Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan, Lefkoşa Bölge Sorumlusu Cansu N. Nazlı ve Kadın Eğitimi Kolektifi Aktivisti Pınar Piro, Emeğin Gündemi programına katılarak, “8 Mart, Kadın ve Emek” konu başlığını irdelediler
Özkızan: Neoliberal politikalar kadınları daha da yoksullaştırıyor
Özkızan, Alo 183 kadına yönelik şiddet ihbar hattının bugüne kadar 1 kişi tarafından idare edildiğini, o kişinin de odasına maalesef el konulduğunu söyledi. Bakanlık tarafından el konulan odaya başka çalışanların yerleştirildiğini ifade eden Özkızan, bu konunun sıkıntılı bir durum olduğunu vurguladı.
Çalışma yaşamında neolibarel ekonomik anlayışın en önde gelen yaklaşımlarından birinin verimliliği arttırmak olduğunu, bunun da kağıt üzerinde kulağa hoş geldiğini belirten Özkızan, ancak bu yaklaşımın özellikle kadınları daha çok yoksullaştırdığını anlattı.
Özkızan, ekonomik verimlilik denilen şey bizi daha çok yoksullaştırıp daha fazla yük altında ezilmemize sebep olacaksa neyin verimliliğinden bahsediliyor dedi. Özkızan, kamusal aşevi veya kamusal kreşlerden bahsedildiğinde, liberal anlayışta olan kimseler tarafından arkaik bir fikir gibi algılandığını, ancak dünyada neoliberalizmin merkezi ülkelerde bile büyük firmaların çalışanlarına bu tarz kolektif çözümler sunduğunu aktardı.
“Gericilikle mücadeleyi emek siyasetine dayandırmalıyız”
Özkızan, Türkiye’de AKP’nin gericiliğin yayılmasının en büyük nedeninin, devletin sosyal ve kamusal hizmet olmak üzere pek çok alandan çekilmesi ve o alanı tarikatlara bıkması olduğunu söyledi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde de gericilikle mücadeleyi basitçe Türkiye karşıtlığına dönüştürmememiz gerektiğini söyleyen Özkızan, daha somutlaştırarak, kamusal hizmetlere ve emek siyasetine dayandırmamız gerektiğinin altını çizdi.
Nazlı: Sosyal hizmetleri geliştirmeli, tarikatlara ve vakıflara mecbur bırakmamalıyız
Nazlı, Alo 183 hattının kadın özgürleşmesinin ve mücadelesinin kazanımlarından biri olduğunu belirtti. Sosyal Hizmetler’in Alo 183 hattının, erkek şiddeti, çocuk istismarı, yaşlı ve engelliye uygulanan şiddet ihbarların alındığı hayati öneme sahip tek hattıdır diyen Nazlı, bu hatta sahip çıkmalı, daha çok personel istihdam etmeliyiz ifadelerini kullandı.
Alo 183 hattının yalnızca 1 sosyal hizmetler personelinin gönüllü emeğiyle yürütüldüğünü anlatan Nazlı, bu bölüme altyapı kazandırılması, yeni personel alımıyla vardiyalı sisteme geçilmesi gerektiğini ifade etti.
Nazlı, protokol sonrası Sosyal Hizmetler’in yetkilerinin TC’ne devrediliyor serzenişinin gündeme geldiğini, ancak yetki devriyle ilgili herhangi bir hükmünün olmadığını açıkladı. Nazlı protokoldeki en sıkıntılı maddenin, sosyal hizmetler saha çalışması yapacağı zaman, Türkiye elçiliğinin atayacağı personel ile Türkiye’deki vakıfların atayacağı personelin sosyal hizmetler personeline eşlik edecek olmasıdır dedi.
Her fırsatta sosyal hizmetlere bütçe ve personel alımı talebinde bulunduklarını belirten Nazlı, bu alanın devletler tarafından bilerek geliştirilmediğini, boş bırakıldığını söyledi. Nazlı, ülkemizde, kadın, çocuk veya yoksul insanlara karşı sosyal hizmetlerin yetersiz kaldığını, vakıflar idaresi veya din işleri gibi gerici kurumların dini istismarına maruz bırakıldığını anlattı.
Protokolle, sosyal hizmetleri tarikatların radarına sokacak şekilde düzenleme yapılması çok tehlikelidir ifadelerini kullanan Nazlı, bu protokolün uygulanmasını önlemek için mücadele etmemiz gerektiğini söyledi.
“Eşit ebeveynlik yasasını savunuyoruz”
İş yasasında hamile olduğu için işten çıkarılamaz maddesinin var olduğuna dikkat çeken Nazlı, ancak işten çıkarılmanın başka sebepler dayandırılarak yapıldığını anlattı.
Patronların kadınları gözden çıkarmasının sebebi, kadınların hamile olduktan sonra uzun süre iş yaşamından kopacak olması olduğunu yineleyen Nazlı, bu sebeple ebeveynlik yasasını savunduklarını, babaya da eşit izin verilerek, kadının uzun süre işten kopmamasının sağlanacağını kaydetti.
Nazlı, eğer anne hamilelikten sonra işten çıkarılmayıp işine geri dönebilmişse bu sefer de kreş sorununun başladığını belirtti. Annelerin maaşının genelde kreşi ödemek için kullanıldığını söyleyen Nazlı, bu durumda işten çıkıp çocuğa kendinin bakmasının anneye daha mantıklı duyulduğunu anlattı. Nazlı, tüm bu sebeplerden dolayı cüzi ücretlerle kamusal kreş ve etüt merkezlerinin açılmasını talep ettiklerini vurguladı.
Piro: Kadına yönelik şiddet devlet için ikincil öneme sahip
Piro, Alo 183 hattının geliştirilmemesi ve önemsenmemesinden, devletin kadına yönelik şiddete bakış açısını anlayabiliriz diyen Piro, devlet için ikincil bir önemde olduğunu aktardı. Kadına yönelik şiddeti önleyici mekanizmaların geliştirilmesi için mücadele ettiklerini, ancak devletin geliştirmek dışında, bu mekanizmaların önünü kestiğini vurguladı.
“Özel sektör çalışanı kadınlar sendikalı olmadıkları için haklarını savunamıyorlar”
Piro, özel sektörde çalışan kadınların güvencesiz çalışma koşullarında hayatlarını idame etmeye çalıştıklarını belirtti. Sendikalı olamadıkları için hakların savunamadıklarını vurgulayan Piro, baskı altında, emeklerinin karşılığını alamayacakları durumda çalışmak zorunda bırakılıyorlar şeklinde konuştu.
Kadınların eve geldiği zaman bir emek sürecinin de evde başladığını ifade eden Piro, evde bakmakla yükümlü olduğu ailesi yanında, bazen patrondan gelen email veya mesajla gün içerisinde yaptığı mesaisine evde devam etmek zorunda bırakıldıklarını anlattı. Piro, kadınların, bu haksızlığa karşı durdukları zaman yanlarında onlara destek olacak bir sendikanın olmamasından dolayı boyun eğmek zorunda kaldıklarını, en başta özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması gerektiğini söyledi.
Kadınların hamile kaldıkları zaman maalesef işten çıkarıldığını da anlatan Piro, bunu da, yalan dolan bahanelerle yaptıklarını kaydetti. Piro, işverenlerin bu hakkının yasal olarak ellerinden alınmasını, hamileyken işten durdurulmanın yasaklanmasını talep ettiklerini ifade etti. Bebek doğduğu zaman babaya 3 gün izin verilerek tüm sorumluluğun anneye bırakıldığını söyleyen Piro, izinlerin daha eşit daha adil bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.