InstagramKıbrısManşetSiyaset

“Nurculuk” faaliyetlerini araştırmakla görevli hiçbir tanık polis, “Nurculuk nedir?” sorusuna cevap veremedi

Ahmet Soyalan’ın PGM Müdürü olduğu dönemde, “FETÖ” davası algısı yaratılarak 3 üst düzey polise açılan davalardan olan dönemin Siyasi Polis Müdürü V.A hakkındaki davanın son duruşmalarında, Savcılık 3 tanık daha dinletti, ayrıca Özgür Gazete‘nin duruşmaları haberleştirmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, davanın kapalı yapılmasını (karartılmasını) talep etti

Savcı: Özgür Gazete davanın seyrine etki edebilir

Dönemin Siyasi Polis Müdürü V.A’nın; FETÖ soruşturmasıyla ilgili gelen “bilgi notunu” dönemin Polis Genel Müdürü‘ne (PGM) aktarmadığı gerekçesiyle “Görevi İhmal” ve “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarından yargılandığı davanın 26 Ekim‘deki duruşmasında, Savcı Behrat Mavioğlu Özgür Gazete‘nin davayı takip etmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, gazetemizin davanın seyrine etki edebileceğini iddia etti ve duruşmaların basına kapalı yapılmasını (karartılmasını) istedi, Yargıç bu talebi reddetti.

V.A‘nın avukatı Mustafa Şener bu talebe, “Yazılan haberlerdeki tüm iddialar doğru, yalan veya gerçek dışı söylemler yok. Hepsinin arkasındayım. Bu iddiaların doğruluğunu ilk başta Savcılık araştırmalı. Her celsede bu davanın Ahmet Soyalan ve özel ekibin kurguladığı bir dava olduğunu iddia ediyorum. Oturumların kapalı yapılması halinde gerçeklerin kamuoyundan saklanacağını ve bu konuda basına bir karartma uygulanacağını ve bu kurgunun ortaya çıkmaması için Savcılığın bu talebi kötü niyetle yaptığı iddia ediyorum” diyerek itiraz etti.

İtirazı ve itiraza verilen cevabı değerlendiren Mahkeme, Yargıçların yürüttükleri davalarla ilgili haberleri okumadıklarını ve dolayısıyla Savcılığın bahsettiği yazının ne ile ilgili olduğunu bilebilecek durumda olmadığını, bu sebeple duruşmanın bu yazılanlardan dolayı etkilenme olasılığının olmadığını belirterek, genel olarak ceza davalarındaki oturumların; kamunun Mahkemelerin bağımsızlığından, tarafsızlığından ve adaletin tam anlamıyla gerçekleştiğinden şüphe etmemeleri için açık oturum yapılması gerektiğini vurgulayarak, Mahkemenin açık oturum olarak devam edilmesine karar verdi ve Savcılığın talebini reddetti.

Düzmece davalar, Soyalan dönemi…

Dönemin Siyasi Polis Müdürü V.A’nın, 3 Ekim’de başlayan davasının dördüncü duruşması 24 Ekim‘de, beşinci duruşması 26 Ekim‘de, altıncı duruşma ise dün (30 Ekim) Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın ilk iki duruşmasında Savcılık, eski istihbarat şubesi çalışanı iki polisi tanık olarak dinletmiş, şubenin çalışma tarzı ve istihbarat çarkının nasıl işlediği ile ilgili sorular sormuştu.

Davanın üçüncü duruşmasında (18 Ekim) Savcılığın davayla ilgili dinleteceğini söylediği onlarca tanıktan üçüncüsü olan eski polis yeni öğretmen Özgür Türk‘ün, aslında FETÖ şüphelisi olarak dosyada adı bulunduğu ve aynı dönemde öğretmen olarak atandığı, V.A’nın avukatı Mustafa Şener’in Mahkemedeki sorgulamasıyla ortaya çıkmıştı.

Savcılık dönemin Güzelyurt Polis Müfettişi Salih Yüceol‘u dinletti

Savcı Behrat Mavioğlu, 24 Ekim‘deki duruşmada dördüncü tanık olarak Güzelyurt Polis Müfettişi Salih Yüceol‘u dinletti.

Yüceol, Mahkemeye konu dönemde (2016) Lefkoşa Polis Müdürlüğü‘nün Sicil Bölümü‘nde sorumlu olarak çalıştığını aktardı.

18 Temmuz 2016 tarihinde V.A tarafından şubelerine “gizli” ibareli olarak “02-2-14-16-375” sayılı bir yazı geldiğini, yazıda bölgedeki “Nurculuk” faaliyetleriyle ilgili bilgi istendiğini aktaran Yüceol, böyle bir yazı geldiğinde, yanında ilintili şekilde bir de “evrak senedi” bulunduğunu, klasik prosedür olarak bunun “evrak senedinin” (tutanak) alındığını (Kimden, nereden, hangi tarihte geldi) ve “evrak fihristine” kayıt edildiğini (19 Temmuz’da, fihristin 13. satırına kayıt edildi) belirtti.

V.A‘nın avukatı Mustafa Şener, Mahkemeye emare olarak sunulan bu evrak senedinin 14. satırının tipexlendiğini ve Yüceol‘un bundan haberi olup olmadığını sordu. Yüceol bunu bilmediğini söyledi ve Mahkeme bunu karar aşamasında değerlendirmek üzere kayıt altına aldı.

“İleri işlem yapılmadı” denilen yazı ortada yok!

Mustafa Şener, 18 Temmuz 2016′da gönderilen, üzerinde de “ivedi” yazılan bir yazıya 23 Şubat 2017‘de cevap verilmesinin ne anlama geldiğini sorduğu tanık Yüceol, buna cevap vermesinin mümkün olmadığı söyledi, bunun üzerine Şener 2016 yılında, “gelen bilgilerle ilgili ileri işlem yapmadı” iddiasıyla yargılanan V.A tarafından Güzelyurt Şube‘ye tam 5 araştırma talebi yazısı gönderildiği iddiasını ortaya koydu.

Şener ayrıca Yüceol‘a, Mahkemeye konu edilen V.A‘nın talep yazısına bir cevap verilip verilmediğinin arşivde bulunması gerektiğini ve böyle bir cevap varsa Mahkemeye sunulması gerektiğini belirtti ancak tanık Yüceol, kendisinden bunun talep edilmediğini ve yazının arşivde bulunduğunu aktardı.

Olmayan evrakın “evrak senedi” var

Savcı Behrat Mavioğlu, Mahkemenin 26 Ekim‘de yapılan duruşmasında ise tanık olarak PGM Siyasi Polis Müdürlüğü’nün Sicil Şubesi’nin Amir Vekili Hasan Karagil‘i dinletti.

Karagil, 23 Şubat 2017 tarihli bir cevap yazısının 33 nolu evrak senediyle Güzelyurt Şube‘den Polis Genel Müdürlüğü‘ne, ekte 16 GB bir USB ile birlikte gönderildiğini, yazının ve USB‘nin olmadığını ancak evrak senedinin bulunduğunu belirtti.

Yani Mahkemede aslı hala ortaya çıkarılamayan ve gönderildiği iddia edilen bir yazı olmamasına rağmen, yazıyla ilgili bir evrak senedi emare olarak tartışılmaya devam etti.

Tanık Karagil: Arşivimizde yok!

Avukat Mustafa Şener‘in tanığı sorgulamasına geçildiğinde, ortada bulunan evrak senedinin bağlı olduğu ileri sürülen yazıyı görüp görmediğini sordu, tanık buna “görmedim” yanıtını verdi.

Şener, bu evrak senedine bağlı bir yazı geldiyse bunun arşivde olması gerektiğine dikkat çekince, tanık Karagil bunun arşivde olmadığını söyledi.

Şener ayrıca, 18 Temmuz 2016 tarihli V.A‘nın Güzelyurt‘a gönderdiği araştırma talebi yazısının ekindeki evrak senediyle, 27 Şubat 2017‘de Güzelyurt‘tan V.A‘ya gönderildiği ve ileri işlem yapmadığı ileri sürülen cevap yazısının evrak senetlerinin, gelen-giden evrakları kaydetmekle görevli aynı ilgili polisin imzasını taşıdığının görüldüğünü ancak iki imza arasında ciddi bir fark olduğunu ve dolayısıyla bu imzanın sahtelendiğini ileri sürdü.

Şener, gizlendiği ve ileri işlem yapılmadığı öne sürülen evrakta, o olayla ilgili masadaki görevli polislerin de imzasının bulunması ve bir evrak kaybolmuşsa, imzası olan tüm polislerin ifadelerinin alınması gerektiğini ve Savcılığın bilerek bu kişilerin ifadelerini almadığını söyledi.

Tanık Karagil: Yazının bir sureti gönderen şubede yoksa, böyle bir yazı yoktur demektir

Avukat Mustafa Şener, bir polis şubesinden başka bir şubeye ya da PGM’ye bir yazı gönderildiğinde, bunun bir suretinin de gönderen şubenin arşivinde olması gerekip gerekmediğini ve böyle bir suret yoksa bunun o yazının aslında olmadığı anlamına gelip gelmediği sorusu üzerine tanık Karagil önce “Bu Mahkemenin takdiridir” cevabını verdi, sonrasında da “Evet, yazının bir sureti gönderen şubede yoksa, böyle bir yazı yoktur demektir” dedi.

Bunun üzerine Şener, “Böyle bir yazı ne şubede ne de merkezde vardır, yani sahtedir. Bu dava kurgudur” dedi.

Tanık Zorali: Her yazının bir sureti de kendi arşivimizde kayıt altına alınır

Davanın dünkü duruşmasında ise Savcı Mavioğlu, dönemin Güzelyurt Siyas Şube Amiri olan şu anda da Denetleme Kurulu‘nda görev yapan polis Mehmet Zorali‘yi tanık olarak dinletti, Zorali 18 Temmuz 2016 yılında V.A tarafından şubelerine gönderilen ve bölgedeki “Nurculuk” faaliyetleriyle ilgili araştırma talep edilen yazının 19 Temmuz 2016 tarihinde kendisi tarafından alındığını ve emrinde bulunan polislere konuyla ilgili görev verdiğini anlattı.

Zorali, 19 Temmuz 2016‘da Güzelyurt Şube‘de konuyla ilgili masada çalışan Salih Urfalı‘ya verdiği görevle ilgili 28 Temmuz 2016‘da Urfalı’dan izahat istediğini, Urfalı‘nın da kendisine “bölgede böyle bir faaliyet olmadığını” söylediğini ancak konuyla alakasız bir başka masada çalışan polis Burak Yılmaz‘ın kendisine bazı bilgiler olduğunu söylediğini ve ek süre istediğini belirtti.

Zorali ön bilgiyi 28 Temmuz 2016 tarihinde de PGM‘ye yani merkeze gönderdiğini aktardı. Zorali de diğer tanıklar gibi gönderilen her yazının bir suretinin de kendi arşivlerinde kayıt altına alındığını belirtti.

Şener: Polisin envanterine kayıtlı olmayan bir USB nasıl olur da resmi bir polis USB‘si olur?

Avukat Mustafa Şener‘in sürekli adı geçen ama Mahkemeye sunulamayan bir USB olduğundan bahsetmesi üzerine Zorali, gönderilen yazıların bir de USB içinde kayıtlı şekilde gönderildiğini yani USB içinde farklı bir bilgi olmadığını anlattı ancak bu USB‘nin polisin envanterine kayıtlı olup olmadığını bilmediğini, USB gerektiği zamanlarda kendilerinin de bunu temin edebildiklerini söyledi.

Zorali, kendi döneminde şubelerinde tek bir USB olduğunu, bunun içeriğinin sürekli değişip, giden yazılarla birlikte gönderildiğini, sonra bunu geri aldıklarını ve başka işlemlerde kullandıklarını aktardı.

Avukat Mustafa Şener, polisin envanterine kayıtlı olmayan bir USB‘nin nasıl olur da resmi bir polis USB‘si olarak anılabileceğini sorguladı, bu sorular da cevapsız kaldı.

Bu arada Avukat Şener‘in, hakkında araştırma yaptığı Nurculuğun ne olup olmadığını sorduğu Zorali, buna cevap veremeyeceğini belirtti.

Davanın bu aşamasında Savcılığın çıkardığı tanıklardan hiçbiri V.A aleyhine bir ispat ortaya koyamazken, dava 2 Kasım saat 13.00’a ertelendi.

Özgür Gazete süreci takip etmeye devam edecek.

Size okuyucularımıza; aşağıda sırasıyla bu süreçle ilgili yaptığımız araştırma haberlerini paylaşıyoruz.

6 EKİM 2021 TARİHLİ HABERİMİZ İÇİN TIKLAYIN

15 KASIM 2022 TARİHLİ HABER İÇİN TIKLAYINIZ

4 EYLÜL 2023’DE BAŞLATTIĞIMIZ “ADALETİN PEŞİNDE 3 POLİS” YAZI DİZİSİNİN I.BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYINIZ

II.BÖLÜM İÇİN TIKLAYINIZ

III.BÖLÜM İÇİN TIKLAYINIZ

IV.BÖLÜM İÇİN TIKLAYINIZ

22 EYLÜL 2023 TARİHLİ HABERİMİZ İÇİN TIKLAYINIZ

16 EKİM 2023 TARİHLİ HABERİMİZ İÇİN TIKLAYINIZ

19 EKİM TARİHLİ MANŞETİMİZİN TÜM DETAYLARI İÇİN TIKLAYINIZ











Başa dön tuşu