Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın olumlu bir sonuç almasını beklemediğini söyleyerek, 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemine işaret etti
Özkunt: Siyasetin bu kadar ayak oyunlarına alet edilmesini ibretle izliyoruz
Ada TV’de yayınlanan Günaydın Ada programında Nupelda Karabuğday’ın sorularını yanıtlayan Özkunt, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in Kıbrıslıtürklere yönelik açıkladığı 14 maddelik eylem planı hakkında değerlendirmelerde bulundu, bunların açıklanmasının zamanlama açısından manidar görülebileceğini kaydetti.
Crans Montana’da 2017’de masanın devrilmesinin mimarlarından olan Hristodulidis’in barış istemesinin bir ironi yarattığını, Türk tarafının iki devletli sözde çözüm modelinin de Hristodulidis’i barış isteyen taraf pozisyonuna soktuğunu ve dış dünyaya karşı bir şov amacı taşıyabileceği kuşkusu yarattığını söyleyen Özkunt, toplumların siyaset oyunlarından bıktığını belirtti.
Özkunt, “Siyasetin bu kadar ayak oyunlarına alet edilmesini ibretle izliyoruz. Ancak bunlar sürpriz de değil. Bir an önce sonuç alıcı şekilde federasyon zemininde müzakerelerin başlaması gerekir” dedi.
“İyimser olmaya çalışıyorum ama Cuellar’ın olumlu bir sonuç almasını da beklemiyorum”
Eşitliğin içselleştirilmesi ve federasyonun işlevselliği konusunda Rum tarafında ciddi sıkıntılar olduğunu ancak bunların şu anda görülmediğini kaydeden Özkunt, çünkü Türk tarafının tümüyle bir ayrılıkçı pozisyonda olduğunu dile getirdi.
Özkunt, “Bizi yok olmaya götüren bir süreç izleniyor. İyimser olmaya çalışıyorum ancak aylık bir süreç götürecek olan BM Genel Sekreteri Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın olumlu bir sonuç almasını da beklemiyorum” dedi.
“2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplumun iradesinin sandıklara yansıması engelledi”
2025 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemli bir dönüm noktası olacağına inandığını, Kıbrıs Türk toplumunun hala barış ve federasyondan yana olduğunu sahada gördüğünü kaydeden Özkunt, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan müdahalelerin Kıbrıs Türk toplumunun bu iradesinin sandıklara yansımasını engellediğini vurguladı.
Özkunt, “Annan Planı Referandumundan sonra Avrupa Birliği’nin Mali Yardım Tüzüğü, Yeşil Hat Tüzüğü gibi uygulamalarla Kıbrıs Türk toplumuna desteği başladı. Yani siz bu zemini zorladıkça Kıbrıs Türk toplumunun hayatı kolaylaşır. Adanın birleşmesini istemeyen sağ liderler federasyonu aslında hiç görüşmediler, görüşür gibi yaptılar” dedi.
“İki toplumu yakınlaştıracak adımlar her zaman atılabilir”
Yapılması gereken şeyin; Güven Artırıcı Önlemler’i zorlamak olduğunu, ortak projeler üretilmesi gerektiğini, belki ortak bir hastane, havaalanı ya da üniversite gibi projelerin geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Özkunt, “Belki bugüne kadar barış sağlanamadı, belki sıkıntı bu işin sadece liderlere bırakılmasıydı ancak iki toplumu yakınlaştıracak adımlar her zaman atılabilir” dedi.
Ancak bugün maalesef ayrılıkçı politikaların iki toplumlu komitelerin çalışmasını dahi engellediğini anımsatan Özkunt, iletişim kopması nedeniyle günlük sorunların aşılmasında dahi iş birliği yapılamadığını ve sorunların büyüdüğünü kaydetti.
“Hristodulidis’in eylem planı Güven Yaratıcı Önlem değil bir “pansuman” niteliğinde değerlendirilebilir”
Hristodulidis’in Kıbrıslıtürklere yönelik açıkladığı 14 maddelik eylem planının bir açıdan olumlu karşılanabileceğini ancak Türk tarafını ayrılıkçı, Rum tarafını da barış isteyen bir pozisyona soktuğunu yineleyen Özkunt, bunların Güven Yaratıcı Önlemler kapsamına girmediğini, bir “pansuman” niteliğinde değerlendirilebileceğini belirtti.
Özkunt, “Elbette pratikte uygulanabilirliğini görmek lazım. Esas yapılması gereken Güven Yaratıcı Önlemler’le federasyon ve barış görüşmelerinin sonuç alıcı şekilde başlamasıdır. Olumlu ancak temkinli bakıyoruz. Mesela bunlar yapılırken, T izinli taksilerin güneye geçişinde sıkıntılar yaratılıyor. Halbuki yeni kapıların açılması gerekiyor. Bunlara yönelik hiçbir çalışma yok ancak açılımlar var. İzleyip göreceğiz” dedi.