DünyaInstagramKıbrısManşetSiyaset

Hristodulidis: Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak barış içinde bir arada yaşamaya inanıyorum


Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu‘nda konuşan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Kıbrıs sorununun çözümünde, BM kararları dışında bir temel olmadığını ve olmayacağını söyledi, barışa inandığını, barış içinde bir Kıbrıs’ta yaşamak istediğini belirtti

Hristodulidis konuştu, Ukrayna örneğini verdi

Genel Kurul’da geçtiğimiz gün konuşan, Azerbaycan ve Ukrayna‘nın “toprak bütünlüğü” ve “egemenliklerine” destek, Kıbrıs‘ın bölünmüşlüğüne ise “KKTC’yi tanıyın” çağrısıyla onay isteyen ikircilikli tavrıyla dikkat çeken TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın ardından, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hirstodulidis de dün Genel Kurul’a hitap etti.

Ukrayna işgalinin, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki egemen bir halka karşı şiddet kullanmasının ilk örneği olmadığını kaydeden Hristodulidis, Ukrayna’da olduğu gibi Kıbrıs’ta da BM Antlaşması ve uluslararası hukukun ihlalinin devam ettiğini kaydetti.

Hristodulidis: Türkiye 1974 yılından beri bir Avrupa toprağını işgal ediyor

Hristodulidis konuşmasına şöyle devam etti;

“Türkiye 1974 yılında Kıbrıs’ı istila etti, o zamandan beri bir Avrupa toprağını işgal ediyor ve Kıbrıs halkı -Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler- istila, işgal ve bölünmüşlüğün sonuçlarının acısını çekmeye devam ediyor. Temel özgürlükler ve insan haklarından mahrum ediliyor.

On yıllar önce insanlığın kendine karşı yaptığı en kötü dehşetlere tanık olan Avrupa, Kıbrıs bölünmüş olduğu sürece de yarım kalıyor.

Türkiye’nin Kıbrıs’ı istila etmesinden birkaç ay önce 1973 doğumluyken, kendi halkımın yas tutmasına, ve ülkesini yeniden inşa etmesine tanık oldum. Bunu yaparken, içlerinde barış ve yeniden birleşme ateşi yanıyordu.

İstila, binlerce Kıbrıslıyı yerlerinden etti ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti toprağının yaklaşık yüzde 37’sini işgal etmeye devam ediyor. Kayıp kişilerin aileleri, sevenlerinin akıbeti hakkında çaresizce bilgi bekliyorlar. Mahsur kişiler, bölünmüşlüğün sona ermesini sabırlıca bekliyorlar.

“Bu durum, istikrasızlık yaratır ve sonuçları Kıbrıs’ın çok ötesine gider”

Son dönemdeki Ukrayna istilasından hatırladığımız derslerden biri; kalıcı ve yaşayabilir barışın yokluğu sonucuyla ortaya çıkan kırılganlığın istikrasızlığa neden olabildiğidir.

Bu ise sadece ilgili ülkeyi değil aynı zamanda ait olduğu bölgeyi ve tüm dünyayı geniş ölçüde etkileyecektir.

Ukrayna, dünyanın herhangi bir yerindeki barışa yönelik bir tehdidin, herhangi bir yerdeki barış için tehdit olduğunu en karanlık örnekle göstermiştir.

Kıbrıs’ta bir barış sürecinin yokluğunda da uluslararası hukukun daha fazla ihlal edilmesi için ciddi bir tehlike mevcuttur ki yakın geçmişte böyle bir şeyin gerçekleştiğini gördük. Bu durum, istikrasızlık yaratır ve sonuçları Kıbrıs’ın çok ötesine gider.

“Varoşa rehine olarak tutuluyor”

Türk askeri gücünün, kapalı Mağusa bölgesindeki Varoşa’da daha fazla ihlaller yapmasına tanık olduk. Varoşa, 1974 yılından beri rehine olarak tutuluyor. Varoşa; tel örgüler arasında ve geçimlerini, hayallerini ve ümitlerini bırakmış olan yasal sakinlerine iade edilmesi için çağrıda bulunan BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı bir biçimde hayalet kent haline getirildi.

Buna deniz alanlarımızda da tanık olduk ve son zamanda Türk güçleri tarafından BM Barış Gücü askerlerine bizi dehşete düşüren ve Kıbrıs’taki barışın aciliyeti konusunda alarma geçiren saldırılar yapıldığına ara bölgede tanık olduk.

“Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak barış içinde bir arada yaşamaya inanıyorum”

Bu nedenle, müzakerelerin anlaşılmış çerçeveye dayanarak yeniden başlaması benim mutlak önceliğimdir. Mevcut statüko, Kıbrıs’ın geleceği olamaz. Kıbrıslıların geleceği olamaz.

Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak barış içinde bir arada yaşamaya inanıyorum. Çünkü bölünmüş bir ülkede büyümeme rağmen, yeniden birleşme ümitleriyle dolu, tüm Kıbrıslıların, paylaştıkları topraklar birleştirilmiş şekilde barış içinde yaşadığı bir ülkenin hikayeleri ile de büyüdüm.

Kıbrıslıların yeni kuşağı da bunu arzu ediyor. Bu da bana ümit ve cesaret veriyor. New York yolculuğumdan önce, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için her türlü çabayı harcamamı isteyen Kıbrıslı Türk vatandaşlarım tarafından, özellikle genç kuşaktan bol mesaj aldım.

“Ortak hayallimizi gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım”

Bu kürsüden Kıbrıslı Türk vatandaşlarıma ve tüm Kıbrıslılara mesajım; barış için çağrılarını duyduğum, endişelerini anladığım ve yeniden birleşme ve adamızda barış olmasına yönelik ortak hayallimizi gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağımdır.

Aynı zamanda kendilerine; dünyanın ve Birleşmiş Milletler’in, BM Antlaşması’nın yaşayan sözlerinin barış çağrılarını dinlediğini söyleyebilmek istiyorum.

İlk defa olarak Genel Kurul’da bulunuyorum. Ülkelerinin bölünmüşlüğünü sonlandırmak, bir arada yaşamak ve birlikte yaratmak isteyen Kıbrıs halkının -Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin- geleceğini korumak için bana verilen sorumluluğun farkındayım.

“Sn. Erdoğan; İstila, saldırı ve şiddet kullanımından kaynaklanan yasadışılık tanınamaz”

Kıbrıs’taki barış için çalışmak benim mutlak önceliğimdir ve bu fırsattan yararlanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mesaj göndermek istiyorum;

Kıbrıs sorununun halledilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları tarafından belirlenen temelden başka bir temel yoktur ve hiçbir zaman olmayacaktır. İstila, saldırı ve şiddet kullanımından kaynaklanan yasadışılık tanınamaz.

Kıbrıs ve Türkiye, coğrafya açısından birine bağlı iki komşudur. Kıbrıs’taki barış, barışa son derece ihtiyacı olan bölgeye ve dünyaya sadece güçlü bir mesaj olmayacaktır. Aynı zamanda bölgemizin jeopolitik haritasını değiştirecek, Avrupa’ya daha geniş Doğu Akdeniz bölgesine ve AB-Türkiye ilişkilerine dalgalanma etkisi yapacaktır.

“Çatışma ve bölünmüşlükten kimse kazanamaz, rehberimiz barış olsun, bu vizyonla beraber çalışalım”

Gambot diplomasisi ve güç kullanma taktikleri geçmişe aittir. Bunlar vizyoner liderlerin araçları değildir. Bu, aramızda barış antlaşması olan BM Antlaşması’na hayat verme zamanımızdır.

Çatışma ve bölünmüşlükten kimse kazanamaz. Ancak biz ve bizden sonra gelecek kuşaklar diyalog ve iyi komşuluk ilişkileri bırakacak kazanabiliriz.

Rehberimiz barış olsun, bu vizyonla beraber çalışalım Sn. Erdoğan. Diyalog ve uluslararası meşruluk yoluyla ülkelerimiz için daha parlak bir gelecek kuralım.

“Ukrayna’daki savaş dünyayı sarsmıştır”

Dünyanın savaş dehşetine sürüklenmemesini sağlama sorumluluğumuz vardır. Mandamız budur. Cesaretimiz var mı? Barışı en yüksek önceliğimizi yapma, Birleşmiş Milletler’in esaslarını onurlandırma ve devamlı ilgisini sağlama azmimiz var mı?

Bir tarihçi olarak, tarihin değerli bir pusula ve en büyük ders kaynağı olarak hizmet ettiğine şiddetle inanıyorum.

Ukrayna’daki savaş, Birleşmiş Milletler’in kuruluşundan yetmiş yıldan uzun bir süreden sonra dünyayı sarsmıştır.

Kıbrıs, herhangi bir devlet tarafından başka bir devletin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı yapılan askeri harekat yoluyla uluslararası barış ve güvenliğin herhangi bir ihlalini en şiddetli şekilde kınamaktadır. Bu uluslararası hukukun ihlalinde ve buna benzer her anda tarihin doğru tarafında durmaktayız.

Ukrayna’ya karşı yapılan saldırının ilk gününden beri, yerlerinden edilmiş olan Kıbrıs halkı, Ukrayna halkına dayanışmasını sadece sözde değil, eylemlerle de göstermiştir.

“BM Güvenlik Konseyi kararları üstün gelmelidir”

Çatışmaların derhal durması konusunda çağrı yapıyor, tarafların yapıcı diyalog ve müzakereye başlamasını teşvik ediyoruz. Dünya, bu çabaya destek vermelidir. Bunu sadece tarihin talebi olduğu için değil, bu kurumun enkaz haline getirebilecek bir savaşın eşiğinden geri dönmesini sağlamak için de yapmalıdır.

Kıbrıs sorununu, BM çerçevesi içinde ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları tarafından belirlenen siyasi eşitlik temelinde, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon esasında, cesur ve yürekli biçimde, iyi niyetle müzakere etmeye hazırım. Uluslararası meşruluğun saldırı altında olduğu bir zamanda, BM Güvenlik Konseyi kararları üstün gelmelidir.

Tüm Kıbrıslı vatandaşlarımın -Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin, Maronitlerin, Ermenilerin- temel özgürlükleri, insan hakları ve çıkarlarını koruyacak bir çözümü müzakere etmeye kendimi adamış durumdayım. Birlikte ve barış içinde yaşayarak onların refah düzeyinin yükselmesine yol açacak ve Avrupalı bir ülkede yeri olmayan zamanı geçmiş bağlılıkları ve garanti sistemi olmayacak kapsamlı bir çözüm.

“BM ilk adım olarak Kıbrıs’la ilgili bir temsilci tayini yapmalıdır”

Bu nedenle, barış müzakerelerinin geçmiş müzakerelerin müktesebatını koruyarak anlaşılmış çerçeve temelinde yeniden başlaması esastır.

Güvenlik Konseyinin karar verdiği gibi BM’nin, ilk adım olarak müzakerelerin yeniden başlaması için zemin aramak ve hazırlamak amacıyla Kıbrıs sorununda bir temsilcinin tayini ile diyalog için itici güç olma zamanı gelmiştir.

Birleşmiş Milletler ve BM Genel Sekreteri’nin, BM Antlaşması’nda belirlendiği gibi Kıbrıs’taki barış için katalizatör olarak hareket etme sorumluluğu vardır. Bunu yaparak, gerekli araçları olan ve son bölünmüş üye devletini yeniden birleştirmek için bu araçları temin etme taahhüdünü ifade etmiş Avrupa Birliği tarafından yardım alabilecektir.

“Avrupa Birliği de son bölünmüş üye devletinin yeniden birleştirilmesi için kararlılıkla hareket etmelidir”

Birleşmiş Milletler gibi Avrupa Birliği de bir barış projesidir. Birlik, son bölünmüş üye devletinin yeniden birleştirilmesini zorlamak için sahip olduğu tüm araçları kullanarak kararlılıkla hareket edebilir ve etmelidir. Bunu yaparak Avrupa’daki, daha geniş Orta Doğu bölgesindeki ve dünyadaki barışa katkıda bulunacaktır.

Kıbrıs, Avrupa ve Orta Doğu arasındaki kavşaktadır. Dünyanın bu bölgesinde çatışma ve istikrarsızlık yabancı değildir. Ancak, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu, kargaşa bölgesi olduğu hikayesini değiştirdiklerine inanıyoruz.

İstikrar, barış ve işbirliği merkezi ve 21. yüzyılda olabilecek değişimin örneği haline gelebiliriz. Kıbrıs, bu ortak vizyona yardım edecek biçimde hareket etme arayışındadır ve yakın komşuları ile -Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Filistin, Yunanistan- bir araya gelmiş, Akdeniz’i bir barış, işbirliği ve refah denizi yapma vizyonunun temelini oluşturan sağlam bir ağı inşa etmiştir.

“Burada, karşınızda durarak hepinizden barış için birlikte çalışmamızı istiyorum”

Uluslararası meşruluğa dayanarak bu çok taraflılık yoluna devam edeceğiz ve bu değerleri paylaşan bölge ülkelerine bize katılmaları konusunda çağrı yapacağız.

Zaten, 78 sene önce kurulan Birleşmiş Milletler’e rehberlik eden ilkelerin özü budur.

Barış.

Burada, karşınızda durarak hepinizden barış için birlikte çalışmamızı istiyorum. Bu yeni veya çığır açan bir şey değil. Ancak, dünyayı değiştirebilir ve her gün bunun gücümüz ve sorumluluğumuz içinde olduğunu kendimize hatırlatmalıyız”











Başa dön tuşu