Hem parti politikasına aykırı davranıyor hem özür dilemiyor hem de Derya’yı hedef gösteriyor!
İlgili fotoğrafı gündeme getiren bir gazeteci olarak; bu erkek inadı ve egosu karşısında bir kaç kelam etmek gerekiyor sanırım.
Konu malumunuz; Türkiye’den atama Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın, haddi ve yetkisi olmadan kadınlara özel verdiği sözde seminerde kullandığı, “Kocalarınız yatağa çağırıyorsa gitmek zorundasınız” ifadelerinin de olduğu konuşmasının, BugünKıbrıs’tan Ayşemden Akın tarafından ifşa edilmesi ve sonrasında toplumun neredeyse tüm kesimleri tarafından görevden alınması talebiyle başlayan protesto ve eylemler silsilesi.
İşte böyle bir ortamda CTP’li Grirne Belediyesi geçtiğimiz günlerde bir iftar yemeği verdi ve Başkan Murat Şenkul ile yan yana oturan kişinin de Ahmet Ünsal olduğu anlaşıldı.
Fotoğraf yayınladıktan sonra sevgili Murat Şenkul beni aradığında neler konuştuğumuzu etik olmadığı için tamamen açıklamadan, ona da söylediğim bazı şeyleri buradan da söylemem gerekiyor.
Siyasiler, kalabalık ortamlarda, sokakta ya da herhangi bir açık alanda, istemedikleri, onaylamadıkları, kendi politikalarına ve dünya görüşlerine ters düşen kişilerle yan yana gelebilir, hasbel kader aynı ortamda bulunabilir ve hatta aynı masaya dahi denk gelebilir.
Her ne kadar profesyönel basın ve danışman ekipleri olan gelişmiş ülkelerdeki siyasilerin kolay kolay böyle durumlara maruz kalamayacağını bilsek de, ülkemizde böyle bir profesyönel anlayışın henüz oturmadığını kabul etmek lazım.
Dolayısıyla, Murat Şenkul’un kendi ifadesiyle Ahmet Ünsal’ı özel olarak davet ettiğini düşünmemekle birlikte, kendi iradesi dışında da olsa yan yana geldiği ve basına yansıyan, başta kadınlar olmak üzere toplumun neredeyse tüm kesimlerinin öfke duyduğu bu kişiyle olan fotoğrafı için makul bir açıklamayla nazik bir özür dilemesi gerektiğini savunmuştum.
İnanın; bu basit özür açıklaması hem Şenkul’u temize çıkaracak hem tartışmaları o anda bitirecek hem de kendisine artı puan kazandıracak bir adım olacaktı.
Ancak bunu yapmak yerine “Benim için herkes eşit, dün de herkesle yan yana oturdum, bugün de otururum” diyerek, sanki yanında oturduğu kişiyi; dil, din, ırk ya da siyasi görüş nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması gereken biriymiş gibi lanse etmesi olayı büyüttü ve büyük bir eksi olarak hanesine yansıttı.
Peki bu saatten sonra; Ahmet Ünsal’ın görevden alınması için en ön cephede savaşan, eylem organizasyonlarını birnevi koordine eden, partisinin de tüm hatlarıyla destek vermesiyle birlikte bu konuda ses yükselten ve büyük bir kesimi temsil eden aynı partinin Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya ne yapmalıydı?
Elbette kendisine inanan, güvenen, arkasından eylem eylem dolaşan insanlara karşı sorumluluğu gereği, kendi partilisi olan bir Belediye Başkanını en uygun dille eleştirerek uyarıda bulunması beklentisi doğdu.
Ve şuraya dikkat; Doğuş Derya’nın CTP Kadın Örgütü olarak yaptığı eleştiri açıklaması; Murat Şenkul’un Ahmet Ünsal’la yan yana gelmesi dolayısıyla değil olayın basına yansıyıp tepki çekmesinden sonra Şenkul’un özür dilememesi ve durumu neredeyse savunduğu açıklamasıyla ilgiliydi.
Dedim ya; Murat Şenkul’un iki cümlelik bir açıklaması olayı oracıkta kapatırdı. Ama bu yapılmadı, ego galip geldi.
Gerçekten gayet naif bir dille, tüm partisinin desteklediği bir mücadele olmasının da verdiği güven ve cesaretle, erkek bir Belediye Başkanı’nın uyarması artık kaçınılmazdı artık Doğuş Derya’nın.
Derya dışında Murat Şenkul’un savunma açıklamasına eleştiri getirenler; Şenkul’un tüm partinin savunduğu bir görüşe aykırı davraması nedeniyle Disiplin Kurulu’na verilmesi gerektiğini söylerken, bu hamle Şenkul’dan geldi.
Şenkul bugün yaptığı bir talihsiz açıklamayla daha Doğuş Derya’yı Disiplin Kurulu’na vereceğini söylerken, bir de partisinin Meclis’teki etkisizliğinden, memleketi bu hale getirenlerle yan yana durmalarından dem vurdu, bu konuda onları hiç eleştirmediğini söyleyerek, aslında “Eleştiririm de yapmıyorum” dedi ve aba altından sopa gösterdi.
Bu bize; erkek yöneticilerin bu gibi durumları sadece “kadın sorunsalı” olarak gördüğünü, kendisini eleştirenlerin kadın olması hasebiyle “erkek egosu” gereği bunu kadına karşı bir yenilgi olarak algıladıklarını bir kez daha gösterdi.
Ne yapacaktı Doğuş Derya?
Partisinin desteğiyle, tüm kadın örgütlerini ve hepimizi peşinden sürüklediği, eylem ve protestolarda bir araya getirerek mücadele ettiği, CTP’nin de Meclis’te tüm saflarıyla “Görevden alınmalı” dediği bir adamla yan yana fotoğraf veren ve bunun için özür dilemeyen bir Belediye Başkanı’nı sırf partili diye hoş mu görecekti?
Kendisini destekleyenlere iki yüzlülük mü yapacaktı?
Partilisi diye kadına düşmanlık eden adama masasında yer verenlere sessiz mi kalacaktı?
Şimdi soru şu; son yıllarda tatlısu muhalefeti yaptığı için eleştirilen CTP’nin içinde, konuşabildiği ölçüde (Parti bağı olmasa daha sert muhalefet yapacağını biliyoruz) en etkili muhalefeti yapabilen, CTP’den bağımsız sevilen ve desteklenen Doğuş Derya’nın, zaman zaman parti içinde sivrilmesini istemeyen kesimlerce, Şenkul’un bu hamlesini Derya’yı ekarte etmek için kullanılıp kullanılmayacağı.
Samimiyeti ve demokrasiyi tam da burada göreceğiz.
Parti politikasına ters davranan Murat Şenkul mu istediğini alacak yoksa tam da parti politikasına uygun davranarak mücadele veren Doğuş Derya mı?
Elbette, olması gerekenin ne olduğunu bilen insanlar olarak birinci ihtimalin devreye konulması halinde Derya’nın arkasında kapı gibi duracağımızı en yüksek perdeden söylemek isterim.
Bir erkeğin kadına karşı yanlış yaptığını kabul edemeyen egosundan dolayı, ülkenin en etkili muhalefeti yapanlardan olan Doğuş Derya’nın harcanmasına göz göre göre müsaaade etmeyiz.
Partinin Disiplin mekanizmasının parti politikasına karşı gelen Murat Şenkul için acilen çalıştırılması gerektiğini de not olarak düşelim.
Şenkul’un bu açıklamaları yapmasına sebep olanların, ona akıl hocalığı yapanların olduğunu görmemek de mümkün değil.
İlk andan itibaren Şenkul’u canhıraş savunan, onu eleştirenlere hakarete varan yorumlar yapanlar Şenkul’u etkilemiş gibi görünüyor.
Ancak Şenkul arka arkaya yaptığı yanlış hamleler ve Doğuş Derya’yı hedefe koyması sanırım sadece bir özürle kapatılacak bu konuda, okların kendisine daha da çevrilmesine neden olacak.
Zira bu toplum, kadın erkek fark etmeden diktatörülük yapmaya çalışana bu zamana kadar müsaade etmedi, etmez.