Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Türkiye‘de yaşanan ve 49 Kıbrıslı yurttaşın da hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremlerde meydana gelen kayıplarla ilgil yargı sürecinde yapılması gerekenler ve önümüzdeki süreç için alınması gereken önlemlerle ilgili 11 maddelik öneri paketi hazırladı
CTP: Partimiz süreç boyunca gerekli duyarlılığı göstermiştir
CTP’den yapılan açıklama şöyle;
“Türkiye’nin Güney ve Güney Doğu illerinde 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem felaketi, ülkemizi de çeşitli yönleriyle etkilemiştir. Depremin gerçekleştiği coğrafyanın ülkemize yakın olması nedeniyle fiziksel olarak ortaya çıkan sarsıntı yanında deprem bölgesinde bulunan vatandaşlarımız ve öğrenci kafilelerimizden çocuklar ne yazık ki depremde hayatını kaybetmişlerdir.
Ortaya çıkan bu acı tablo karşısında partimiz süreç boyunca gerekli duyarlılığı göstermiş, başta kayıpların bulunarak ülkemize getirilmelerine sorumlulukla katkı sağlamıştır.
CTP bu süre içerisinde tüm kapasitesiyle yardım çalışmalarına katılmış, belediyeler aracılığıyla koordineli yardımların Türkiye’ye ulaştırılmasına ve ülkemize gelen depremzedelerin insani ihtiyaçlarının acilen giderilmesine odaklanmıştır.
“Bu büyük acıların bir daha yaşanmaması için hareket planlarının belirlenmesi gerekmektedir”
Gelinen aşamada bundan sonrası için yapılması gerekenlerin planlanması ve bu büyük acının ülkemizde veya yakın coğrafyamızda bir daha yaşanmaması için hareket planlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede partimiz hali hazırda üzerinde çalıştığı veya deprem sonrası süreçte yaptığı ve yapılması gerektiğini düşündüğü işleri Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmayı görev bilir:
1. CTP öncelikle yaşanan depremde kusuru ve ihmali olan her kim varsa soruşturulması, sorumluların yargı önüne çıkarılması ve gereken cezayı almaları konusunda ciddiyetle çalışmaktadır. CTP bu amaçla; hukukçulardan ve mühendislerden oluşan “Hukuki Konularda Destek ve İzleme Komitesi” oluşturmuş, ilgili sivil toplum örgütleriyle işbirliği içerisinde sürecin takip edilerek sonuçlandırılması için çalışma içerisine girmiştir. Komite, yaptığı çalışmaları ve elde ettiği bilgileri kamuoyu ile de paylaşacaktır.
2. Yaşanan bu acı olaydan çıkarılması gereken bir ders varsa, imar ve yapılaşma konusunda hiçbir kontrolsüzlüğe izin verilmemesi gerekliliğidir. Bu çerçevede ülkeyi yönetenlerin imarda denetimsizleştirmenin önünü açma potansiyeli taşıyan KTMMOB Yasası ve İmar Yasasında değişiklik yapılmasını öngören tüm değişiklikleri derhal geri çekmesi gerektiğini bildiririz. Mevzuatımızda bu konularla ilgili bir düzenleme ihtiyacı varsa bu düzenlemelerin çağın gerekliliklerine uygun olarak ve bilimin yol göstericiliğinde yapılması ve bu noktada katılımcı bir süreç izlenmesi gerekmektedir. ‘Ben yaptım, olur’ anlayışı derhal terk edilmelidir.
3. Ülkemizdeki yapı stokunun güvenli olup olmadığının bilimsel verilerle ortaya konabilmesi ve halkımızın güven içerisinde olduğunun tespit edilebilmesi amacıyla başta Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi olmak üzere, tüm hastane, okul, devlet dairesi ve kamusal maksatla kullanılan binalardan başlamak üzere riskli görünen binaların incelenmesi ve bu incelemelerin raporlaştırılması gerekmektedir. Yapılacak inceleme sonucunda yapı güvenliği kritik seviyede bulunan binaların uygun yöntemlerle güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi ivedilikle sağlanmalıdır.
4. Yaşanan deprem faciası ile birlikte Türkiye’deki deprem bölgelerinden ülkemize ciddi sayıda insan gelmekte olduğu açıktır. Ülkemizin nispeten daha güvenli bir yer olarak görülmesi nedeniyle ortaya çıkan bu durumun doğru bir biçimde yönetilmesi gerekmektedir. Toplumsal kaynakların, ülkemizde yaşamakta olan ve deprem nedeniyle göç eden her bireyin temel insan hakları olan eğitim, sağlık ve benzeri haklardan tam olarak yararlanabilecekleri imkanlar çerçevesinde ele alınması bizim için hayati önemdedir.
5. Meclis çatısı altında tüm siyasi partilerin katılımıyla 2 izleme komitesi kurulmalıdır. Bu komitelerden biri Türkiye Cumhuriyeti’ndeki adli süreçleri yakından takip etmeli ve oradaki kurumlar ve siyasi muhataplarla düzenli temas ve istişare içerisinde olmalıdır. Kurulacak diğer komiteye ise ülkemizdeki toplumsal kaynakların analizi ve hizmetlerin planlanması maksadıyla her türlü veri şeffaflıkla aktarılmalıdır. Deprem sonrası ülkeye gelen kişiler ve sonrasında “insani ikamet izni” çerçevesinde ülkemizde kalmaya devam edecek kişilerle ilgili olarak hizmetlerin planlanması noktasında bu komitenin görüş ve önerileri raporlanıp düzenli olarak genel kurulun bilgisine getirilmelidir.
6. “İnsani ikamet izni” ile ülkemize gelen kişilerin temel hizmetlerden faydalanabilmesinin organize edilmesi son derece önemlidir. Zor bir durum esnasında ülkemizi güvenli bir liman olarak gören kişilerin herhangi bir biçimde hak mağduriyetine uğramaları bizim için kabul edilemezdir. Bu bakımdan belirtilen kapsamda ülkemize gelen kişilerin ülkeye girişlerinde depremzede kayıt formuyla kayıt altına alınmaları, genel sağlık durumlarıyla ilgili verilerin ülkeye girişlerinden itibaren alınması, bu sürede ikamet edecekleri belediye bölgelerinin belirlenerek, elde edilen verilerin süratle ilgili belediyeye bildirilmesi son derece önemlidir. Bu çerçevede belediyelere yapılan katkı paylarının bu yeni durum da gözetilerek ortaya çıkacak yeni ihtiyaçların karşılanabilmesine imkan yaratacak biçimde geliştirilmesi gerekmektedir.
7. Geride kalan süre içerisinde insanımız müthiş bir duyarlılık örneği göstermiş, elinden gelen her türlü yardımı yapmaya gayret etmiştir. Bu yardımların devam etmesi ve sistematik bir biçimde ihtiyaç duyan insanlara ulaştırılması son derece önemlidir. Aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin de böylesi bir dönemde lüks harcamalardan kaçınması, yaşanan bu büyük acıya karşın toplumsal duyarlılığa katkı sağlaması da son derece önemlidir. Bu çerçevede CTP olarak, yasal mevzuatın dışında yapılmakta olan Külliye inşaatının bir an evvel durdurulması ve buraya harcanan ve harcanması planlanan kaynağın Türkiye’deki depremzedelerin ihtiyaçlarına yönlendirilmesini son derece önemli bulmaktayız.
8. Deprem sonrasında arama kurtarma faaliyetlerinin önemi bir kez daha görülmüş, bununla birlikte deprem sonrası ihtiyaçların azaltılabilmesi amacıyla deprem öncesi faaliyetlerin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmıştır. Bugün insanı ve doğayı önceliği haline getiren ülkelerin deprem öncesindeki görevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirme çabaları deprem sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçları ciddi biçimde azalttığı, can kayıplarını önlediği ve ekonomiyi sürdürülebilir kıldığı ortadadır. Bu noktadan hareketle Sivil Savunma Teşkilatı’nın afet yönetiminin (risk ve zarar azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme aşamalarının tümünü kapsayıp bütün birimlerin tek çatı altında olacağı biçimde) bilimsel esaslara dayanacak şekilde yeni gelişmelere cevap verebilecek bir anlayışla yeniden organize edilmesi ciddiyetle ele alınmalıdır.
9. Yaşanan süreç bir kez daha kamunun tüm kurumlarıyla birlikte güçlü olmasının önemini göstermiştir. Son yıllarda ihmal edilen teknik dairelerin ve sosyal hizmet sağlayan kurumların güçlü olması yalnız günlük yaşamın kaliteli hale getirilmesinde değil, acil durumlarda da topluma yapılabilecek en büyük katkıdır. Bu anlayışla teknik dairelerimizin ve sosyal hizmet sunan dairelerimizin alet, ekipman ve insan kaynağı bakımından zenginleştirilmesi hayati önemdedir.
10. Son olarak yaşanan olay eğitimin önemini açıkça ortaya koymuş ve eğitim sisteminin bir bütün olarak ele alınması gerçeğini açığa çıkarmıştır. Gelinen aşamada müfredatın doğayı ve doğal afetleri tanıma, tehlikeleri ve ortaya çıkan riskleri azaltma ve yönetebilme becerilerini kazandırması konusunda müfredatın acilen güncellenmesi ve geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri üzerinden yaygın afet eğitim çalışmalarının geliştirilmesi için, gereken yapılmalıdır.
11. Son olarak yüksek öğretimin uzaktan, online olarak yapılmasını net bir biçimde yanlış ve kabul edilemez bulduğumuzu bildiririz.
“Sorunlara ortak çözüm üretmenin mümkün olduğunu bildiririz”
CTP ilerleyen günlerde ortaya koymuş olduğu görüşlerin ilerletilebilmesi için her türlü çalışmayı, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve halkımızın bütünüyle yapmaya devam edecektir.
İçinde bulunduğumuz kriz ortamında diyalog ve anlayış birliği geliştirmenin çok önemli olduğunun bilinciyle hareket edeceğimizi, tüm tarafların katılımcı anlayışla çalışması durumunda dayanışma ve sorumlulukla sorunlara ortak çözüm üretmenin mümkün olduğunu bildiririz.