Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Sağlık Komitesi, TC-KKTC arasında imzalanan “Sağlık Alanında İş Birliği Anlaşması”na işaret ederek, Sağlık Bakanlığı’nın bu anlaşmayı kendi doktorundan ve sağlık alanındaki sendika ve birliklerden gizlediğini söyleyerek, kamuoyuna açıklanmayan maddelere ve onların yaratacağı kaosa dikkat çekti
TDP: Sağlık Bakanı, sağlık alanındaki anlaşmayı neden kendi ülkesinin doktorundan, sağlık çalışanından, sendika ve birliklerinden gizledi?
Komite, TC-KKTC arasında imzalanan “Sağlık Alanında İş Birliği” anlaşmasının hazırlanması sürecinde, sağlıkta örgütlü hiçbir sendika ya da birlik ile çalışılmadığını hatırlatarak, doktorlar başta olmak üzere hiçbir Kıbrıslıtürk sağlıkçının görüşünün alınmadığını belirtti.
Komite açıklamasında, “Sadece bu açıdan bakıldığında bile Sağlık Bakanı’nın kendi ülkesinin sağlık sistemini etkileyecek bir anlaşmayı yine kendi ülkesinin doktorundan, sağlık çalışanından, sendika ve birliklerinden gizlemesi büyük soru işaretlerini de beraberinde getiriyor” diyerek, anlaşmanın aylar önce imzalanmasına rağmen birkaç hafta önce basına yansıdığına dikkat çekti.
“Çift uyruklu olanların mecburi görev yeri KKTC mi olacak?”
Anlaşmanın içeriğiyle ilgili basına yansıyan bilgiler doğrultusunda yorum yapan TDP Sağlık Komitesi örneğin; çift uyruklu pratisyen hekimlerin mecburi görev yerinin KKTC olarak belirlenmesi maddesi ve bu şekilde de ülkedeki doktor açısının kapatılmasının hedeflenmesine işaret etti ve bunun hangi sonuçları doğurabileceğini anlattı.
Doktor adaylarının TUS gibi zorlu bir sınav için yıllarca çalıştığını ve emek verdiğini hatırlatan komite, bu doktorların acaba bu sınavdan muaf tutulmasının mı hedeflendiğini sordu.
Komite, “Anlaşmaya göre tek şart; KKTC-TC çift uyruklu olmak olarak görünüyor. Bunun bir diğer getirisi de KKTC vatandaşlığı için olması muhtemel bir talep artışı olacaktır. Torpille vatandaşlık almak isteyenler çoğalacaktır. Ayrıca TUS sınavı zorunluluğu da olmayacaksa, bu sınav için yıllarını veren doktorlara da büyük haksızlık yapılacaktır” dedi.
“Aynı krizleri yeniden mi yaşayacağız?”
Yine anlaşmaya göre bazı maddelerde; Temel Sağlık Hizmetleri, Yataklı Tedaviler Kurumu, Bilgi İşlem Merkezi gibi sağlık alanındaki önemli alanlarla entegrasyon ve buna uygun mevzuatların öngörüldüğünü söyleyen komite, bu maddelerin de kendilerine Bilgi İşlem alanında daha önce yaşanan krizleri hatırlattığını kaydetti.
TDP Sağlık Komitesi, “Sağlık alanındaki Bilgi İşlem sistemini Türkiye’li bir şirket kurmuş, yaşanan sorunlara çözüm üretmedikleri için de sistem çökmüş ve çok ciddi krizler yaşanmıştı. Yine mi yaşayacağız bunları? TC-KKTC uyumunda sorunlar çıkacağı aşikârdır” dedi.
“Kendi ülkenizdeki sağlık sisteminde bu kadar sorun varken USHAŞ aracılığıyla Türkiye’ye paralı hasta taşımak hangi aklın ürünü?”
Hali hazırdaki sağlık sisteminde, hastaların doktora, tedaviye ve ilaca ulaşımda zorluklar yaşadığına, birçok ameliyat araç-gerecinin eksik, alt yapının ve hastane kapasitelerinin yetersiz olduğunu hatırlatan komite, böyle bir ortamda Sağlık Bakanlığı’nın öncelikli işinin kendi ülkesindeki bu durumu, kendi ülkesinin sağlıkçıları, sendikaları ve birlikleri ile görüşerek çözmesi olduğunu vurguladı.
Bunlarla ilgilenmesi gereken Bakanlığın, TC Sağlık Bakanlığı’na bağlı USHAŞ adlı bir şirketin Türkiye’deki hastanelere Kıbrıs’ın kuzeyinden hasta taşıması maddesini de içeren ve içeriğini kamuoyuna açıklamadığı gizli anlaşmalar imzaladığını söyleyen TDP Sağlık Komitesi, bunun ülke sağlık sistemini düzeltecek değil daha da ekonomik külfet getirecek bir adım olduğunu kaydetti.
Komite, “Kendi sağlık sisteminde bu kadar ciddi sorunlar yaşayan bir yerde, bir de Türkiye’ye hasta taşınması yani Türkiye’deki hastanelerin zenginleştirilirken bizim ülkemize ekonomik külfet getirilmesi hangi mantığın ürünüdür?” diye sordu.
“Sağlıkta şiddet varsa bu suçun ortağı Sağlık Bakanlığı’dır”
Ülkede son dönemde artış gösteren sağlıkta şiddet konusuna da değinen komite şunları belirtti;
“Tüm belirttiğimiz bu sorunlar hastanın doktoruna, ilacına, hastanesine, tedavisine ulaşmasına engel oluyor. Belki ambulansı geç geliyor, belki tedavisi gecikiyor. Şiddeti asla meşru görmemekle birlikte, hasta ve hasta yakınlarının psikolojisini direkt etkileyen bu faktörleri de unutmamak gerekiyor.
Sağlıkta şiddetin temelinde eğitimsizliğin yanı sıra, kötü sağlık sisteminin yarattığı öfke psikolojisi yatıyor. Bu alanda da sorumluluk Sağlık Bakanlığı’nda olduğu gibi yapılmayan her iyileştirmenin sonunda oluşan şiddet suçunun suç ortağı da yine direkt olarak Bakanlıktır”
TDP Basın Bürosu