Alevi Kültür Merkezi Deprem Komisyonu, Türkiye‘de Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerdeki yıkım ve can kaybının normalleştirilmeye çalışıldığını vurgulayarak, evleri yıkılan ve Kıbrıs dahil birçok farklı bölgeye gitmek zorunda kalan depremzedelere işaret etti; “Kimse yurdundan ayrılmak istemez”
“Yıkımın, sanki yapı güvenliği ve standartlarına uygun yapılmışçasına normalleştirilmesini doğru bulmayız”
“Üzgünüz, kızgınız” başlığıyla yazılı açıklama yapan Merkez, “Yaşamlarını kaybeden canlarımızın devr-i daim olsun, toprak ana sarıp sarmalasın, yattıkları yerde incinmesinler” ifadelerini kullandı.
Açıklama şöyle devam etti;
“Halkların toplumların yaşamları, yaşadıkları ve yaşayacaklarından anladığımız; bu zamanda yalnız kendilerini bağladığı gibi bir sonuç çıkardığımızı ortaya koymak isteriz.
Doğal afetler dünyanın her yerinde olabileceği gibi Türkiye’nin Maraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Urfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay olan depremin yarattığı yıkımın, sanki yapı güvenliği ve standartlarına uygun yapılmışçasına normalleştirilmesini doğru bulmayız.
“Bunu kadere kısmete tanrısal duruma bağlamak…”
İnsanın ve tüm canlıların yaşadığı yaşam alanlarının, insanın nitelikli yaşamını sağlayacak, 21. yüzyılda teknolojinin ve sanayileşmenin övünç duyulduğu bu dönemde, insanı yaşatmak için ne yapıldığı, ne yapılmadığı özeleştiri konusudur.
Deprem oldu ancak bunu kadere kısmete tanrısal duruma bağlamak sonucun tekrarında tedbir gerekmeyeceği anlamına gelmektedir.
Yaşananlardan dolayı çok üzgünüz; Anadolu coğrafyasında yaşayan halkımızın yaşadıklarını anlıyoruz, yaşayanlar yani ailelerimiz, akrabalarımız, komşularımız… Anlayacağınız biziz.
“Kaybettiğimiz canların ardından derin üzüntü ve acı çekiyoruz”
Anlamlandırmak, yaşamları kolaylaştırıcı önlemler alabilmek adına tüm bu bölgelerden Kıbrıs’a akrabalarının yanlarına gelebilmelerinin yollarınını kolaylaştırıcı çalışmalar yaparak birçok canımızı ülkeye getirmeye çalışırken Türkiye’de ve Kıbrıs’ta kurumsal olarak kimse ilgilenmedi ve sessizlik vardı.
Deprem komisyonumuzun ve toplumumuzun duyarlı davranışı sonucunda oluşturduğumuz öz kaynaklar ile buraya canlarımızın ulaşımını sağladık sağlamaya devam edeceğiz.
Mesele; insanı merkeze alarak bunu söyleme değil eyleme dönüştüren zihniyetin etkin olabileceği memleket olmak, bunu da zamanında yapabilmektir diye düşünürüz.
Anadolu’dan evinden, yurdundan, ata toprağından koparak göç ederek bir bilinmeze yol alan canların yaşayacaklarından ve kaybettiğimiz canların ardından derin üzüntü ve acı çekiyoruz.
“Kıbrıs toplumunun bu yaşananlara duyarlı olacağına inanıyoruz”
Hiç kimse gönülle evini terk etmez, zorunluluktan oluşan bu durumu anlamlandırmak ülkemize gelen canların yaşamını kolaylaştırıcı durumu planlayarak, sağlık, eğitim, hukuk, barınma, gıda ve iş gibi meselleri açısındn sivil toplum planlayıcı ve duyarlı olmalıdır.
Her insanın insanca yaşayacağı nitelikli bir yaşam depremzedeler için de sağlanmalıdır.
İnsanı ve doğayı sevmek, korumak için ne yaptık?
Rant uğruna beton ekonomisi Türkiye’de ve Kıbrıs’ta benzerlikler içermektedir, bir çok olumsuzluk gibi kapitalist sistemin acımasız rekabetinin sonuçlarını yaşıyoruz.
Beton yığınları mezar oldu canlarımıza, hiç unutmayacağız yaşananları, ihmalleri ve sonuçlarını, mutlaka sorumlular, denetlemeyenler, rantcılar hesap vermelidir”