dinidir, ahlaktır ve cihaddır.
Cihad dediğiniz yerde ne yasa ne hukuk ne insan hakları kalır. Çünkü ‘Müslüman olmayanlarla savaş anlamına‘ gelir.
Dolayısıyla eğer çocuklarımıza eğitim verdiğini iddia edenler, attıkları her adımı cihad pankartıyla birlikte resmetmekten çekinmiyorlarsa, ben bu ülkede birilerine karşı savaş eğitimi verilmesini kabul etmiyorum.
Kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Kimsenin buna göz yumma hakkı da yoktur.
“Bu kontrolden çıkmış bir duruma işaret eder”
Bu bizim açımızdan son derece tehlikeli bir noktadır. Eğer devletin bütün imkanları ve sahip olduğu mekanlar, bu faaliyetler açısından kullanılabiliyorsa, bu kontrolden çıkmış bir duruma işaret eder. Bunun izahı falan söz konusu olamaz.
Örneğin bu ülkede kızlara özel erkeklere özel okul yoktur. Ama okul bahçelerinde okul saatlerinde bu dernek aracılığıyla yürütülen faaliyetlerde tamamen cinsiyet ayrımı yaptıklarını görüyoruz.
“Bunu ‘inanç özgürlüğü diye nitelemek mümkün değildir”
Buna engel olunması ve tekrarının da yasaklanması gerekiyor.
Kıbrıs Türk halkının cinsiyet eşitliğini içselleştirmesi genetiğinde var olan bir şeydir. Genetiğimize aykırı tavırların gelişmesine göz yummak, bunların normalleştirilmesini sağlamak ülkenin mevzuatınca yasaklanmıştır.
Bunu ‘inanç özgürlüğü’ diye nitelemek mümkün değildir. Bu ülkede mevzuat inancı da düşünceyi de bütünüyle özgür bırakmıştır.