Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Pile‘deki olaylarla ilgili aldığı “kınama” kararını değerlendirdi, krizleri yönetemeyen, hatta kamu diplomasisini kullanmayıp bodoslama giden ‘KKTC‘ yetkililerinin şimdi ne yapacaklarını sordu
Özersay: Kıbrıs Türk tarafı, haklı olduğu noktalarda bile suçlu sandalyesine oturtuldu
Sosyal medya hesabından bu sabaha karşı bir açıklama yapan Özersay, BM Güvenlik Konseyi’nin kararında “maalesef” Kıbrıs Türk tarafını suçlayan, kınayan, Pile konusunda haklı oldunduğu noktalarda bile Kıbrıs Türk tarafını suçlu sandalyesine oturtan ifadeler olduğuna dikkat çekti.
Özersay, “Bu olaylar olurken uyardık; ‘haklıyken haksız konuma düşmeyelim’ dedik. Açıklama özetle ne diyor peki?” diyerek açıklamadaki kararlarını madde madde şöyle yorumladı;
“Denildiği gibi bir Rus vetosu yok”
“Son günlerde kimilerinin iddia ettiği gibi bu açıklamanın yapılmasını engelleyen bir Rus vetosu falan yok. Konsey üyeleri, BM Barış Gücü askerlerine ve araçlarına karşı yapılan müdahaleyi bir ‘saldırı’ olarak tanımlayıp kınadı.
Konsey tartışmaları uzamış ve karar metni bir miktar değişmiş gibi duruyor, belki bunda Rusların bir etkisi oldu ama maalesef kararın alınmasını engelleyen olmadı.
“Yol yapım çalışması durdu mu? Personeli ve ekipmanı geri mi çektik?”
BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Türk tarafınca başlatılan yol inşaatını ‘BM tampon bölgesi içerisinde izinsiz inşaa faaliyeti’ olarak tanımlıyor ve Pile-Yiğitler yol yapım çalışmasının ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının ve tampon bölgedeki statükonun ihlali’ olduğunu iddia ediyor;
Bizim yetkililerin sürekli kamuoyuna ‘Yol yapımı devam ediyor, hafta sonu olduğu için yarım gün çalışılıyor ama devam ediyor’ diye açıklama yapmış olmalarına rağmen BM Güvenlik Konseyi basın açıklamasında ‘Kıbrıs Türk tarafının yol yapım çalışmalarını durdurmasından ve oradaki personel ve ekipmanı geri çekmiş olmasından memnuniyet duyduğunu’ vurguluyor. Pile-Yiğitler yol yapım çalışması durdu mu? Personeli ve ekipmanı geri mi çektik?
“Resmi müzakerelere geri dönülme çağrısı”
Açıklama BM Barış Gücü askerlerine yapılan ‘saldırının uluslararası hukuka göre suç teşkil edebileceğinden’ bahsediyor.
Kıbrıs sorununun çözümünde iki toplumlu iki bölgeli federasyona gönderme yapıyor ve taraflara BM Genel Sekreteri’nin önerdiği bir BM temsilcisi atanması ve resmi müzakerelere geri dönülmesi için oturup görüş birliğine varmaya çalışın’ çağrısı da yapılıyor.
“Açıklama, ‘Türkiye krizi kucağında buldu’ görüntüsüne uygun”
Bu açıklamada; yaşanan olaylarla ilgili olarak Türkiye değil esasen Kıbrıs Türk tarafı sorumlu tutuluyor.
Gerçekten de bu olayların yaşandığı ilk andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin bu olaydan haberdar olmadıkları ve bu krizi kucaklarında buldukları görüntüsü ortaya çıkmıştı.
“Yetkili konumda olanlar bir değil birkaç açıklama yapmak zorunda”
Şimdi bu resim karşısında KKTC’de yetkili konumda olanlar çıkıp kamuoyuna bir değil birkaç açıklama yapmak zorundadırlar. Bunlardan belki de en önemlisi şudur;
BM tarafından açıklandığı gibi bu yol çalışması durdu mu devam mı ediyor?
Siz kamuoyuna doğruyu söylüyor musunuz? Yoksa içeride vatandaşa ‘Yol çalışması devam ediyor‘ derken dışta BM’ye ‘Merak etmeyin yol yapımını durdurduk‘ mu diyorsunuz?
“Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
Uluslararası toplumun, özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin bize karşı adil olduğunu hiç düşünmedim, bu açıklama gibi başka adil olmayan bize haksızlık eden pek çok BM Güvenlik Konseyi kararı da gördüm. Öte yandan bu türden kararlar ve açıklamalar arka arkaya biriktikçe uluslararası alanda ‘zemin kaybederiz’ onun için ciddi bir diplomatik mücadele gerekir.
Krizleri iyi yönetemezseniz, hatta kamu diplomasisini kullanmaz bodoslama giderseniz, Türkiye’yi de Kıbrıs Türk tarafını da zora sokarsınız, haklıyken sizi haksız konumuna düşürmelerine fırsat verirsiniz.
KKTC’de bu konularda kendini yetkili gören, ha bire açıklama yapan tüm yetkililere samimiyetle soruyorum; Tamam, olan oldu torba doldu da şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?”