Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, AİHM yargıcı Başhâkim Mehmet Zeka Bey’in ölümünün 39’uncu yıl dönümü dolayısıyla dün Balalan’daki büstü önünde düzenlenen anma törenine katıldı
Akansoy: Mehmet Zeka bey dürüst, hakkaniyetli, adaletli bir şahsiyetti
Anma töreninde konuşma gerçekleştiren Akansoy, “Kıbrıs Türk tarihi açısından çok değerli bir hukuk insanı, halk adamını anmak ve anlamak üzere buradayız. Mehmet Zeka bey dürüst, hakkaniyetli, adaletli bir şahsiyet. Zor koşullarda çok başarılı bir eğitim almış. Sadece hukuk alanında değil, aynı zamanda sosyal konularda da kendini geliştirmiş, Latince gibi çok zor ve özel bir dili öğrenmiş, edebiyat ile ilgilenmiş, Shakespeare gibi evrensel edebiyat devine hayran olmuş, bunu okumuş, paylaşmış bir kişi” ifadelerini kullandı.
Balalan’da düzenlenen anma törenine CTP Milletvekili adayı Sami Özuslu ve bazı milletvekilleri de katıldı.
CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’un anma töreninde yaptığı konuşma şu şekilde:
“Bugünden bakıldığında bir 20. Yüzyıl aydını ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.
Elbette hukuk insanı, yargıç olarak ortada büyük bir başarı varsa, aldığı kararlarda bir otoriteye dönüşmüş, içtihatları halen kullanılıyorsa, bu bir tarihsel, bilimsel gerçekse, Kıbrıs Cumhuriyeti adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı olma kapasitesi ve düzeyi varsa, bunun arkasında güçlü bir karakterin, sorumluluk taşıyan, kendini yetiştirmiş bir aydın bir entellektüel olduğunu unutmamak gerekir.
Altını çizmek istediğim bir diğer nokta ise şudur; Mehmet Zeka bey ile anılan “kamu vicdanı” kavramı da inanıyorum ki aynı ölçüde bir meşruluk ve kapsayıcılık içerir. Kamu vicdanını gözeten bir hayat tarzı ve alınan kararlar üzerinden yol alabilmek, toplumların mutlaka takdirini de beraberinde getirir. Getirmiştir.
Çok toplumlu yaşamın iç içe olduğu yıllarda adada yaşayan Türk, Rum, Ermeni, Maronit, Latin ayırımı olmaksızın herkesin en çok güvendiği bir insan olmasının nedi budur. Bakınız Makarios, “Bir seçimde, bir kişi hariç, kimse karşısında seçilme endişem olmaz, beni sandıkta yenebilecek tek isim Hakim Zeka Bey’dir.
Ortak oy kullanılan bir seçim olsa Zeka Bey’e sadece Kıbrıslı Türkler değil, aynı zamanda çok sayıda Kıbrıslı Rumlar da oy verir.’ demiştir. Bu açıklama, Zeka beyin bu bağlamda sahip olduğu sosyal gücün de açık bir göstergesidir.
Söz gazetesinde yazarlık yapmış olması, bu yönde eğitim alıp kendini geliştirmesi ise, sosyal bir kimliğe bizi götürür.
Toplum sorunlarına olan ilgisini ve sorunlar karşısında taraf olmasını. Zaten 20. Yüzyıl aydınlarının en temel ayrıcalığı insandan yana taraf olması ve akılcı formüller geliştirmesidir.
Konuşulmayan ve bugün belirtmek istediğim bir diğer nokta ise, Mehmet Zeka beyin siyasi kimliğidir. Yıl 1968, benim doğduğum yıl. Kıbrıslı Türkler toplum liderini seçecekti.
Dr. Fazıl Küçük ve Hakim Mehmet Zeka Bey adaydı. Demokrasinin en temel ilkesi seçimlerin yaşanması beklenirken Zeka Bey adaylıktan çektiriliyordu. TC Büyükelçisi Ercüment Yavuzalp, Zeka Bey’i elçiliğe çağırıp Türkiye ile toplumun, henüz seçime ve demokrasiye hazır olmadığını söylemişti. Böylece Dr. Küçük seçimsiz liderliğini sürdürmüştü. Bu konu göz ardı edilemez.
Tarih böyle bir şey. Zeka bey adaylıktan çektirilmemiş olsaydı çok büyük olasılıkla kazanacaktı. Ve Kıbrıslı Türkler daha farklı bir tarihsel sürecin parçası olacaktı.
Dolayısıyla Zeka beyin siyasi kimliğini konuşmadan kendisi ile ilgili bir tanımlama yapılması eksik kalır düşüncesindeyim. Evet tarihi bir kişiliğimizi saygı ile selamlarken, kendisi ile ilgili çalışmaların daha da geliştirilmesi gerektiğini belirtmek isterim. Saygılar sunarım”