Yaşanan elektrik kesintilerini gidermek adına arızalara müdahale etmek için trafo merkezlerine giden Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu‘nun (Kıb-tek), kurumda örgütlü sendika El-sen’e üeye emekçileri, trafo merkezlerinin önünde polis engeliyle karşılaştı, yasa dışı olarak kendi iş yerlerine sokulmadı, arızalara müdahale edilemedi, ülke karanlıkta kaldı. Bu arada talimatı verdiği söylenen Kıb-tek Müdürü Dalman Aydın skandal bir açıklama yaparak “Kararı ‘üsttekiler’ aldı” dedi. Ülke genelindeki muhalefet ise bu yaşananlar karşısında hala atağa geçmedi
Kıb-tek emekçisinin canlı yayını gerçekleri ortaya döktü!
El-sen’e bağlı Kıb-tek emekçisi Hüseyin Peksever‘in dün gece, arızalara müdahale etme yetkisi olan nöbetçi personel olarak Alaniçi‘nden Geçitkale‘ye giderken yaptığı canlı yayında söyledikleri ve kaydettikleri, aylardır El-sen’e karşı yandaş medya eşliğinde yürütülen karalama kampanyasına son noktayı koydu.
Peksever arıza merkezine giderken “Konumuz elektrik kesintileri ve bunun sebebi Kıb-tek çalışanları değil hükümettir. Sabotaj nedeni budur. Herhangi bir eylemde de kesintiler hükümet tarafından yapılıyor ancak bu suçun faturası Kıb-tek emekçilerine kesilmektedir” dedi.
Peksever neden yatırım yapılmadığı sorusunun cevabını verdi
Peksever, bugün yaşanan kesintilerin nedenlerini ortadan kaldırmak için El-sen 2017 yılında yaptığı eylemlerde söylediği “Yatırım yapılmazsa karanlıkta kalacağız” sözlerini hatırlatarak, bugüne kadar neden yatırım yapılmadığını sordu ve cevabı da kendisi verdi;
“2024 yılında bitecek olan AKSA sözleşmesinin; AKSA’nın çıkar, hak ve menfaatlerinin artırılarak devam edebilmesi için”
“Yangından mal kaçırırmış gibi sözleşme imzalayıp trafo merkezlerine polis dikenler ve ülkeyi karanlıkta bırakanlar, umarım bir gün yargı önünde hesap verirler”
Peksever, geçtiğimiz gün gizlice imzalanan AKSA sözleşmesinden sonra Kıb-tek yönetimi ve Müdür Dalman Aydın’ın, trafo merkezlerine polis diktiğini, yönetimin kendi işlediği suçlarını Kıb-tek emekçileri yapıyormuş manzarası vermeye çalıştığını söyleyerek, yaptığı canlı yayınla da söylediklerini göler önüne serdi.
Peksever, “Yaklaşık 3 saattir Akatu ve Esentepe‘de enerji yok. Az önce arızaya müdahale etmek için trafo merkezine geldik, polis bizi içeri almadı. Şimdi tekrar geldik. Yangından mal kaçırırmış gibi sözleşme imzalayıp trafo merkezlerine polis dikenler ve ülkeyi karanlıkta bırakanlar, umarım bir gün yargı önünde hesap verirler” dedi.
Emekçiler arızayı gidermek istiyor, kapıda polis engeline takılıyor!
Bu sırada trafo merkezinin kapısına gelen Peksever’in canlı yayına yansıyan yaşadıkları ise hükümetin, ülkenin karanlıkta kalması, toplumun Kıb-tek ve El-sen’e karşı “özelleştirme” istemesi için neler yaptığını ortaya koydu.
Görüntülerde Peksever trafo merkezinin kapısına geliyor ve içeri girmek istiyor. Ancak kapıdaki polis Kıb-tek Müdürü Dalman Aydın‘ın, polis müdürünü arayarak bizzat izin vermesi, polis müdürünün de kendisini arayacak bu izni iletmesi gerektiğini söylüyor.
Peksever polis amirine durumu anlatıyor: Kıb-tek yönetmeliğine göre ben arızaya müdahale edebilirim
Peksever uzun süredir bölgenin karanlıkta olduğunu, arızaya da müdahale yetkisi olduğunu anlatmaya çalışıyor ve o sırada kapıdaki polis memuru kendi amirini arayarak durumu iletiyor.
Bir süre sonra da telefondaki polis amiriyle Peksever konuşmaya başlıyor ve Peksever polis amirine şunları söylüyor;
–Sayın Müdürüm; Kıb-tek yönetmeliğine göre bana arızaları çağrı merkezi nöbetçi amiri olan mühendisim verir. Amirimin de bilgisi vardır, sistem böyle işler. Benim zaten üstlerimin yetkisi olmadan trafo merkezine girip manevra yapma yetkim yoktur. Benim elimde arızanın telefonu var. Benim müdahale etmem için amirim dışında ekstra bir izin gerekiyorsa bunun yazılı olarak bildirilmesi gerekiyor. Öyle bir talimat yok ve bu uygulama bizim arızalara müdahalemizi sabote etmek adına yapılmıştır.
Polis ikna olmuyor, Dalman Aydın’dan “talimat” bekliyor, süreç uzuyor, karanlık devam ediyor
Polis amiri bu açıklamaya rağmen, Kıb-tek Müdürü Dalman Aydın’dan talimat gelmesi gerektiğini tekrarlıyor.
Peksever yeniden durumu anlatmak için şunları söylüyor;
“Siz de kendi mülküme giremeyeceğime dair herhangi bir Mahkeme kararı var mı sayın müdürüm? Bakın arızaya müdahale etmemiz gerekiyor, gerekirse buradaki görevli polis bizimle içeri gelsin. Ben girip sorunu çözersem ve elektrik gelirse sorun yok.
“Personel elinden geleni yapıyor, bir telefonda polis amiri diğer telefonda yetkili nöbetçi mühendisi konuşturuyor”
Peksever tüm açıklamalarına ve yasal olarak yapılması gerekene işaret etse de ilgili polis amirini ikna edemiyor.
Bunun üzerine Peksever, bir başka telefondan kendisini görevlendiren nöbetçi amiri olan mühendisini arıyor ve durumu anlatıyor.
Kayıtlarda adı Buğra olarak geçen amir; “Ben birinden böyle bir talimat almadım. Biz trafo merkezinde tam yetkiliyiz, personel arızaya müdahale edebilmeli” diyor.
Mühendisin bu konuşmaları aynı zamanda dieğer telefondaki polis amirine de dinletiliyor ancak nereden talimat alındığı bilmeyen polis yine de personeli içeri sokmuyor.
“Müdürün böyle bir talebi varsa; bunu kendi nöbetçi amirinden talep eder polis müdüründen değil”
Yaşananları anbean canlı yayında tüm kamuoyuna duyuran El-sen’e bağlı Kıb-tek emekçisi Hüseyin Peksever polis amirine son olarak; “Dalman Aydın’ın böyle bir talebi varsa; kendi nöbetçi amirinden bunu talep eder polis müdüründen değil” diyor.
Kıb-tek emekçileri arızaya müdahale etmeden bölgeden ayrılmak zorunda kalıyor.
Aydın’dan skandal itiraf: Kararı “üsttekiler” aldı
Bu sırada BRT‘de katıldığı canlı yayında konuyla ilgili konuşan Dalman Aydın’dan ise itiraf gibi bir açıklama geliyor. Aydın defalarca savunduğu, güvenliği gerekçe gösterdiği uygulama için bu kez; “Bu karar üst yöneticilerin aldığı bir karardır. Ne amaçla bu kararı aldıklarını bilmiyorum ama herhalde bir bildikleri vardır” diyor.
Dünden bu yana yaşanan skandallar silsilesi ise Meclis içi ve Meclis dışı muhalefeti ayaklandırmaya yetmiyor. Sosyal medyadan yapılan yazılı itirazların dışında herkes yasa dışı olarak yapılanları izliyor.
Elektrik kesintilerinin sebebinin El-sen olduğu yalanını haftalarca yalan haberlerle yayarak, toplumun algısını şekillendirmeye çalışan medya ise konuya hiç değinmiyor.