Biyaloglar Derneği (BioDer), Asya Kaplan Sivrisineği’nin ülkede görüldüğünü tespit ettiklerini ancak Sağlık Bakanlığı ve Temel Sağlık Hizmetler Dairesi‘nin bu bilgiyi gizlediğini ve ancak aylar geçtikten sonra kabul etmek zorunda kaldığını açıkladı
BioDer: Bakanlık bu bilgiyi gizleme yoluna gitmişti
Yazılı açıklama yapan Bio-Der, derneğin 2022 Haziran ayında allerjik reaksiyonlar başta olmak üzere Dang Ateşi, Batı Nil, Sarı Humma ve Zika virüslerinin yol açtığı hastalıklara neden olan Aedes Albopictus ya da bilinen adıyla Asya Kaplan Sivrisineği’nin ülkede görüldüğünü tespit ettiklerini hatırlattı.
Bio-Der açıklamasında, “Ancak tüm uyarılara rağmen Sağlık Bakanlığı ve Temel Sağlık Hizmetler Dairesi bu bilgiyi gizleme yoluna gitmiş ve aradan aylar geçtikten sonra 2022 yılının sonunda bu sivrisineğin ülkemizde görüldüğünü kabul etmek zorunda kalmıştı” dedi.
“Havaya zehirli kimyasallar atılması bu mücadelede etkisizdir”
Açıklama şöyle devam etti;
“Asya Kaplan Sivrisineği’nin sağlık açısından tehlikeli olmasının en büyük sebebi ise bu sivrisineğin bazı ciddi viral enfeksiyonların insanlara geçme ihtimalinin bulunmasıdır. Asya kaplan sivrisineği veya Aedes albopictus; Güneydoğu Asya’ya özgü, gövdesinde ve bacaklarında bulunan beyaz renkli şeritlerle diğer türlerden ayırt edilebilen, özellikle gündüzleri aktif olan kan emici bir sivrisinek türüdür.
Bu nedenle, su kaynaklarında ‘biyolojik larvasitler’ aracılığıyla yapılacak kaynak mücadelesi dışındaki alışılagelmiş yöntemler bu sivrisinekle mücadelede hiçbir anlam ifade etmemektedir. Özetle, bilindik şekilde sokak sokak araçlarla gezerek akşamüzeri havaya zehirli kimyasallar atılması bu mücadelede etkisizdir.
Ana konağın vahşi kuşlar olduğu Batı Nil Virüsü, sivrisinek sokması ile bulaşan bir tür viral enfeksiyondur. Asya Kaplan Sivrisineği yanında, özellikle kirli su kaynaklarında üreyen ve ülkemizde de yoğun olarak bulunan Culex cinsi sivrisineklerin sokması ile insanlara bulaşan bir hastalıktır.
“İhaleler bertaraf edilmek istenmiştir”
Ülkemizde de var olduğu bilinen Culex türü sivrisineklerin bulaştırdığı virüs özellikle atlar ve insanlar üzerinde etkilidir. Bu hastalık, kişiden kişiye direkt olarak bulaşmaz ama sivrisinek üreme kaynakları kontrol altına alınmazsa çok ciddi boyutlara ulaşabilir.
Potansiyel olarak insan yaşamını tehdit eden Batı Nil Enfeksiyonu, pek çok nörolojik semptoma yol açar.
Tüm bu bilgiler ışığında, Biyologlar Derneği olarak yine yaptığımız uyarılarda konakçı sivrisineklerin ülkemizde var olduğunu ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini defatle vurgulamıştık.
Ancak, Sağlık Bakanlığı ve Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi, yaklaşan bu tehlikeye rağmen hiçbir önlem almamıştır. Hatta, yıllardır başarılı bir şekilde sürdürülen ‘biyolojik larvasit’ mücadelesi ve bu doğrultuda yapılan ihaleler bertaraf edilmek istenmiştir.
Öyle ki, 20 yılı aşkın bir süredir her yıl düzenli olarak biyolojik larvasit ihalesine çıkan bakanlık 2020 yılından beridir ihaleye çıkmamış, bu konuda mücadele yöntemini tabiri caiz ise adeta askıya almıştır.
Geldiğimiz noktada, Tabipler Birliği’nin de ortaya koyduğu veriler neticesinde şu an itibarıyla Batı Nil Virisü hastalığının ülkemizde görülmüş olduğu belirlenmiştir.
Endişemiz, gerekli tebirler alınmaz ve doğru yöntemler tercih edilmezse sivrisinek kaynaklı bu hastalıkların görülme sıklığının artması ve vatandaşlarımız için de bir tehdit oluşturur duruma gelmesi olasılığının bulunmasıdır. Bunun için Sağlık Bakanlığı yetkilerine de defalarca aktardığımız şekilde DOĞRU ürünlerle, DOĞRU bir sivrisinek mücadelesinin sivil toplu da dışlamadan yıllardır sürdürüldüğü şekilde yapılmasıdır.
“Gerçekleştirilen sivrisinek mücadelesi çalışmaları sorunu çözme noktasından uzaktır”
Ne var ki, bizzat Sağlık Bakanı’nın talimatıyla yıllardır sürdürüldüğünün aksine sivrisinek mücadelesi çalışmalarını sivil toplum örgütleriyle değil de sözde ‘‘İskele Belediyesi’’ temsilcisi olan bir kimyasal ilaç firması yetkilisinin görüşleri çerçevesinde sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Buradan da anladığımız üzere, yıllardır başarılı bir şekilde ‘‘biyolojik larvasitler’’ kullanılarak sürdürülen kaynak mücadelesi yerine hormon analoğu ve kimyasal kökenli ilaçlar tedarik edilerek devam ettirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu doğrultuda, gelmiş geçmiş tüm hükümetler döneminde 20 yılı aşkın bir süredir Sağlık Bakanlığıyla görüş birliği içerisinde ve ortaklaşa sürdürmüş olduğumuz sivirineklerle biyolojik mücadele programı sonlandırılmak istenmektedir. Bu konuda, Sağlık Bakanlığı ile birlikte ilgili paydaşlar olarak oluşturduğumuz komiteden Biyologlar Derneği tamamen dışlanmış ve süreç tamamen ‘‘kimyasal ilaç firmalarının temsilcilerine’’ teslim edilmiştir.
Sonuç olarak, sivrisinek mücadelesinde hiçbir işe yaramayacağını bildiğimiz ve devletin mali kaynaklarının boşa israf edileceğini düşündüğümüz bir sürecin parçası olamayız. Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığı ve Temel Sağlık Hizmetler Dairesi özelinde gerçekleştirilen sivrisinek mücadelesi çalışmaları sorunu çözme noktasından oldukça uzaktır ve hiçbir şekilde onayımız yoktur”