“Laik Demokratik Eğitim İçin Mücadele Hareketi” adıyla sosyal medyada örgütlenen aileler, bugün Eğitim Bakanlığı önünde yaptıkları eylemde, gerici sembol ve ifadelerin yer aldığı ders kitaplarının derhal değiştirilmesi gerektiği vurgulandı ve bu kitapların okullarda okutulmasına izin vermeyecekleri vurgulandı
Arabacıoğlu: Biz çocuklarımızı; insanları, dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik durum, statüsü gibi yönleriyle ayırmamalarını öğreterek yetiştiriyoruz
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), destek verdiği eylemde, aileler adına basın açıklamasını okuyan Gazeteci ve Yenikent Muhtarı Melek Arabacıoğlu, hiçbir siyasi parti, kurum ya da örgüte bağlı olmadıklarını vurguladı ve Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na seslenerek; “Siz halkınızı çok hafife aldınız” dedi.
Açıklama şöyle devam etti;
Bizler buraya; ismimizin önündeki tüm etiketleri bir kenara bırakarak, sadece ve sadece anne, baba ve aileler olarak, Bu ülkenin çocuklarının geleceğini düşünen veliler olarak geldik.
Herhangi bir kişiye, kuruma, partiye bağlı olmadan; çocuklarımızın tertemiz beyinlerinin yıkanmasının önüne geçmek için halkın içinden ve halktan aldığımız güçle geldik.
Bizler çocuklarımızı; Her türlü kötülükten, zararlı düşüncelerden ve yayınlardan koruyarak, kalplerine sevgi tohumları ekerek büyütüyoruz.
Bizler çocuklarımızı; insanları, dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik durum, statüsü gibi yönleriyle ayırmamalarını öğreterek yetiştiriyoruz.
Onlara yaşlarına uygun olmayan, pedagojik olarak hazır olmadıkları bilgileri vermiyoruz.
Özellikle dini inanç gibi hassas konularda, henüz reşit bile olmamışken; baskı ve korkutmayla bir seçim yapmaya hiç zorlamadık, zorlamayacağız da.
“Bu kitapların sınıflarda okutulmasını reddediyoruz”
Bizler; çocuklarımızı devlet okullarına, Eğitim Bakanlığı’na, ona bağlı öğretmenlere ve diğer yetkililere bu şekilde davranacaklarını düşünerek teslim ettik.
Yayınladığınız kitaplarda aile bireylerine biçilen roller ve görevler Kıbrıs Türk aile yapısına tamamen terstir. Çok kültürlülük kisvesi altında özellikle kadını ve kız çocuğunu değersizleştiren bu kitapların sınıflarda okutulmasını reddediyoruz.
Değerli halkımız, Bizler Laik Demokratik Eğitim için Mücadele Hareketi olarak soruyoruz;
Bu ülkede hali hazırda okul binaları ve okul sayısı yetersizken, depreme dayanıksız olan okullar aylardır tamir edilmezken, artan nüfusa karşın sınıf sayıları yetersizken, bunlara çare bulmak için somut bir adım atılmazken, sorunları çözmek yerine halkın dikkatini başka yönlere çevirmeye çalıştığınızın farkındayız.
Tam gün eğitime geçilecek diyen Bakan, okulların en basit sorunu olan tuvalet kağıdı ihtiyacını bile karşılayamazken tam gün eğitime nasıl ve ne şekilde geçecek?
Bu sorunları çözmek için aylardır kılını kıpırdatmayan yetkililerin, küçücük çocukların ders kitaplarına dini sembolleri hayati bir öncelikmiş gibi bir çırpıda yerleştirmesini ve bunu normal bir güncelleme gibi sunmasını anlamamız mümkün değildir.
Veliler olarak bizler bunu asla kabul edemeyiz.
“Adeta bir din devleti gibi davranarak çocuklarımızın tek bir inanca yönlendirmesine izin vermiyoruz”
Sayın Bakan, Anayasası’nda “laik” yazan bir devletin; okullarında 40 farklı ülkeden 40 farklı inanç ve onlarca farklı dilden çocuk bulunuyorken, tek bir inanç üzerinden subliminal mesajlarla yönlendirme yapmanızı kabul etmemizi mi bekliyorsunuz?
Hayır! Etmeyeceğiz!
Kendisine Eğitim Bakanlığı diyen bir yapının, toplumdaki farklılıkları göz ardı ederek, adeta bir din devleti gibi davranarak çocuklarımızı tek bir inanca yönlendirmesine izin vermiyoruz.
Değerli veliler, öğretmenler ve basın emekçileri;
Hepimiz her konuda uzman değiliz ancak uzmanların sesine kulak verilmesi gerektiğini iyi biliyoruz. Bunu veliler kadar iyi bilmesi gereken diğer kişi de Eğitim Bakanı’dır.
Anne ve babalar olarak bizler çocuklarımızı devlet okullarına din temelli eğitim vermeniz için göndermiyoruz. Biz dine karşı değiliz ve inanç özgürlüğünü savunuyoruz. Aileler çocuklarını dini konularda istedikleri gibi yetiştirebilir ancak bunun yeri okullar değildir.
18 yaşından küçük çocuklara, Anayasa’da yazanın dışında bir eğitim dayatırken, yasalardan ve farklı inançlara mensup insanlardan çekinmiyor musunuz?
Bu konularda bu kadar başına buyruk hareket edecek cesareti nereden buluyor ve kime güveniyorsunuz?
Eğer bu sizin kendi inisiyatifiniz değilse, bunu yapmanızı kim ya da kimler emrediyor?
Sayın Bakan;
Kıbrıs’ın kuzeyinde din ve inanç özgürlüğü hiçbir dönemde sorun olmadı. Hoşgörü kültürüyle büyüyen bizler, sizlerin siyasi kaygılarla attığınız bu adımlarla halkın huzurunu bozuyorsunuz.
Çocuklarımızı sizin siyasi geleceğinizin teminatı olarak kullanmanıza izin vermeyeceğiz. Siz halkınızı çok hafife aldınız!
Sayın Bakan sizi uyarıyoruz;
Biz ne siyasi parti ne sendika ne de başka bir örgütüz!
Kendinize göre yontmaya niyet ettiğiniz çocuklarımız geleceği söz konusu olduğunda; bunun gereğini yapmayı ne muhalefet partilerine ne de örgütlere bırakmayız!
“Bizlerin çocuklarımız dışında kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktur”
Sayın Bakan;
Derhal ve derhal; Çocuklarımıza; ilim ve bilimden ayrılmayan, hurafelerden ve gericilikten arınmış bir eğitim müfredatı ve ders kitapları hazırlayın!
Çocuklarımızın beynini, kendi konfor alanınızı korumak, başka yerlerden aldığınız emirleri uygulamak, tek tip bir toplum yaratmak adına yıkamaktan bir an önce vazgeçin!
Bu size veliler olarak ilk uyarımızdır!
Bizi başka hiçbir oluşumla karıştırmayın! Bizlerin çocuklarımız dışında kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktur!
Çocuklarımıza yapılacak ve ileride tamir etmesi çok güç olacak zararlar karşısında, sadece bu Bakanlığı değil bu ülkeyi başınıza yıkacak kadar sayımız, öfkemiz ve gücümüz vardır!
Biz halkız, Bunu hiç unutmayınız”