Savcılık ve polisin ısrarla sürdüğü davada; her duruşma ayrı skandal!

22 Kasım 2023 10:21

Ahmet Soyalan döneminde 3 üst düzey polis memuruna açılan davalardan olan; dönemin Siyasi Polis Müdürü V.A hakkında açılan davanın son duruşmasında; 4 Aralık’ta Özel Soruşturma Birimi’ne verildiği söylenen “emare” videonun, ilgili USB’ye 5 Aralık’ta yüklendiği ortaya çıktı

Savcılık ve polisin ısrarla sürdüğü davada; her duruşma ayrı skandal!

Dönemin Siyasi Polis Müdürü V.A’nın, 3 Ekim’de başlayan davasının 8. duruşması 16 Kasım’da, 9. duruşması ise 21 Kasım’da yapıldı ve her iki duruşmada da dönemin Güzelyurt Karakolu Siyasi Şube Amiri Numan Örü dinlendi ve savunma tarafından sorgulandı.

Örü aynı zamanda; geçtiğimiz duruşmalarda yine Savcılığın tanığı olarak dinlenen ve 164 sayfalık FETÖ/PYD raporunu hazırlayıp, Örü ile birlikte 23 Şubat 2017 tarihinde V.A‘ya sunduğunu ve V.A‘nın bilgisayarına kaydettiğini iddia eden dönemin Güzelyurt Karakolu‘nun Siyasi Şube polislerinden olan ve şu anda da Özel Soruşturma Birimi‘nde görev yapan polis Burak Yılmaz‘ın da amiri konumunda.

Hatırlanacağı üzere Yılmaz‘ın “Kendi özel bilgisayarımda hazırladım” dediği ilgili raporun “Lefkoşa Amir 9” adlı bilgisayarda hazırlandığı ve yine Yılmaz‘ın, “23 Şubat 2017’de V.A’ya sunduk” dediği raporun hazırlanma tarihinin de 27 Şubat 2017 olduğu Mahkemede ortaya çıkmış, hatta Yılmaz raporun içinde olduğu USB’yi imha ettiğini de Mahkemede itiraf etmişti.

Örü: Emri ben verdim

Örü‘nün son iki duruşmada savunmanın iddiaları karşısında Burak Yılmaz‘ı savunması dikkat çekerken, Yılmaz’ın hazırladığı raporun bilgisinde olduğunu, bilgilerin sızmaması nedeniyle de raporun Yılmaz’ın kendi özel bilgisayarında hazırlanması talimatını da yine kendisinin verdiğini anlattı.

İlgili raporların içinde polislerin isminin geçtiğini, bilgilerin dışarı sızacağı konusunda kaygıları olduğunu ve bu yüzden amir olarak uygun gördüğü tüm güvelik tedbirlerini aldığını ve Yılmaz‘a da bu yönde emir verdiğini söyleyen Örü, savunma Avukatı Mustafa Şener‘in; aynı konuyla ilgili daha önce hazırlanmış birçok rapor olduğunu, bu raporların içinde de birçok polisin isminin geçtiğini, buna rağmen bu raporların normal usulde torba içinde posta yoluyla gönderildiğini, neden bu rapora özel bu muamelenin yapıldığını sorması üzerine de; raporda adı geçen S.U adlı polisin kendi karakolunda çalıştığını ayrıca yine raporda adı geçen O.A‘nın da karakola gelerek, kendisi hakkında soruşturma yapıldığını öğrendiğini söylediğini, tüm bunların da kendisini ekstra güvenlik önlemleri almaya ittiğini iddia etti.

V.A’ya özel suçlama!

Avukat Şener’in Örü‘nün verdiği bu talimatın; “Bilgi Güvenliği Prensip Emri“ne, “Evrak Güvenliği Prensip Emri“ne ve “Yazışma Talimatları“na aykırı olduğunu söylemesi üzerine Örü, kendisinin de amir olduğunu ve güvenlik için gerekli tedbirleri aldığını tekrarladı.

Burak Yılmaz‘ın ilgili çalışmayı yaptığını bildiği halde neden Müdürü V.A‘ya bilgi vermediği sorusuna; “Çünkü tamamlanmamıştı. Gelen her bilgiye ve ihbarı müdürüme iletmem, olgunlaşması gerekir” diye cevaplayan Örü‘nün bu ifadeleri üzerine Avukat Şener, V.A‘nın da ilgili raporu kendi üstüne bildirmediği gerekçesiyle yargılandığını ve V.A‘nın raporla ilgili “tamamlayın öyle gelin” talimatı verdiğini hatırlattı.

Avukat Şener, V.A‘nın bu talimatından sonra hiçbir çalışma yapılmadığını ve V.A’ya tamamlanan bir rapor ile gelinmediğini ancak buna rağmen V.A‘nın dönemin PGM Müdürü Süleyman Manavoğlu‘na kendisine yapılan sunumla ilgili bilgi verdiğini de anımsattı.

Raporun yüzde 70’i arşiv bilgisi; adı geçenler de aklandı!

Raporda adı “şüpheli” olarak geçen polis S.U‘nun neden şüpheli duruma getirildiği konusunun da konuşulduğu Mahkemede ortaya çıkan detaylar; hazırlanan raporun dayandırıldığı hiçbir gerçek bilginin olmadığını da gözler önüne serdi.

İddiaya göre S.U adlı polisin, üniversitedeki tez danışmanı; yine FETÖ şüphelisi olarak görülen S.B.K adlı öğretim görevlisiydi ancak S.B.K‘nın hiçbir zaman S.U‘nun tez danışmanı olmadığı ortaya çıktı.

Ayrıca yine raporda adı geçen G.B isimli Sivil İşler ve İstihbarat Şubesi görevlisinin de S.B.K‘a ile yakın ilişkisi olduğu iddia edilmiş ve “şüpheli” sıfatıyla rapora yazılmıştı ancak bu da doğrulanmış bir bilgi değildi.

Hatta hem G.B hem de S.U hakkında açılan soruşturmalarda; iki kişi hakkındaki iddialar da doğrulanamamış ve bu kişiler aklanarak görevlerine iade edilmişti.

Ayrıca daha da vahimi; kendisiyle bağlantısı olduğu düşünülen herkesin “FETÖ şüphelisi” olarak rapora adının yazıldığı S.B.K hakkında da hiçbir zaman bir soruşturma başlatılmadığı ve FETÖcülükle suçlanmadığı da anlaşıldı.

Yine raporda adı geçen ve FETÖ şüphelisi olduğu gerekçesiyle ülkeden eşi E.A ile birlikte ihraç edilen O.A‘nın hakkında da bu rapordan çok önce V.A tarafından ileri işlem yapıldığı da yine Mahkemede ortaya çıkan bir diğer gerçek oldu.

Yani hazırlanan raporun gerçek bilgilere dayanmadığı, içindeki bilgilerin yüzde 70’inin zaten polisin arşivinde bulunan ve ileri işlem yapılan bilgiler olduğu anlaşılırken, V.A‘nın raporun kendisine sunulmasıyla bunları Burak Yılmaz ve Numan Örü‘ye de ilettiği, kalan yüzde 30’luk kısmında tamamlanarak kendisine getirilmesini talep ettiği anlaşıldı.

Örü, Yılmaz’ı savundu: Kesinlikle yapmaz

Tüm bu gerçekler ışığında; Avukat Mustafa Şener‘in; Burak Yılmaz‘ın kendisiyle husumeti olduğu herkesi rapora kişisel saiklerle yazdığı iddiasını ise kesin bir dille reddeden Örü, Yılmaz‘ın kimseyi korumadığını ya da kişisel saiklerle kimsenin adını rapora yazmadığını savundu.

Örü ayrıca; rapora “O.A ile telefon görüşmesi olduğu için” şüpheli olarak yazılanlar olduğunu ancak Burak Yılmaz‘ın da 15 Temmuz darbesi öncesi ve sonrası O.A ile hem telefonda hem de yüz yüze görüşmeleri olduğunun hatırlatılması üzerine “Herkes herkesle konuşabilir” cevabını verdi.

Avukat Şener, “Bu, Burak Yılmaz için geçerli ancak S.U ya da diğerleri için geçerli değil mi?” sorusuna ise “Diğerleri hakkında şüphe vardı” demekle yetindi.

İmha edilen USB “V.A’ya teslim edildi” diye kayıt edilmişti

Örü, raporun neden posta yoluyla değil de elden götürüldüğü konusunda “Böyle bir emir vermeseydim, bilgiler dışarı sızabilirdi” diyerek, Yılmaz‘ın iddiasını sürdürdü ve ilgili raporun V.A‘ya 23 Şubat 2017 tarihinde verildiğini, sunumun yaklaşık 40 dakika sürdüğünü ve hatta raporun V.A‘nın bilgisayarına da aktarıldığını, bunu da gözleriyle gördüğünü iddia etti.

Örü, hiçbir zaman çıktısı alınmayan ilgili raporun Güzelyurt Şube‘deki kendi bilgisayarına da Burak Yılmaz tarafından yüklendiğini ve bilgisayarı incelenirse bunun görülebileceğini söyledi.

Savunma avukatı Mustafa Şener‘in, raporun içinde bulunduğu USB‘nin, evrak senedine “teslim edildi” şeklinde yazılmasına rağmen teslim edilmediğini hatırlatması üzerine Örü, “USB’nin bırakılacağı öngörülmüştü, o yüzden senede öyle yazıldı” ifadeleri kullandı.

Hatırlanacağı üzere ilgili USB daha sonra bizzat Burak Yılmaz‘ın Mahkemedeki ifadelerine göre; Yılmaz tarafından imha edilmiş, imha edilmeden önce de içinde bilgiler başka bir USB‘ye yüklenmişti.

“Bilgi sızmasın diye önlem aldım” diyen Amir Örü, bilgilerin olduğu bilgisayar ve USB’nin şubeden ayrılan Yılmaz’da kalmasına izin vermiş!

Sonraki dönemde dönemin PGM Müdürü Ahmet Soyalan‘ın talimatıyla Savcılık‘ta oluşturulan “Özel Soruşturma Birimi” tarafından bir soruşturma başlatıldığını ve bu soruşturma kapsamında kendisinin de 14 Aralık 2017 tarihinde ifade verdiğini ve tüm bilgileri de bu birime aktardığını söyleyen Örü, “soruşturmanın ne ile ilgili olduğu” sorusuna ise “Bilmiyorum” cevabını verdi. (V.A ve diğer polislere soruşturma açan birim)

Avukat Şener’in Örü‘ye, “Yetkili olup olmadığını ve ne hakkında soruşturma yapıp yapmadığını bilmediğiniz bir ekibe, dışarı çıkması yasak olan istihbarat bilgilerini mi verdiniz?” sorusu üzerine ise Örü, bu bilgileri ekipteki Ediz Aytan adlı polise Savcılık huzurunda teslim ettiği çünkü bunların kendisinden talep edildiği cevabını verdi.

Şener Örü‘ye, Yılmaz‘ın Güzelyurt Şube‘den alınıp Metehan Sınır Kapısı‘nda görevlendirilmesi üzerine Yılmaz‘a çalışmayı yaptığı bilgisayar ve ilgili USB‘nin akıbetini sorup sormadığını sorması üzerine de “Sormadım” cevabını verdi.

Yani bilgi sızmaması için özel tedbirler alan Amir Numan Örü, raporun hazırladığı bilgisayarın ve raporun içinde olduğu USB‘nin şube dışında ve artık şubede görevli olmayan Burak Yılmaz‘da kalmasına izin vermişti.

Örü: Bilgileri verdiğimi amirime iletmedim

Avukat Şener, V.A hakkındaki soruşturmanın kaydının 2021 yılında açıldığını, bu ekibin de yetkisiz bir ekip olduğunu söyledi ve Örü‘ye bu bilgileri bu ekibe verirken, amiri pozisyonunda olan Ali Kemal Saydam‘a bilgi verip vermediğini sordu.

Örü bunu Saydam’a iletmediğini söyledi.

“4 Aralık’ta soruşturma ekibine verildi” denilen videonun 5 Aralık tarihli olduğu ortaya çıktı!

Örü ayrıca, Yılmaz‘ın da Mahkemede söylediği; bir FETÖ itirafçısının Yılmaz tarafından çekilen ve kaydedilen videosu hakkında da konuştu ve ilgili videonun Yılmaz tarafından 4 Aralık 2017 tarihinde Özel Soruşturma Birimi‘ne verildiğini söyledi.

Bunun üzerine avukat Şener, ilgili USB‘nin tekrar açılmasını istedi. Mahkemede açılan USB içindeki “15” adlı dosyaya girildi ve içindeki itiraf videosunun tarihine bakıldı ve bu tarihin 5 Aralık 2017 olduğu görüldü.

Avukat Şener’den “adli ihbar” talebi

Bunun üzerine Avukat Şener, masa başında emare üretildiği iddiasıyla ilgili kişiler (Burak Yılmaz ve Özel Soruşturma Ekibi) “adli ihbar” talebinde bulunmak istediğini Mahkemeye aktardı.

Savcı Behrat Mavioğlu bu talebe; “Soruşturmanın tahkikat memurunun Mahkemeye gelip ifade vermesinin ardından yapılmalı” ifadeleriyle itiraz etti. Mahkeme itirazı haklı buldu ve Mahkemenin her aşamada talebe de bağlı olmadan bu soruşturma emrini verebileceğini söyledi.

Dava bir sonraki duruşma için 23 Kasım 2023 Perşembe saat 13.00‘a ertelendi.

Özgür Gazete süreci takip etmeye devam edecek.

xxx

Size okuyucularımıza; aşağıda sırasıyla bu süreçle ilgili yaptığımız araştırma haberlerini paylaşıyoruz.

6 EKİM 2021 TARİHLİ HABERİMİZ İÇİN TIKLAYIN