Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Cansu N. Nazlı, vatandaşlığın Bakanlar Kurulu’nun iki dudağı arasından çıkarılıp, çeşitli yasal kriterler konulan bir sistemi olması gerektiğini belirterek, vatandaşlık kriterlerinin bazılarının “belirli bir süre yaşamış olma, Kıbrıs’ın kültürel ve tarihi değerlerini içeren kültür sınavı, yüz kızartıcı suç işlememiş olma” olabileceğinden bahsetti
Nazlı: Gençlerimiz barınma sorunuyla karşı karşıya
Kanal T‘de katıldığı bir programda Ahmet Kaptan‘ın sorularını yanıtlayan Nazlı, yabancıların konut sahibi olmasını geçmiş hükümetlerden bugüne istikrarlı bir şekilde sürekli arttığını dile getirerek, yurttaşların alım gücü düşerken ve Türk Lirası döviz karşısında değer kaybederken, asgari ücretli bir çalışanın ev sahibi olamayacağını söyledi.
Nazlı, kira bedellerini denetleyen etkili bir devlet politikası olmamasından bahsetti, insanların ciddi bir barınma sorunu yaşadığına işaret etti.
“İnşaat şirketlerinin doğaya verdiği zararla ilgili ‘Çevre Vergisi’ vermesi gerektiğini savunuyoruz”
“Gençlerimiz barınma sorunuyla karşı karşıyayken yabancıların ülkemizde cirit atması ve topraklarımızın önemli bir bölümünü satın alması kabul edilemez” diyen Nazlı, bu durumun kamu vicdanını yaraladığını, inşaat sermayesine sınır getirilmesi ve gençlerin konut sahibi olabilmesi için devlet politikası üretilmesi gerektiğini vurguladı.
Nazlı, “Neoliberal politikalar bizi yaşadığımız ülkede başımızı sokacak bir çatımız, barınma hakkımızı kullanabileceğimiz evimiz dahi olmayacak şekilde giderek fakirleştiriyor” diyerek, inşaat sermayesinin anormal bir şekilde büyümesinin sadece demografik yapıya ve mülkiyet ilişkilerine değil aynı zamanda doğaya ve ekolojiye de zararı olduğuna değindi, “Bağımsızlık Yolu olarak inşaat şirketlerinin doğaya vermiş olduğu zararla ilgili ‘Çevre Vergisi’ vermesi gerektiğini savunuyoruz” dedi.
“İsrail’le ilgili tavır alınacaksa ülkelerin ticari ilişkilerini gözden geçirmesi gerek, yalnıza kınama yeterli değil”
Bağımsızlık Yolu’nun ilk günden beri “Filistin halkının yanındayız” diyerek net bir tavır ortaya koyduğunu belirten Nazlı, savaşa iki çeşit tepki konulduğundan bahsetti.
Nazlı, tepkilerden birinin daha liberal bir şekilde oradaki insan hakları ihlallerini tarafsız şekilde eleştiri yöneltirken kimin tarafından ihlal edildiğini ve öznenin kim olduğunun belirtilmeyen bir yaklaşım olduğunu aktardı.
Savaşın soykırıma varan bir saldırı olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirten Nazlı, ABD gibi çeşitli uluslararası emperyalist güçlerin İsrail’i hedef göstermeyerek yalnızca savaşa hayır diyen tutumuyla zulmü yapanı gizlediğini ve iki yüzlü bir tavır sergilediğine dikkat çekti.
Nazlı, İsrail’le ilgili bir tavır alınacaksa ülkelerin ticari ilişkilerini gözden geçirmesi gerektiğini, yalnıza kınamanın yeterli kalmadığını ifade etti.
“Çağdaş bir Vatandaşlık Yasası’na ihtiyacımız var”
Nazlı, muhaceretin daha etkili bir şekilde girişleri denetlemesi ve bu yönde daha kapsamlı politika geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek, çağdaş bir Vatandaşlık Yasası’na ihtiyaç olduğuna ve vatandaş olmayan insanların zaten yetersiz olan kamu hizmetlerinden yararlanmasının zorluğuna değindi.
Vatandaşlığın Bakanlar Kurulu’nun iki dudağı arasından çıkarılıp, çeşitli yasal kriterler konulan bir sistemi olması gerektiğini açıklayan Nazlı, vatandaşlık kriterlerinin bazılarının “belirli bir süre yaşamış olma, Kıbrıs’ın kültürel ve tarihi değerlerini içeren kültür sınavı, yüz kızartıcı suç işlememiş olma” olabileceğinden bahsetti.
Suç oranlarının artmasından kamu hizmetlerinin yetersizliğine kadar kontrolsüz nüfus çoğalmasının etkilerini hayatın her alanına dokunduğundan bahseden Nazlı, bu durumu kontrol etmek için Bağımsızlık Yolu olarak, çağdaş Vatandaşlık Yasası, kimlikle giriş çıkışların durdurulması, istisnai durumlar dışında yeni çalışma izni verilmemesi ve nüfus sayımı yapılmasını talep ettiklerini ekledi.
“Özel hastane ve eğitim kurumları vergilendirilerek kamunun ihtiyaçları giderilmeli”
Devlet hastanelerinin mevcut nüfusa dahi yetemeyecek kadar alt yapı ve personel problemi olduğundan bahseden Nazlı, bu durumun sağlık bütçesinin yüzde sekseninin özele sevk adı altında özel sağlık kuruluşlarına gitmesinden kaynaklı olduğunu açıkladı.
Nazlı bunun derhal durdurulması gerektiğini belirterek sağlık bütçesinin devlet hastanelerinin alt yapı problemlerini ve personel ihtiyacını karşılamak için kullanılmasını gerektiğini ifade etti. Özele sevk yerine özel hastanelerden bir vergi alınarak kamusal sağlık bütçesine dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Benzer bir durumun eğitim için de geçerli olduğuna dikkat çeken Nazlı, özel üniversitelere ve kolejlere teşvik ve muafiyetlerle bir sürü imkan sağlanıyor dedi. Nazlı, teşviklerin ve muafiyetlerin kaldırılarak özel eğitim kurumlarının vergilendirilip alınan verginin kamusal eğitimin geliştirilmesi için kullanılması gerektiğini ekledi.
“Kamusal olan güçlendirilmeli”
Nazlı, Meclis’te bulunan bütün partilerin rejim partisi olduğunu ve hepsinin iç politikada benzer bir tutuma sahip olduğunu söyleyerek, kamusal olanın güçlendirilmesi gerektiğini belirtti, halkın yararına olanın da bu olduğuna dikkat çekti, Bağımsızlık Yolu olarak kamucu politikaları savunduklarını söyledi.
Nazlı, rejim partilerinin büyük sermaye kesimlerinin paravanı olduğunu ve özel hastane, üniversite sahiplerini, otel zincirlerini, kumarhaneleri kolladığını dile getirerek halkın haklarını göz ardını ettiğini ve bunun ideolojik bir tercih olduğunu söyledi.
Nazlı, ilaç yolsuzluğunu örnek göstererek, sistemsizliğin neden özel olanın semirmesine yol açtığını sorgulamamız gerektiğinin altını çizdi.
Halkın haklarının ihlal edilerek bütün yolsuzluklardan özel şirketlerin fayda sağlamasının tesadüf olmadığına dikkat çeken Nazlı, ‘Rejim partilerinin Kıbrıs sorunun sağında veya solunda olmaları fark etmiyor, hepsi kamunun küçülmesi adı altında özel sektör patronlarının semirmesine yönelik devlet politikaları güdüyor.’ dedi.
“Devlet kadınları şiddetten koruyacak önlemler ve tedbirler almıyor”
Kadına şiddetin çok önemli bir konu olduğunu belirten Nazlı, kadına şiddetin, ancak kadın cinayeti gibi sarsıcı bir haberle ülkenin gündemine geldiğini dile getirdi.
Nazlı, kadına yönelik şiddetin, polisin darpla ilgili tuttuğu raporlardan ve sosyal hizmetin yıllık verilerden sürekli arttığını görüyoruz dedi. Kadına yönelik şiddet artarken devletin kadınları şiddetten koruyacak ve önleyecek tedbirleri almadığını söyleyen Nazlı, her bölgeye sığınma evi ve şiddet önleme merkezi kurulması, Alo 183 İhbar Hattı’na alt yapı kazandırılması ve vardiyalı sisteme geçilmesi gerektiğini ifade etti.