Ahmet Soyalan’ın Polis Genel Müdürü (PGM) ve Zorlu Topaloğlu’nun Güvenlik Kuvvetleri Komutanı (GKK) olduğu dönemde, 3 üst düzey polis mensubuna açılan düzmece davalardan ikisinde dün adalet yerini buldu ve beraat kararı çıktı!
Nasıl başlamıştı?
PGM’de 2016 yılında başlayan, 2017 yılında polisin kendi içinde “rakip eleme” alanına dönüştürülen, Ahmet Soyalan’ın PGM Müdürü olduğu dönemde de delilsiz, ispatsız ve yükselmesine kesin gözüyle bakılan üst rütbeli polislerin içine katılarak sulandırılan sözde “FETÖ” davaları çökmeye devam ediyor.
Polis Başmüfettişi Kerem Kadiroğulları ve Müdür Muavini Bekir Abatay ve Siyasi Polis Müdürü Vasvi Arkın hakkında, hiçbir yasal dayanağı olmayan Özel Soruşturma Birimi tarafından önce FETÖ soruşturması başlatılmış, ilgili polisler açığa alınmıştı.
Birçok insan hakkı ihlaline uğrayan, açlık sınırının altında bir maaşla yaşamaya mahkûm edilen, itibarsızlaştırılmak için medyada “FETÖcülükten yargılanıyorlar” algısı yaratılmaya çalışılan 3 üst düzey polis mensubuna bu konuda suçlama yaratılamayınca, bambaşka gerekçelerle dava açılmış ancak bu davalar 2 yıl boyunca bilinçli şekilde Savcılık tarafından Mahkeme aşamasına getirilmemişti, davalara nihayet 2023 yılının Ekim ayında başlanmıştı.
Akıllara zarar davalar!
Arkın’a, FETÖ soruşturmasıyla ilgili gelen “bilgi notunu” Polis Genel Müdürü‘ne (PGM) aktarmadığı gerekçesiyle “Görevi İhmal” ve “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarından dava açılırken (Bu dava devam ediyor), Kadiroğulları ve Abatay’a ise Ankara Polis Akademisi Güvenlik Birimleri Enstitüsü’nün 2013 yılında açtığı bir doktora programına kayıt yaptırmak için form doldurmaları konusunda akıllara zarar bir “suçlama” getirildi.
Suçlamaya sebep olan konu; polislerin ön kayıt yaptıkları doktora programı için yaklaşık bir hafta sonra kayıt formu doldurmaları. PGM, bu olayı sahte evrak olarak niteleyerek, soruşturma konusu yaptı, dava açtı.
Ve beraat ettiler!
Kadiroğulları ve Abatay’a açılan, Yargıç Jale Dizdarlı Ergüden tarafından görülen düzmece dava dün Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde beraatle sonuçlandı. Son duruşmada Savcılığın “Ağır Ceza’ya havale talebi reddedilmişti.
Başarılı polis müdürleri Kadiroğulları ve Abatay’ın gördüğü yıllar süren psikolojik, sosyal ve ekonomik işkence ve mobbing, bağımsız Kıbrıs Türk Mahkemelerinin adaletli kararıyla sona erdi.
Mahkeme çıkışı göz yaşları bu kez mutluluktan aktı, polisler eşleri ve yakınlarıyla kucaklaştı.
Esendağlı: Ağır Ceza’ya havale reddedildi, Savcılık kalan suçlamaları geri çekti
Mahkeme çıkışında Özgür Gazete’ye konuşan davaların avukatı Hasan Esendağlı, bu davalarda getirilen suçlamaların bir kısmının ağır cezanın kapsamında olması gerekçesiyle ilk soruşturmanın bu yönde yapıldığını söyledi.
Esendağlı, “İlk soruşturma duruşmasının neticesinde mahkeme ortada suç unsurlarının bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemesine havale talebini reddetmiş ve sanığı beraat ettirmiştir. İthamlanacak olan diğer davalar da doğrudan ağır cezalık olanlar olduğu ve aynı bulgular bulundurduğu için başsavcılık makamı, bütün durumu da değerlendirdikten sonra bu davalarında ileri gitmesinin mümkünatı olmadığı noktasında bir değerlendirme yaptı. Bugün geri kalan davaları tümden geri çekti” dedi.
“Çok insanın canı yandı, çok insan mağdur edildi”
Esendağlı şöyle devam etti;
“Dolayısı ile davalardan, her iki polis subayımız da aklanmış oldu. Zaten bu davaların ilgili dönemde, polisin içerisindeki cadı avı olarak ifade edebileceğimiz, FETÖ soruşturması olarak yürüttükleri ve birçok insanın canını acıttıkları, mağdur ettikleri kötü dönemin kalıntıları olarak düşünebiliriz.
O davaların kurgusal davaları olarak değerlendirmiştik bunları.
Bu sürecin mahkeme kararıyla daha sonra da başsavcılığın “artık geri kalan davalar ileri götürmüyor” kararıyla sonuçlanmış olmasından memnuniyet duyuyoruz.
“Çok ağır maddi ve manevi kayıplara uğradılar”
Öncelikle, bu sürecin yarattığı çok büyük bir mağduriyet var. Terfilerinin önü kesildi, terfi alamadılar, açığa alındılar, görev yapamadılar, maaşları yarıya düşürüldü, hayat pahalılığından ve hepimizin yararlandığı mali imkanlardan yararlanamadılar.
Söylememe gerek yok, poliste üst seviye görevliyken, sahteleme gibi ağır bir suçla itham edildiler. Çok ağır maddi ve manevi kayıplara uğradılar.
Şimdi artık bu kararlardan sonra, maddi kayıplarının giderilmesi yasa gereği gerek görevlerine iade edilmeleri gerekse bu açığa alındıkları dönemle ilgili maddi kayıplarının tümden giderilmesi polisin ve devletin boynunun borcudur.
“Mücadele edilecekse…”
Bunun haricinde mücadeleden bahsediyorsak, benim kişisel görüşüm; polisin içinde bulunduğu yozlaşma ve çöküş ülkenin en kıymetli kurumlarından biri olması, kolluğu ve güvenliği sağlamakla görevli olmasına rağmen bazı insanların özellikle özgürlükleri ile alakalı bir tehdit içerir noktaya gelmesi, uzun yıllardır söylediğimiz şeylerdir.
Benim müvekkillerim kurumun içerisindeyken de kurumun durumu böyleydi. Ağır bir şekilde sistemin içerisinden çıkarıldıklarında da böyleydi. Sadece bu vesileyle dizayn edilen veya gerçekleşen bir durum değildi.
Bunları bizzat tecrübe etmiş ve yaşamış insanlar olarak, görevlerine iade edilerek, işi bu gözle ele alarak bu kurumun düzelmesi ile ilgili içerden mücadele etmeleri en etkili ve en önemli mücadele olacaktır. Ama tabi ki onun takdiri kendilerine aittir.
(Özgür Gazete Vasvi Arkın’ın devam eden davasını takip etmeye ve size aktarmaya devam edecek)