Uzun süreden beridir bu mesleği yapan arkadaşlar, geçmişte televizyon programlarına bağlanan çoğu kişinin ismini vermekten çekindiğini bilir!..
Genellikle insanlar programlara “İsmini vermek istemeyen izleyici” sıfatıyla katılıp görüşlerini aktarırdı!..
Hele de kamu görevlisi kişiler, “Aman ha aradığımız bilinmesin” diye defalarca uyarıda bulunurdu!..
Şu baskıya bakar mısınız?
İnsanlar özgürce düşüncelerini ifade etmekten çekiniyor, sırf bu nedenden dolayı da işinden olmaktan veya sürülmekten korkuyordu!..
***
2023 yılının son virajına girdiğimiz bu günlerde, toplumsal bir değişim yaşanıyor!..
Daha önce ismini vermekten çekinen insanlarımız, şimdi açıkça isimlerinin kamuoyu önünde yayınlanmasını talep ediyor!..
Hatta ismini göremeyen insanlar bu duruma sitem ediyor!..
***
Bu nedir biliyor musunuz?
Bir toplum uyanışı, farkındalığı!..
İnsanlarımız artık gelinen aşamanın bir dönüm noktası olduğunun farkında!..
Susarak bir şeylerin değişmeyeceğini, yılanın bir şekilde kendilerini de sokacağının bilincinde!..
O nedenle bu çok kıymetli bir gelişme!..
***
Toplumsal anlamda bu kadar özel, güzel ve radikal bir değişim yaşarken, örgütsel anlamda bu hıza yetişememek rahatsızlık verici!..
Oysa topluma önderlik etmesi gereken örgütler ve onların temsilcileri, bugün yaşanan bu değişimi başlatan taraf olmalıydı!..
Vatandaş ülkenin aydınlarının değil ülkenin aydınları vatandaşın önüne set çekmeliydi!..
***
Dünden beridir aslında Pınar Barut’un isyanı da bunadır!..
Ülkenin cumhurbaşkanı, ülkenin gazetecisine yalan ve iftira attığı için mahkum oldu ancak basınımızın geneline göre sanki de bu olay hiç yaşanmadı!..
Oysa bu kazanım tüm manşetleri süslemeliydi!..
Günlük canlı yayınların tek konusu olmalıydı!..
Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi bu pek mümkün görünmüyor!..
Sevgili Pınar, bu başarıyla tüm halkın desteğini aldı ancak asıl destek olması gerekenlerin sessizliği bir kez daha toplumun bu ülkede tanınırlığı olan kişilerin çok önünde olduğunu gösterdi!..
***
O nedenledir ki insanların siyasete, sendikal mücadeleye, kurumlara, basına ve devletin her kademesine güveni kalmadı!..
Yapılan eylemler toplumumuza göre artık anlamsızlaştı!..
Bunu gerçekten göremiyor musunuz?
***
Yahu öyle kişiler var ki, adalet ve özgürlüklerden bahsederken yeri göğü inletiyor ancak iş imzaya gelince bahaneler üreterek kaçıyor!..
Üstelik bu insanlar kendilerinin imza atmadığı yetmezmiş gibi imza atan özellikle de muhafazakar bazı kişileri arayıp “Sen neyin altına imza koyduğunu biliyor musun” diye farklı algılar yaratarak korkutmaya çalışıyor!..
Atılan imzaların toplumsal özgürlüğümüz ve irademiz için olduğunun dahi idrakına varabilmiş değiller!..
O nedenle de kendi korkaklıklarını başkalarının cesaretini kırarak örtmek istiyorlar!..
***
Yapılması gereken örgütlerin bir an önce toplumsal değişimin hızına yetişmesi ve hatta bu hızı geçip topluma önderlik etmesidir!..
Bu hepimizin tek hedefi ve tek görevi olmalıdır!..
Tabi niyetlerimiz toplumla örtüşüyorsa!..