Barış aktivisti ve Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi kurucusu Sude Doğan‘ın, 8 ay önce yayınlanan ve “Kıbrıs’ta barış” hakkında konuştuğu video röportajdaki bazı bölümler kırpılarak, Türkiye medyasına servis edildi, Doğan’a karşı linç kampanyası başlatıldı
Doğan’ın sözleri bağlamından koparıldı, video kırpılarak yayınlandı
Doğan, Türkiye’deki çeşitli online gazeteler tarafından paylaşılan video sonrası, binlerce kişi tarafından kötü yorumlara ve hakaretlere maruz kaldı.
Doğan’ın, “Kıbrıslıların kendini Avrupalı gibi hissettiğini ancak adanın kuzeyinin AB’de olmadığını çünkü Türkiye’nin işgali altında” olduğunu söylediği röportajı, bağlamından koparılacak şekilde kırpıldı ve bir Türkiye haber kanalı tarafından paylaşıldı.
Hedef gösterilen Doğan’a gelen hakaret ve tehditlerin yanında, Doğan nezdinde tüm Kıbrıslıtürklere de Türkiye’ye karşı “nankörlük” suçlamaları getirildi.
Linç kampanyası; Türkiye’de yayın yapan “vaziyet.com” adlı bir sitenin şu X‘deki şu paylaşımıyla başladı.
(İlgili paylaşıma BURADAN ulaşabilirsiniz
Doğan: Onlara göre doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım toprakların bir mal ya da üründen farkı yok
Yaşadığı linçle ilgili konuşan Doğan, kişisel olarak bu olaydan çok etkilendiğini ancak bu saldırının sadece kendisine değil, daha önce de çeşitli Kıbrıslıtürk aydınlara da yapıldığını hatırlattı.
Doğan, “Bu Kıbrıs’taki ifade ve düşünce özgürlüğünün ciddi anlamda tehlikede olduğunu göstermektedir” dedi.
Doğan konu hakkında şunları söyledi;
“Barışın Sesi Susturulabilir mi?
“Kıbrıs, Kıbrıslıların inisiyatifine bırakılmayacak kadar önemlidir”
Bu cümleyi uzun bir zaman aklımdan çıkaramayacağım sanırım ve bunun gibi ‘Kıbrıs’ın Kıbrıslılara ait olmadığını’ söyleyen diğer cümleleri.
Örneğin biri bana, ‘Siz Kıbrıslılara düşüncelerini beyan etmelerine izin veriyoruz diye Kıbrıs’ın geleceğini siz mi belirleyeceksiniz sandınız?’ dedi.
Onlara göre doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım toprakların bir mal ya da üründen farkı yok, kaderini belirlemek de benim elimde olmamalıymış zaten
Kıbrıs’ta Kıbrıslıların sözü ve inancı, değersiz sayılmalıymış. Kıbrıslı olmak suç, Kıbrıs’ta barış istemek daha da büyük bir suçmuş (!), bu yüzden linç edilmeliymişim dediler.
Neredeyse tüm Kıbrıslı aydınların başına gelen şey, sonunda benim de başıma gelmişti işte. Hoş ki, sekiz ay önce, başka bir ülkede yayınlanan belgeselimin, bugün ortaya çıkması da bir garip.
Hele de iki gün önce, Kıbrıs’ta mücadelesini verdiğim bir alanda atılan ilk somut adımdan sonra olması, daha da garip. Tesadüf mü bilmiyorum; ama ‘neden’ diye de sorgulamadan edemiyorum…
Neden bana saldırmak ya da zarar vermek, beni korkutmak istesinler ki?
Sadece kendi çapımda, hem haklarım hem de ülkemde barış için aktivizm yapıyorum. Kendi inancımı dile getiriyor, Kıbrıs’a dair düşüncelerimi paylaşıyorum.
Üniversite öğrencisi genç bir kızım sadece, fazlası değil. Tabi ki benimle ayni düşünceyi paylaşmak zorunda değil hiç kimse”