Bağımsızlık Yolu, Türkiye‘nin Muğla ilindeki İkizköy‘de bulunan Akbelen Ormanı‘nı, sadece iki yıllık kömür çıkarmak için katletmek isteyen Limak Holding‘e karşı direnenlere destek amaçlı, Bafra‘da bulunan Limak Otel önünde dayanışma eylemi gerçekleştirdi
Limak Elini Akbelen’den Çek!
“Emekçinin Partisi” sloganıyla siyaset yapan Bağımsızlık Yolu’nun üyeleri, Muğla’daki Akbelen Ormanı’nda, Limak Holding’e ait iş makineleri, devletin gücünü de arkasına alarak, jandarma eşliğinde ağaçları kesmeye çalıştığı hatırlatılan eylemde “Limak Elini Akbelen’den Çek!”, “Sermayenin Talanına Son”, “Plajlar Halkındır”, “Kapitalizm Gölgesini Satamayacağı Ağacı Keser” yaftaları açıldı.
Bağımsızlık Yolu adına açıklamalarda bulunan Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, Akbelen ormanlarındaki direnişi selamlayarak, Limak şirketinin kârı için TC devlet gücünün nasıl seferber edildiğini hatırlattı.
Rahvancıoğlu: Bafra sahillerini parselleyen buradaki Limak’ın aynı Limak
Limak Holding’in dış yatırımlarından birisi de Bafra’da bulunan Limak Otel olduğunu aktaran Rahvancıoğlu, Akbelen’de yaşanan direnişi selamlamak üzere bu protestoyu gerçekleştirdiklerini söyledi.
Yeşil kapitalizmin imkansızlığını hatırlatan Rahvancıoğlu, Limak örneğinden hareketle tek bir şirketin ormanı kesmesinin binlerce insanın kişisel karbon mücadelesinin boşa çıkabileceğini, bu yüzden de kişisel çabalarla değil sermayeye karşı ekoloji mücadelesi verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Rahvancıoğlu Akbelen Ormanlarında yapılanın yanında, Bafra sahillerini parselleyerek anayasal hak olan denize erişimi engelleyen Limak’ın aynı Limak olduğunu hatırlattı.
Açıklama sonrasında Bağımsızlık Yolu adına Parti Meclisi Üyesi Umut Ersoy basın açıklamasını okudu.
“Şirket karşısında; ağaçlarına sarılan İkizköylüleri buldu”
Açıklamanın tamamı şöyle:
Limak Elini Akbelen’den Çek!
Değerli basın emekçileri ve çevreye duyarlı halkımız;
Bizler bugün Limak Otel önünde bu basın açıklamasını ve protesto eylemimi yaparken, Muğla’daki Akbelen Ormanı’nda, Limak Holding’e ait iş makineleri, devletin gücünü de arkasına alarak, jandarma eşliğinde ağaçları kesmeye çalışılıyor. Yöre halkı ise yıllardır süren direnişine devam ediyor.
Ormanın 740 dönümlük bölümünü, termik santrale linyit sağlamak amacıyla maden ocağına dönüştürmek isteyen şirket, 2020 yılından beri çeşitli girişimler yapmakta ancak karşısında doğasına sahip çıkan, ormanda 24 saat nöbet tutan, ağaçlarına sarılan İkizköylüleri bulmakta.
Halkın değil sermayenin çıkarını kolladığı aşikar olan zorba AKP iktidarı, bildiğiniz gibi, devletin silahlı gücünü, doğayı korumaya çalışan köylülerin ve onlarla dayanışmaya gelen çevrecilerin üzerine sürdü ve pek çok kişi göz altına alındı, yaralandı.
Ekososyalist bir parti olarak Akbelen direnişini selamlıyor, sermayenin ve ona çanak tutan AKP diktatörlüğünün doğa düşmanı tutumunu protesto ediyor ve Türkiye halkları ile enternasyonal dayanışmamızı bildiriyoruz.
Medyadaki görüntülerden bildiğiniz üzere, özellikle ağaçlara sarılan köylü kadınlar, direnişte ön plana çıkmakta. Doğa ile bütünleşerek var olabilen, doğadan beslenen ve ağaçları kendi elleri, kolları, uzuvları gibi gören bu yürekli kadınlar, ormanın yok olması halinde kendi hayatlarının da yok olacağını gayet iyi biliyorlar.
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir…
Öte yandan tüm bu katliamın sorumlusu olan ve hemcinslerinin sarıldığı ağaçların kesilmesinde çıkarı olan da bir kadın! Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir…
Ebru hanım ise, sermayenin -doğası gereği- var olabilmesinin tek yolunun sürekli büyümek olduğunu gayet iyi biliyor. Üstüne üstlük aklımızla alay edercesine Doğal Hayatı Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti üyeliğine soyunarak, şirketlerinin yaptığı ve yapacağı ekolojik yıkımı perdelemeye, kendisini de çevreci göstermeye çalışıyor.
Neyse ki Akbelen’de yaşananlardan sonra sahte çevreci maskesi de düştü ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan ihraç işlemleri başlatıldı.
Halkımızın büyük bir kısmının çevreye samimiyetle duyarlı olduğunu, doğasını ve ülkesini çok sevdiğini ve kirlilikten korumak istediğini biliyoruz. Bu sebeple pek çok kişi kendi kişisel çabasıyla doğadaki karbon ayak izini azaltmaya, örneğin plastik kullanmamaya, geri dönüşüme katkı yapmaya, tüketim çılgınlığına kapılmadan mütevazi bir yaşam sürmeye gayret ediyor.
“Sermayenin çıkarları ile halkların, köylülerin, emekçilerin çıkarları uzlaşamaz”
Elbette bu tarz çabalar anlamlıdır ancak sermayeyi hedef alan örgütlü bir mücadele yürütülmediği sürece, yeterli değildir.
Çünkü tek bir şirketin bile kârını büyütmek için (ki bu tüm şirketlerin kaçınılmaz doğasıdır) yarattığı ekolojik talan, tüm ada halkları olarak hayatımız boyunca çevreyi kirletmek için uğraşsak da erişemeyeceğimiz boyutlardadır.
Sermayenin ve işbirlikçisi hükümetlerin çıkarları ile doğa severlerin, halkların, köylülerin, emekçilerin çıkarlarının uzlaşamayacağını, Akbelen örneğinde de bir kez daha görüyoruz.
Dolayısıyla doğanın mahvolmasında tüm insanlık olarak “hepimiz suçluyuz” kisvesi altında gerçek suçluyu ört bas etmelerine izin vermeyeceğiz. Gerçek suçlu sermaye ve onun doymak bilmez kâr arzusudur!
Bugün önünde bulunduğumuz Limak Otel, Akbelen Ormanı’nı talan eden Limak Holding’in bir uzantısı olmasının yanı sıra Bafra bölgesindeki alçak orman arazilerinin üzerine otel yapan, yetmezmiş gibi sahili parselleyip halkın Anayasal hakkı olan denize ulaşma hakkını da gaspeden bir işletme.
2003 yılında UBP-DP Hükümeti döneminde, ekoloji-çevre örgütlerinin ve duyarlı halkın tüm itirazlarına rağmen, dönemin Turizm Bakanı Serdar Denktaş’ın insan üstü çabasıyla alel acele çıkarılan Alçak Orman Arazilerinin Devri ve İcarı Yasası çerçevesinde Bafra bölgesindeki alçak orman arazileri sermayeye açılmıştı.
Bizler bugünkü eylemimize hazırlanırken, aynı kafadaki Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, dün katıldığı bir programda “Yeni turizm yatırımları için alçak orman arazileri tespit ettik” sözlerini sarfedebiliyor!
“Örgütlü olarak çıkarsak kazanma şansımız var”
Partisinin sermayedar milletvekili Serhat Akpınar, küresel ısınmaya karşı Paris Anlaşmasını Meclis’ten geçirip sözde çevrecilik oynarken, iklim krizinin en temel nedenlerinden biri olan ormanların yok edilmesi, hükümet eliyle gerçekleştirilmek isteniyor.
Akbelen’de de Bafra’da da, sermaye ve yandaşı hükümetler doğamıza saldırmaktan vazgeçmeyecek. Çünkü bu onların doğasında var. Bizler ise direnmeye ve doğamızı korumaya, alçağıyla yükseğiyle ormanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Onların parayla, pulla, mevkiyle, kolluk gücüyle, yasayla sahip olduğu örgütlü kötülüğün karşısına ancak dayanışmayla ve örgütlü olarak çıkarsak kazanma şansımız var”