Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Örgütlenme Sekreteri Akgün Kaçmaz, pandemi dönemi hariç uzun yıllardan sonra sendikanın ilk kez “akademik çalışma takvimine” ima koymama kararı aldığını söyleyerek, bu karara neden olan şeyin ise Eğitim Bakanlığı‘nın ‘Ben yaparım olur‘ zihniyeti olduğunu belirtti
Kaçmaz: Akademik çalışma takvimine imza koymama kararı aldık
Sendika adına yazılı açıklama yapan Kaçmaz, KTÖS’ün pandemi dönemi harici uzun yıllardır ilk kez yönetim kurulu kararıyla akademik çalışma takvimine imza koymama kararı aldığını belirterek, Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl eğitimde kaos yaratan ‘ben yaparım olur’ zihniyetine, önümüzdeki eğitim yılında da devam etmekte kararlı olduğunu göstermiş olmasının kendilerini bu kararı almaya zorladığını belirtti.
Kaçmaz şöyşe devam etti;
“Toplumumuza çok acı bir tecrübe yaşatan deprem gibi doğal afetlerin olabileceği gerçeğinden hareketle okul binalarının fiziki güvenliği için gerekli çalışmalar yapılmamışken,
Okullarımızda sürekli artış gösteren Türkçe konuşamayan yabancı öğrenciler ve/veya diğer farklı ihtiyaçlara sahip öğrencilerle ilgili bilimsel herhangi bir adım atmamışken,
Okul binalarının genel bakım ve onarımı, öğretmen ve öğrenci tuvaletlerinin yenilenmesi, artırılması, sınıfların tadilatı, okul bahçesinin güvenli bir şekilde düzenlenmesi gibi en temel fiziki ihtiyaçlar karşılanmamışken,
Eğitimin niteliğini olumsuz etkileyen artan okul nüfuslarına ve kalabalık sınıflara bir çözüm üretilmemişken,
Okulların eğitim öğretim faaliyetlerini programlayabilmek, gezi-gözlem ve sportif faaliyetlere katılabilmek, her çocuğun eşit yararlanacağı materyali sağlayabilmek, teknolojik imkânları kullanabilmek, sanat etkinliklerine malzeme sağlamak ve temizlik gibi temel giderlerini karşılayabilmeleri için okul bütçesi yaratmamışken,
Okulların eğitsel materyal, teknolojik donanım ve hijyen malzemesi eksiklikleri giderilmemişken Eğitim Bakanlığı okullarımızda ne yapmak istiyor?
-Öğrencileri iki gün boyunca fiziksel olarak yetersiz (öğrenci başına düşen tuvalet sayısı, kapalı alan, yemekhane yokluğu vb.) okullarda Eylül ayından Haziran ayına kadar haftanın iki günü saat 16.10’a kadar tutmak istiyor.
-Bu iki günde taşımacılık hizmeti vermeyerek ülkemizin mevsimsel koşullarını da göz ardı ederek öğrencileri öğle aralarında ilkel koşullarda okul bahçelerine hapsetmek istiyor.
-Öğle arasında okula kapattığı öğrencilere yemek vermeyerek, o süreyi aç veya uygun olmayan beslenme şekliyle geçirmelerini istiyor.
-Eğitsel kazanımı olup olmadığına bakılmaksızın sadece taşımacılıktan tasarruf yapılması amacıyla 4 ve 5 yaş öğrencilerin haftada 5 ders daha fazla ders yapmasını istiyor.
-Kamu okullarına hademe ve diğer görevli personelleri istihdam etmeyerek kamu okulları içerisinde özel şirketlerin sömürü düzeni yaratmasına ve okulların yeni döneme hazırlıksız açılmasına neden olmak istiyor.
-Okulöncesi kurumlarda öğrencilerin ders saatleri artırılırken, öğretmen yardımcısı münhali açmayarak hedefinin bu kurumlarda nitelikli eğitim yapılması olmadığını gösteriyor.
-Eğitimde tüm sorumluluğu öğretmenlere ve ailelere yükleyip, görev ve yükümlülüklerinden kaçmaya
-Öğretmenlik sınavlarının geç yapılacağından öğretmen kadrolarının da geç tamamlanacağı gerçeğini göz ardı ederek alelacele okul süresini artırmaya çalışarak ne kadar plansız programsız olduğunu topluma kanıtlıyor.
“Sorunlara çözüm üretemeyenlerin yapabileceği tek şey; istifa etmek”
“Eğitimde süre ve bu sürede öğrenciye sunulacak içerik ve programlar, öğrencinin okulda geçireceği sürede ne kazanacağı değerlendirilmeli ve eğitim hedefleri belirlenmelidir” diyen Kaçmaz, tüm paydaşların katılımıyla bu konunun tartışıması ve her çocuğun eşit, ücretsiz ve nitelikli bir şekilde erişebileceği bir vizyonun ortaya konulması gerektiğini kaydetti.
Kaçmaz, “Bakanlık attığı her adımda eğitimde yeni sorunlarla birlikte eğitim sisteminde kaos yaratıyor. Sorunlara çözüm üretemeyen, eğitimde aldıkları kararlarla vasıfsızlık silsilesi oluşturanların yapabileceği tek bir şey kalmıştır; istifa etmek”