Doğu Akdeniz Üniversitesi‘nden (DAÜ) 19 Akademisyen, “Sorunun temeli eğitimin ticarileştirilmesidir, protokol her şeye çözüm değildir” diyerek, üniversitede örgütlü Akademik Personel Sendikası (DAÜSEN) Yönetimine aday olduklarını açıkladı
19 akademisyenden ortak ses: Rahatsızız
Adayların hepsinin sosyal medya hesaplarından yapılan ortak açıklamada, DAÜ’nün içinde bulunduğu durumun hepimizin malumu ve hepimizin ortak kaygısı olduğu vurgulandı ve “DAÜ’nün bu duruma gelmesinin temel nedeni kötü idare olsa da, gelinen noktada bedeli yine biz çalışanlar ödemek durumunda kalıyoruz ve bizler bu durumdan rahatsızız” denildi.
DAÜ yönetiminin ve hükümetin DAÜ’ye yönelik yaklaşımlarından, çalışanları hedef tahtası haline getiren tavırlarından ve geleceğe dönük yarattığı belirsizlikten de rahatsız olduklarını belirten akademisyenler, DAÜ’nün bugün içinde bulunduğu durumun nedenlerinin; yaratılmaya çalışılan algı kadar basit olmadığını savundu.
“Sorunun temelinde eğitimin ticarileştirilmesi vardır”
Akademisyenlerin ortak açıklaması şöyle devam etti;
“Sorunun temelinde yanlış yükseköğretim politikaları vardır, eğitimin ticarileştirilmesi vardır, DAÜ’nün devlet üniversitesi olduğunun sadece istihdam ve oy gerektiğinde akıllara gelmesi vardır, gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin DAÜ’nün elini kolunu bağlayıp ‘patron üniversiteleri’ ile rekabete zorlaması vardır.
Bizler bütün bunların doğru zeminlerde, yüksek sesle tartışılmamasından ve DAÜ farkının göz ardı edilmesinden RAHATSIZIZ.
“Bütün bu yasa dışılıktan RAHATSIZIZ”
DAÜ’de çözüm için bir süreç başlatıldı ama bu süreç kesinlikle iyi yönetilmedi. Süreç içinde ‘İç Borçlanma’ adı altında yasa dışı kararlar alınarak maaşlar kesildi, Toplu İş Sözleşmesi’nde (TİS) yer alan birçok özlük hakkı göz ardı edildi ve en önemlisi çalışanların onayı hiçbir aşamada alınmadı. Bütün bu yasa dışılıktan RAHATSIZIZ.
Yaşanan süreçte gerek sendika içinde gerekse Üniversite içinde katılımcı demokrasi işletilmedi. Üniversite yönetimi; çalışanlara bilgi vermek konusunda asgari çabayı gösterdi. Bütünlüklü ve sürdürülebilir çözüm konusunda hiçbir planı olmadığı görüntüsü sergiledi. Endişe ve hayal kırıklığı yarattı.
“Sendika DAÜ’deki yasa dışılığa ses çıkarmadı”
Diğer yandan, sendikanın üyeleri ile iletişimi ise genelde tek yönlü bilgilendirmenin olduğu birkaç toplantı ile sınırlı kaldı. Çalışanlara sürecin en başında ‘Ne yapabiliriz?’ diye sormak yerine, paternalist bir yaklaşım sergilendi. ‘İşte bu yapılacak’ denilerek, mevcut haliyle sorunlara çare olamayacak bir protokol taslağı öne sürülerek DAÜ’de yasa dışılığa ses çıkarılmadı. Bu dayatmacı anlayıştan RAHATSIZIZ.
DAÜ’nün kurtuluşu için bir anlaşmaya ihtiyaç olduğu açıktır. Ancak bunun etkin, etkili ve sürdürülebilir olabilmesi için adil yönetilen bir süreçle ve hem kurumun hem de çalışanların geleceğini garanti altına alacak bir anlayışla hazırlanması gerekir. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden bir anlayıştan RAHATSIZIZ.
“Sendikanın görevi kurumu yönetmek değildir”
Hükümete sorumluluklarını hatırlatmayan, yükü çalışanın sırtına yükleyen, son hali bir türlü paylaşılamayan bir protokolden RAHATSIZIZ.
Unutulmamalıdır ki; sendika kurumun çıkarları ile çalışanların hakları arasında bir denge unsurudur. DAÜ olmazsa DAÜ-SEN de olmaz; bunun bilincindeyiz ancak içinde bulunduğumuz durumda denge tamamıyla bozulmuş durumdadır. Sendika ve işveren birbirine karışmış durumdadır. Sendikanın görevi kurumu yönetmek değildir, olmamalıdır.
Amacımız; kurumumuzun hassasiyetlerini de gözeterek sendikal hafızayı ve mücadele araçlarını en etkin bir şekilde kullanarak bu kaostan çıkmaktır.
Sendikal amaçları göz ardı ederek (hepsi tüzüğümüzde yazılıdır), tüm yükü çalışan grubuna yükleyen bir yönetici bakış açısıyla yürütülen bu süreçten RAHATSIZIZ.
“Sendikal sorumluluk talep etmeye karar verdik”
Yaşanan rahatsızlıklar göz önüne alındığında daha etkin ve etkili sendikacılık yapılabilmesi için DAÜ-SEN’de yeniden bir yapılanmaya, bir yaklaşım/anlayış değişikliğine ihtiyaç olduğu açıktır.
Bu nedenle de DAÜ’nün geleceği için ortak kaygı taşıyan, yaşanılan süreçten rahatsızlık duyan kişiler olarak bir araya geldik ve gönüllü olarak kurumumuzun hayatta kalabilmesi için sendikal sorumluluk talep etmeye karar verdik.
Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı, aşağıda isimleri olan bizler, sendikamızın tüzüğüne göre 15 Şubat 2024 tarihinde yapılması mümkün olan Genel Kurul’da DAÜ-SEN yönetimine adayız. Bizlerle aynı rahatsızlıkları yaşayan ve gelecek endişesi duyan üyelerimizden oluşacak listemizi hazırlıyoruz. Tüm üyelerimizin desteğini ve aktif katılımını bekliyoruz”
Berna Numan, Cahit Adaoğlu, Davut Solyalı, Doğu Arifler, Eda Yazgın, Fatma Galatyalı, Gülen O. Aliusta, Hasan Ulaş Altıok, Mutlu Kale, Nibel Tektan, Nigar Taşpınar, Mustafa İsmihan, Orhan Korhan, Şefika Mertkan, Süriz Günay, Tarık Timur, Umut Bozkurt, Yenal Süreç, Yetin Arslan