KıbrısManşetYaşam

Yeşil Barış Hareketi: Ağacıyla, ormanıyla, taşıyla, toprağıyla bu ülke ve bu dünya hepimizindir




Yeşil Barış Hareketi (YBH) 21 Mart Uluslararası Orman Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, Anayasa’ya rağmen Bakanlar Kurulu‘nun ormanları her gün başka maksatlarla kullanılmak üzere birilerine vermek için kararlar ürettiğine dikkat çekti, orman toprakları birilerine dağıtılırken, son yıllarda iyice ihmal edilen ormanların ise bakımsız kalarak çam kese böceklerine yem edildiğini vurguladı

YBH: Ormanları sevmemek intihardır

“Ormanları sevmemek intihardır” başlıklı yazılı açıklama yapan örgüt, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun (UNGA) 2012 yılında 21 Mart’ı “Uluslararası Orman Günü” olarak ilan ettiğini hatırlatarak, günün her tür ormanın önemini gündeme taşıyarak vurgulamak ve insanları bu konuda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek hedefi ile belirlendiğini kaydetti.

Örgüt açıklamasında, “Bu vesile ile bütün ülkeler, ağaç dikme kampanyaları gibi ormanları ve ağaçları içeren faaliyetler düzenlemek için yerel, ulusal ve uluslararası çabalar üstlenmeye teşvik edilmektedir. Her Uluslararası Orman Günü için tema, “Ormanlarda İş Birliğine Dayalı Ortaklık” (CPF) tarafından seçilir” ifadelerini kullandı.

“İçilebilir suyumuzu sağlayan, havayı temizleyen ormanlardır”

Yeşil Barış Hareketi’nin açıklaması şöyle devam etti;

“2023 Uluslararası Orman Günü etkinlikleri, sağlıklı ormanların sağlıklı insanlar getireceğinin bilincinde olarak sadece almayı değil, vermeyi de amaçlayan ‘Ormanlar ve Sağlık’ temasıyla gerçekleşecek. Ormanların insan sağlığına sağladığı faydalarla ilgilidir.

İçilebilir suyumuzu sağlayan, havayı temizleyen, karbondioksiti yakalayarak iklim değişikliğiyle mücadele eden, gıda sağlamada, hayat kurtaran ilaçlar vermede ve refahımızı iyileştirmede büyük katkılarda bulunan ormanlardır.

Ormanların sürdürülebilir yönetimi ile kaynakların kullanımı, iklim değişikliğiyle mücadelede şimdiki ve gelecek nesillerin refahına, esenliğine katkıda bulunmanın anahtarıdır.

“Kaçak kesimler, haşereler, çam kese böcekleri, kuraklıklar…”

Ormanlar ayrıca yoksulluğun azaltılmasında ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SKH) ulaşılmasında çok önemli bir rol oynamaktadır.

Yine de tüm bu paha biçilmez ekolojik, ekonomik, sosyal ve sağlık yararlarına rağmen, ormanlar; yangınlar, tarım ve/veya başka maksatlar için kullanmak üzere alan açma, kaçak kesimler, haşereler, çam kese böcekleri, kuraklıklar ve benzeri görülmemiş ormansızlaşma nedeniyle büyük tehlike altındadır.

Bir ülkenin temel kaynaklarından olan ormanların korunması, fidanların çoğalması, çevremizin ağaçlandırılması hem o ülkenin, hem de dünyamızın geleceği için çok önemlidir. Ne yazık ülkemizde de ormanlar sevgisizlik ve ilgisizlik yüzünden telef olurken orman alanları, her gün devlet eliyle yağmalanmakta ve/veya yağmalanmasına zemin hazırlanmaktadır.

“Ormanlarımız bakımsız kalarak çam kese böceklerine yem oldu”

Anayasa’ya rağmen, Bakanlar Kurulu ormanlarımızı her gün başka maksatlarla kullanılmak üzere birilerine vermek için kararlar üretmektedir. Orman toprakları birilerine dağıtılırken, son yıllarda iyice ihmal edilen ormanlarımız bakımsız kalarak çam kese böceklerine yem olmuştur.

Dünyada bilimsel ölçütlerle ortaya konulan standartlara uygun olarak bir ülkede karasal alanların yüzde 30’unun ormanlarla kaplı olması gerekirken, bizim orman alanlarımız ne yazık ki yaklaşık yüzde 20 civarında, hatta üzerinde sağlıklı ağacı ile orman diyebileceğimiz ormanlar yüzde 10’un çok altındadır.

Bu ormanlarımızdaki ağaçlarımızın yaprakları da duyarsızca çam kese böceklerine yem yapılmış durumdadır. Orman varlığımız iklim değişikliği etkilerine eklenen insan ihmalleri ve ihlalleri sonucu sık sık çıkan yangınlar nedeni ile azalırken, kuraklaşan iklimimizde bu zor koşullarda yeniden orman oluşturmak artık çok büyük bir zorluk.

“Tek tek hepimize görev düşüyor”

Son birkaç yılda dikilen fidanların yaşama oranının yüzde 10’un altında olması bunun en çarpıcı göstergesidir. Önümüzde duran bu gerçekler ve sevgisizlik karşısında ormanlarımız öksüz ve korumasız durumda yardım beklemektedir.

Unutmamalıyız ki; ağacıyla, ormanıyla, taşıyla, toprağıyla bu ülke ve bu dünya hepimizindir. Sağlıklı koşullarda yaşayabilmek için ona sahip çıkmak en önde gelen görevimizdir.

Bu bilinçle hareket ederek, gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli ve en paha biçilmez miras, uygarlığın en temel göstergesi olan ağacı ve ormanı sevmek ve korumaktır. Ormanlarımızın ve her bir ağacın korunması için başta yöneticiler olmak üzere, tek tek hepimize görev düşmektedir”









Başa dön tuşu