EkonomiInstagramKıbrısManşet

Özer: Bizimkilerin “el teslim” hali çok düşündürücü ve üzücüdür…




Yıl 2011.

Vasiliko santralinin devre dışı kalmasıyla güneyin enerji açığını bir yıl boyunca Teknecik’den sağladık. Kıb-tek üretim açısından bu durumdaydı.

Şimdi, AKSA ile birlikte Kıb-tek’in üretim toplamı –yatırımdan kaçınarak, kırılan döküleni gününde tamir etmeyerek ve bakımlarını aksatarak- tüm talebi karşılayamayacak haldedir. İletimde ciddi sorunlarımız vardır.

Şimdi, yabancı sermayeye çok acaip olanaklar sağlayacak yeni bir anlaşma devreye alındı ve kablo ile elektrik için protokol imzalandı. İki ülke arasında atılan imzalarda önümüze konulanlar ve üretim için yapılan dayatmalarda bizimkilerin “el teslim” hali çok düşündürücü ve üzücüdür.

Ülke her alanda yabancılara teslim, son sürat yol alıyor. Bu yabancılaştırma işlemlerinin özetini çıkardım ve gözlerime inanamadım!

Çok değil, 40 yıl önce 1985’de, seçimlere ramak kala, Meclis’te yaptığı konuşmasında sürekli vatandaşlık verilmesini eleştiren Raif Denktaş, bu işlemlerden dolayı “seçimlerin maskaralığa dönüştürüldüğünü” ifade etmişti.

Seçmenleri yabancılaştırma çabası önemli seviyedeydi ama çok kısa sürede, herşeyin yabancılaştırılacağını kendisi dahil birçok kişi öngöremiyordu diye düşünüyorum!

Detaya fazla inilmemiş yabancılaştırma ve yabancı sermayeye altın tepside sunulmuş sektör envanterimiz aşağıdaki gibidir;

-Vatandaş yapılan kişilerin oy kullanan kişiler içerisindeki oranının üçte iki civarına ulaşmasını sağlamışız!

-Kıbrıs Lirası kullanımını bir gecede iptal editikten sonra TL kullanımına geçerek paramızı yabancılaştırmışız!

-Bankacılıkta yabancı sermayenin sektördeki payı sürekli artarak büyütülmüş!

-Hava ulaşımı tamamen yabancı sermayenin tekeline geçirilmiş, havalimanı işletmeciliği 25 yıllığına yabancı sermayeye ihale marifeti ile verilmiş; ve bugünlerde, limanların özelleştirilmeleri denizaşırı talimata uygun bir şekilde devreye alınıyor.

Marinaların inşaası zorlanarak sahillerin peşkeş çekilmesi bir başka yüz karamız oluyor. Maalesef, yabancılara devir riski ile!

-İletişim yabancı sermayenin tekelindedir.

-Turizm sektörünün pazar payında yine yabancı sermaye hakimiyeti vardır.

-Elektrik üretimimizin yarısı yabancı sermayeye aittir ve bu şirket de tekeldir. Sözleşmenin sona ermesine 4 yıl varken tüm üretimin bu şirkete devri ve buna ilaveten enterkonnekte kablo işi sanki yapılacakmış gibi ayni şirkete verilmesi an meselesidir.

-Su, yurtdışından boru ile taşınmaktadır. İhtiyaç fazlası suyun Güzelyurt aküferine basılması ve kullanılmış suyun arıtılarak yeniden kullanımına yönelik yatırım projeleri göstermelik seviyeye bile ulaşmamıştır. Yerel kaynaklarda tuzlanma ve aşırı azalma (birkaç yılda seviye 6 metre düşmüştür) devam etmektedir.

-Taşınmaz mal mülkiyeti, çok hızlı bir şekilde, sonradan vatandaş olanlarla birlikte vatandaş olmayanlara geçmekte ve daha fazla mülkiyet sağlayabilmeleri için yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Yani, nasıl birşeydir her yabancıya 1 değil ama 4 tane koçan hakkı verme durumu anlamak mümkün değil!

-İnşaat işlerinde, özellikle Birlik ve Oda’nın tüm karşı çıkışlarına ve yasal engele rağmen, yabancıların iş yapması adeta teşvik edilmektedir.

-Ticaret alanında yabancıların ve sonradan vatandaş olanların pazar payı önemli orana ulaştı. 100 bin dolarlık sermaye yatıran yabancı şirketi yerel statüye geçiren kolay bir yapı oluşturuldu. Birçok malın KKTC temsilciliği TC’li firmalarındır. Belki de detayına girmedim ama, yabancı sermaye ağırlıklı bir yapı sanayi ve küçük esnaf sektörlerinde de hayata geçmiş olabilir!

-Sigortacılıkta yine yabancı sermaye hakimiyeti vardır.

-İlaç, tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz alımı sadece TC’den ithal edilebilecek konumdadır.

-El becerisine dayalı hizmet alanlarında neredeyse tüm işleri sonradan vatandaş olan ve çalışma izinli yabancılar yapmaktadır. Mesleki okul mezunlarımızın yüksek öğrenime geçiş hakkı kolaylaştırılarak bu sektörlerde yabancılara bağımlılık sağlam temellere oturtulmuştur.

-Kamu ihalelerinde, özellikle bu hükümet döneminde, mal hizmet alımı ve inşaat işlerinin yabancı sermayeye sağlanmasının önü açılmıştır ve bu yetmezmiş gibi imzaladıkları uluslararası protokollerle, yani “yasa üstü teknikle” yurtdışındaki firmaların iş yapmaları sağlanmaktadır.

-Yüksek öğrenim alanında özellikle son 10 yıldır yabancı sermayeye ait kurumlara izin verilmektedir. Mali sıkıntıda olan DAÜ’nün yüzdürülememe riski olabilir; ve yabancı sermaye tercihini burada da görebiliriz!

Özetle, kritik öneme sahip sektörlerin bir çoğunda, yabancı sermayeye, özellikle tekelleşmelerini sağlayabilecek şekilde, olanak sağlanmıştır.

Sizce, yabancılara terk edilmeyen herhangi bir sektör kaldı mı veya zincirin tamamlanması için geriye ne kaldı ki?

Sonuçta, “Cumhuriyet” dedikleri, yabancıların hegomanyasına geçmiş ve yerel iş yapabilirlik durumu tsunami etkisinde sürüklenir haldedir.

Denizde, kıyılarına yakınlarda, gaz potansiyeli olan ve yüzmeyen deniz üssü olan bu ülkenin sektörleri yabancıların kontrolüne geçmişken buna ilave olarak buralarda elde edilen kar yurtdışına çıkarılabileceğinden bu ülkenin gerektiği gibi kalkınması ve büyüyebilmesi kontrol altına alınmıştır.

Yabancılaştırma ve yabancı sermaye bağlı gelişimde oturtmak istedikleri noktaya, verilen tepkilere rağmen o kadar rahat kurulmuşuz ki…!

Asım Özer

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-tek)
Cumhuriyetçi Türk Partili
Eski Asbaşkanı ve
Merkezi İhale Komisyonu (MİK)
Eski Başkanı









Başa dön tuşu