Covid-19, KKTC ve yaşanılan psikolojik süreç
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eliz Volkan Psychology Today Dergisine röportaj verdi. COVID-19 sınırlamaları altında yaşamanın herkes için benzersiz zorluklar yarattığını belirten Yrd. Doç. Dr. Volkan, bu süreçte psikolojik sağlamlığın nasıl geliştirilebileceğine dair bilgiler aktardı.
KKTC’de yaşanılan COVID-19 ilk dalgasının, 11 Mart – 4 Mayıs tarihleri arasında, ülkede uygulanan önlemler nedeniyle başarıyla sonuçlandığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Volkan, bununla birlikte ada ekonomisinin büyük ölçüde dış pazara dayanması nedeniyle, seyahat ve ulaşım kısıtlamalarının 1 Temmuz’da kaldırıldığını ve bu durumun COVID-19 vakalarının yeniden yükselmesine neden olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Volkan, kısıtlamaların dünya çapında hafifletilmesine rağmen COVID-19’un halen zarar veren bir noktada olduğunu kaydederek, “COVID-19 konusunda geniş çapta çalışılıyor ve araştırmalar devam ediyor. Ancak COVID-19 süreci aynı zamanda çoğumuzun psikolojik olarak daha dirençli olmasına katkı sağlayabilir” dedi. Bu konu için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Volkan, “Bu pandemi başlangıçta bize yaşamdaki beklenmedik ve kaçınılmaz aksaklıkların nasıl daha iyi üstesinden gelineceğini öğretti” ifadesini kullandı.
Geçmişten bugüne yaşanan travmalar ve tanınmamışlığın etkileri
Yrd. Doç. Dr. Volkan, konunun Kuzey Kıbrıs açısından öznelliğine de dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Burada yaşanan önceki travmalar ve aksaklıklar sürece ve COVID-19’a verilen psikolojik tepkilere yardımcı olmuş olabilir. Kuzey Kıbrıs, savaş geçmişi ve buna bağlı travmaların yanı sıra siyasi izolasyona sahip bir ülkedir. Bu detaylar ve ülkedeki hükümete karşı potansiyel güven eksikliği, Kıbrıslı Türklerin COVID-19’un ilk dalgasında kendi sorumluluklarını alıp, sıkı sınırlama kuralları uygulayarak ve aynı zamanda psikolojik yük ile başa çıkma şekillerinde COVID-19’a karşı daha dirençli olarak önemli bir rol oynamasına yardımcı olduğu düşünülmektedir.”
Söz konusu sürecin bizleri hem ekonomik hem de psikolojik açıdan kesinlikle etkileyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Volkan, bu dönemde ortaya çıkabilecek psikolojik sorunlara karşı dikkatli olunması gerekliliğinin ortaya çıkması ile “psikolojik sağlamlığın” geliştirilmesi konusunun ne denli önemli olduğunun anlaşıldığının altını çizdi.
Anormal durumlar altındaki normal
Yrd. Doç. Dr. Volkan, ayrıca belirsizlikle bezenmiş olan kaygı ve endişe deneyimlerine de daha iyi hazırlanmamız gerektiğini aktararak, “Toplama kampından sağ kurtulan Viktor Frankl’ın belirttiği gibi, “anormal bir duruma anormal bir reaksiyonun normal davranış olduğunu” kabul etmenin çok önemli olduğunu belirtti. Dolayısıyla günümüzde verilen kaygı tepkisi bu anormal durumlar altında normal kabul edilebilir” dedi.
Sağlıklı beslenme, sağlıklı iletişim
Bu sürecin küresel bir öğrenme deneyimi olduğuna da işaret eden Yrd. Doç. Dr. Volkan, öncelikle fiziksel refahın sağlam tutulması, yani sağlıklı beslenme, düzenli uyku düzenine sahip olma ve evde düzenli egzersiz yapmanın önemli olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Volkan, ayrıca sahip olduğumuz rutinleri korumamız gerektiğini de hatırlatarak, rutinlerin bu dönemde etkileneceğini ancak salgından önce gerçekleştirilen rutinlerin sürdürülebilir kalmasının oldukça önemli olduğunu kaydetti. Ayrıca sanal olarak iletişim kurmanın yollarının bulunması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Volkan, “Akraba, arkadaş ya da sevdiklerinizle yüz yüze görüşmeseniz bile, iletişim halinde olmanız çok önemlidir” dedi.
Felaket senaryolarından uzak durun
Yrd. Doç. Dr. Volkan, kaygı ve stres düzeyini artıracak haberlerden ya da kesin doğruluğundan emin olunmayan paylaşımlardan uzak durma tavsiyesinde bulundu. Yrd. Doç. Dr. Volkan “Bu zaman diliminde psikolojik sorunlar yaşanması çok yaygındır ancak bu dönemleri “felakete çeviren” senaryolarla desteklenmemesinin de hayati önem taşıdığına vurgu yaptı. “Bunun yerine, yapabileceklerimize odaklanmaya çalışalım!” şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Volkan “kontrolümüz dışında değiştiremeyeceğimiz şeyler olduğunu kabul edelim ve özellikle başkalarına karşı empati kurmayı her zaman hatırlayalım.” dedi.