KıbrısManşet

PASAPORT KUYRUĞUNDA BİR MİLYARDER






Suat Bey’i gördüm…
Güneydeki pasaport dairesinde…
Kıbrıs Cumhuriyeti pasaport kuyruğunda…
Hayır, orda görmedim, fotoğraflarda gördüm…
Kim çektiyse çekmiş…

Bana da yollamış…
Toplumumuzun ünlü Amerikan dergisi “Forbes”teki milyarderi…
Milyarderler listesinde kaçıncı sırada şimdi bilemem…

Bilirsiniz, pandemizden sonra milyarderlerin serveti birkaç kat katlandı…
Hatta ben, pandeminin insanlığa karşı müthiş bir komplo olduğuna bir bakıma bunun için inandım…

Herkes evine kapanırken, onların kasalarına aktıkça para aktı…
Beş on kuruş değil…
Milyarlar!

Bu dünyada zenginler daha çok zengin olmak ister hep…
Yoksullar ise aç kalmamak ister…

Kimseye muhtaç olmamak…
Sosyalizme gönül veren insanlar bunun için gönül verirler işte…
Sosyalizme düşman olan zenginler bunun için düşman işte…
Sosyalist sistemde kimsenin milyarder olma şansı yok!

Üretim aracı sahibi olamaz çünkü…
Toprak sahibi de olamaz…
Bütün üretim araçları ile bütün toprak kamulaştırılır…

Emekçi diktatörlüğünde kamunun malı olur…
Peki nasıl işler bu çark?
Bu ekonomik sistem…
Tıpkı kapitalist sistemdeki gibi…

Artık değer üretilir…
Ancak sosyalizmde “artık değer” demezler ona…
“Artık ürün” derler…
Artık değer kapitalist patronun cebine gider, artık ürün ise halk yararına sosyal fonlara…
En başta eğitime ve sağlığa…

*

Her neyse…
Konumuz bu değil ancak, uzattım yine de galiba…
Suat Günsel Bey’den daldık konuya…

Güneydeki pasaport dairesinde pasaport kuyruğunda…
Sanmayın ki eleştireceğim…
Ne münasebet…

Hoşuma da gitti doğrusu…
“Milliyetçiyim, ben Rum pasaportu almam” dememiş ve gitmiş girmiş kuyruğa…

Hakkıdır tabii…
Alacak…

O da hepimiz gibi Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı…
Melandra köyünde doğdu…
Bafidi yani…
71 yaşında…

Tayyip Erdoğan TOGG diye bir araba yaptıysa, o da Suat Günsel arabası yaptı…
Ve aynı zamanda bu toplumun en donanımlı hastanesini…

“Hürriyet” gazetesi onun için “Çöplüğe bir üniversite kurdu, dünya zenginleri arasına girdi” diye yazdı…
Yalnız üniversite mi kurdu çöplüğe?
Koca bir şehir kurdu…

Bazıları boşuna mı da “Bu cumhuriyetin adı Suat Günsel Cumhuriyeti olmalı” der!
Özel bir dershane ile yola çıkan bir eğitimcinin kısa zamanda nasıl böyle bir servete ulaştığına şaşarsınız herhalde…

Ama dünyada kuruşa kurşun atan bir yoksul iken büyük servet sahibi olanlar gibi, bu adacıkta da böyle başka örnekler de var…
*
Yurdumuzda tam bir imparatorluk kuran Suat Bey’in paraya ihtiyacı var mı?
Ne dersiniz?
Var mı?

Çetin Altan bir yazısında,
“Varlıklı olmak başka, bir varlık olmak başka” der…
Bir varlık olmanın tadı varlıklı olmaktan daha üstün değil mi?

Suat Bey’e tavsiyemdir…
Bir de bunun tadına baksın…
Okul ücretlerine öyle fahiş zam yapmasın mesela…

Ne o zam öyle?
İhtiyacı mı var?

Bu kadar zam yapmasa imparatorluk mu çatırdar?
Şu fani dünyada daha da para kazansa ne olacak?
*
Amerika’nın büyük petrol milyarderlerinden biri de Paul Getty idi…
Çok cimri idi…

O kadar cimri ki, evine gelen misafirleri için jetonlu telefon koydurmuştu…
Bir Rus yazarın yazısını okudum onun hakkında…
Ölürken yanındaymış o da…

“Bu paraları burada mı bırakacaksın” diye sormuş ona…
Acı acı bakmış yüzüne Paul Getty…
*
Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu kuyruğundaki resmine baktım…
17 Nisan’da çekilmiş bu resim…

Sakın o da “kaçacak” diye yorumlamayın…
Tayyip Erdoğan’ın devrilmesini o da ister mi, istemez mi bilemem…

Ama onun için devrilse de devrilmese de farkeder mi?









Başa dön tuşu