Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Altan, Türkiye‘de siyasetin müteahhitler tarafından finanse edildiğini ve siyasetinin özünün “siyaset-müteahhit-bürokrat” olduğunun yaşanan depremlerde bir kez daha ortaya çıktığını kaydederek, Türkiye’yi 22 yıldır yöneten AKP kadrolarının niteliksiz ve talep edilmeyecek insanlardan oluştuğunu vurguladı
Altan: Türkiye’deki siyasetin özünün ‘siyaset-müteahhit-bürokrat’ olduğu tüm depremlerde ortaya çıkar” dedi
Özgür Web TV‘de yayınlanan Özgür Haber programında Pınar Barut‘un sorularını yanıtlayan Altan, Türkiye’de yaşanan depremin, rant üstüne kurulu olan siyasal sistemin bir depremi olduğunu, Türkiye’de siyaseti kimin finanse ettiğinin hiçbir zaman toplumsal bir konu olmadığını belirtti.
Altan, “Nereden geliyor bu siyasetin parası? Bu partiler üyelerinin aidatlarıyla ayakta duran partiler değildir. Bizdeki siyasi partiler genellikle müteahhitlere giderler ve finansmanı bizde müteahhitler sağlar. Peki; müteahhitten parayı aldık, seçimlere girdik ve yerel ya da merkezde iktidara geldik, ne yapıyoruz? O müteahhitlere kamunun ihalelerini veririz. Bürokratlar da bundan nemalanırlar, pay alırlar. Yani Türkiye’deki siyasetin özünün ‘siyaset-müteahhit-bürokrat’ olduğu tüm depremlerde ortaya çıkar” dedi.
“Kamu İhale Yasası, müteahhitlere uydurulmak için 197 kere değiştirildi”
Siyasal iktidarlar için halkın can güvenliğini korumaktan daha büyük önem taşıyan konunun rant olduğunu belirten Altan, iktidarın bu rantı halka da yaydığını ve çıkarılan imar aflarının da bu rantın bir kolu olduğunu kaydetti.
Altan, “Siyaset bu sisteme halkı dahil edip, ‘Ben sana imar affı çıkarıyorum’ diyor. Bu; ‘Senin çürük malın artık değerli ama can güvenliği yok’ demektir. Aslında yaşanan depremler kimsenin burnu kanamadan ve tek bir can kaybı dahi olmadan atlatılabilirdi, bunun bilimsel ispati var. 2002 yılında AB standartlarında çıkarılan bir Kamu İhale Yasası vardı. Bu yasa AKP döneminde müteahhitlere uydurulmak için tam 197 kere değiştirildi. Bu; ‘Yandaş müteahhide istediğim ihaleyi verebilmek için yasayı değiştiriyorum’ demektir” dedi.
“Adıyaman’da iki bina ayakta kaldı…”
Bu konuda iki çarpıcı örnek vereceğini söyleyen Altan şöyle devam etti;
“Bu son depremde Adıyaman‘da iki bina ayakta kaldı; biri Avrupa Birliği standartlarında yapılan Komagene Kültür Merkezi diğeri de 1800 yıl önce Roma Kralı tarafından yaptırılan Cendere Köprüsü.
Komagene Kültür Merkezi binasını, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yaptı, parasını AB verdi ve AB İmar Mevzuatı’na göre yapıldı. Bu mevzuata göre bina yapmayan herkes yaşanan can kayıplarının suç ortağıdır”
“AKP kadrolarındaki kişiler; kimsenin talep etmeyeceği niteliksiz kişilerdir”
Bir toplum zenginleşmemiş, refaha kavuşmamış ve özgürleşmemişse; bireysel olarak hayatını daha iyi hale getirmek isteyen insanların ‘Bu durumdan kurtulayım‘ diyerek her türlü kuralsızlığı yapabileceğini kaydeden Altan, bunun da o ülkenin batmasını ve o toplumun kezzaplanmasını getireceğini kaydetti.
AKP’nin; rekabet etmeleri halinde yok olacak insanları hem yönetime hem de sosyal yapıdaki bir takım yerlere getirdiğini belirten Altan, “Mevcut siyasal iktidarın kadroları, yeryüzü rekabetinde yer-yurt bulamayacak, var olamayacak, bu paraları kazanamayacak olan niteliksiz insanlarla doludur. Peki nasıl varlar; siyasal iktidarın zorlamasıyla. Bu kişiler örneğin medyada olursa ve rekabet ederse; bunlardan ne yazar ne yorumcu ne de gazeteci olur. Bunlar kimsenin talep etmeyeceği, niteliksiz kişilerdir” dedi.
“Depremde ortaya çıktı ki; devlet diye bir şey kalmamış”
Altan konuyla ilgili şunları kaydetti;
“Yani aslında olmayan bir kişi yoktan var gibi duruyorsa; o toplum çöker. Çünkü bu kişiler liyakat olduğu vakit yoklar. Türkiye’de her seferinde o kadar dehşet verici bir yetersizlik ortaya çıkıyor ki; depremlerde kaybettiğimiz insanların sayısını bile tam bilemez hale geldik.
Sınıfta ders verirken öğrencilere sorardım; ‘Rekabet mi isterseniz torpil mi?‘ diye. Herkes; ‘Torpil isteriz hocam’ diye bağırırdı. Torpil isterseniz sonunda gideceğiniz yer; hayatın kendi aklının ve adaletinin içinde cezalandırılmaktır.
Çünkü yetersiz bir adamın uzun süre bu yetersizliğini saklayabilmesi mümkün değildir. Nitekim depremde ortaya çıktı ki; devlet diye bir şey kalmamış”
“Bu siyasal iktidarın artık seçim kazanması mümkün değildir”
2023 Mayıs ya da Haziran ayında Türkiye’de yapılması beklenen Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin sonuçlarıyla ilgili de görüşlerini paylaşan Altan, bu siyasal iktidarın artık seçim kazanmasının mümkün olmadığını, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu, bu yetersiz ve liyakatsiz kadrolar nedeniyle yaşananların hesabının yargıda sorulmadığı müddetçe de gerçek bir devlet olunmayacağını belirtti.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremin ilk gününden bu yana öfke diliyle konuşarak hakaretler yağdırmasını da değerlendiren Altan, “Siz kendinizi herkesten daha iyi değerlendirirsiniz. O zaman da ne oluyor; öfke, korkutma, sindirme gibi bir abuk sabuk bir süreç başlıyor. Herkes müthiş bir öfkeyle ama sakin bir şekilde seçimleri bekliyor” ifadelerini kullandı.
“Türkiye yol ayrımında…”
Altan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Toplumu bu kadar fakirleştirilen, baskı ve otoriter yapıyla susturan, sadece suni bir alkış ve övgü isteyen, aslında hiçbir şey başaramayan ve beceremeyen ancak aşağılık kompleksiyle davranan bu zihniyetin bizi getirdiği hal o kadar korkunç ki…
Bu zihniyet iktidar 20 yıldır iktidarda, AB’nin getirdiği Kamu İhale Yasası 197 kez değişti, imar afları çıkarıldı ama bu can kayıplarının siyasal sorumlusu yok! Böyle bir devlet olabilir mi? Bu aynı zamanda bir ahlak, bir onurlu olma, bir nitelikli insan olma sorunudur.
Türkiye artık bir yol ayrımında; ya yeryüzünün bir parçası olarak var olacak ya da ölümle yüz yüze kalacağı bir felaketi tercih edecek.
“Ben çok farklı bir sonuç çıkacağına inanıyorum”
Meclis erken seçim kararı alamazsa Anayasa’ya göre Erdoğan’ın bir kere daha aday olabilmesi mümkün değil. Birincisi Meclis erken genel seçim kararı alacak.
Eğer Türkiye halkı bu iktidara bir kez daha oy verirse kendi bilir ancak ben çok farklı bir sonuç çıkacağına inanıyorum.
Böyle bir sefalet, böyle bir ihanet, böyle bir hukuki yok sayma, böyle bir sistem seçim kazanacak dersek dükkanı kapatmak lazım”