InstagramKıbrısManşetSağlık

EHHD: Adnan Okur ve Akile Vardar da yanlış kan transfüzyonu nedeniyle hayatlarını kaybetmişti






Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), Özgür Gazete‘nin bugün manşetine taşıdığı “yanlış kan verilmesi” sonucu hayatını kaybeden Ayla Dalgalan‘ın ölümünün aydınlatılması için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri göreve çağırdı

EHHD: Acil Servis’e başvuran hasta ve yakınlarının uzun süre orada bekletildiği ifade edilmektedir

Yazılı açıklama yapan dernek, son günlerde art arda yaşanan olası ihmal sonucu hastaların kaybıyla toplumun derin bir endişe içine girdiğini belirterek, en son acı haberin 56 yaşındaki emekli okul müdürü Ayla Dalgalan’ın muhtemel ihmal sonucu hayatını kaybetmesi oluğunu kaydetti.

Dernek açıklamasında, “Orak hücre anemisi rahatsızlığı olan Dalgalan’ın devlet hastanesi Talasemi Merkezi’nde ‘hatalı kan’ verildiği ve durumu kötüleşince Acil Servis’e başvuran hasta ve yakınlarının uzun süre orada bekletildiği ifade edilmektedir” dedi.

“Adnan Okur ve Akile Vardar da yanlış kan transfüzyonu nedeniyle hayatlarını kaybetmişti”

Açıklama şöyle devam etti;

“Tüm bu vahim iddialar ve kayıplar, ne yazık ki, sağlık sistemimizde yaşanan ilk örnek değildir.

Toplumun gündemine gelmiş diğer iki vaka da 2012 yılında Adnan Okur ve 2017 yılında Akile Vardar’ın, yanlış kan transfüzyonuna bağlı komplikasyonlardan dolayı hayatlarını kaybetmeleriydi. Aradan geçen bunca seneye rağmen hala bu tür ihmallerin yaşanıyor olması kabul edilemezdir.

Dalgalan’ın yakınları hukuk mücadelesi başlatacaklarını duyururken, Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak bizler de bu mücadelelerinde elimizden gelen tüm desteği vermeye hazır olduğumuzu duyururuz.

Dernekten önemli sorular

İlk adım olarak da yetkililere acilen cevaplanması gereken soruları yöneltiyoruz:

• 2017 yılında uygulanmaya konan “Kan Transfüzyonu Protokolü” eksiksiz uygulanıyor mu?

• İddialara göre Kan Transfüzyon Protokolüne rağmen kan alt grupları hastaya kan veren hemşireler tarafından bugüne dek kontrol edilmemiş. Böylesi yaşamsal bir adımın atlanıyor olması kabul edilemezdir. Protokolün uygulanıp uygulanmadığını denetleyen mekanizmalar nelerdir?

• Ayrıca, kan transfüzyonunda kullanılan sarf malzemelerinin kalitesi sorgulanmalı. Sağlık ihale sisteminde “en ucuz” diye alımların yapılmasının ölümle sonuçlanabileceği göz önüne alınıyor mu?

• Olası ihmal sonucunda hastanın hayatına mal olan böylesi hassas bir tıbbi uygulamada sağlık personelinin yeterli donanımı var mı?

• Sağlık çalışanları en iyi şekilde hizmet verebilmek için yönetim tarafından destekleniyor ve düzenli eğitimden geçiyor mu?

• Acil Servis triyaj sistemi etkin çalışıyor mu?

“Hasta hakları korunmadıkça kimse kendini güvende hissedemez”

Tüm bu soruların birinci muhatabı öncelikle Sağlık Bakanlığı’dır. Bu vahim olaydan da anlaşıldığı üzere Dalgalan’ın kaybı sadece bir personelin hatası/ihmali neticesinde değil, kamu sağlık hizmetlerinin birçok aşamasındaki sorunlar zincirinin bir sonucudur.

Sağlık Bakanlığı, her gün çığ gibi büyüyen ekonomik sorunlar karşısında ücretsiz kamusal sağlık hizmetlerine olan talep artmaktadır. Kamu hastanelerinin altyapı ve personel ihtiyaçlarını aynı ölçüde güçlendirmediği, en basit kan transfüzyonunda yaşanan ölüm ile aşikâr olmuştur.

Hasta hakları korunmadıkça ve adalet sağlanmadıkça kimse kendini güvende hissedemez!

Ülkedeki sağlık sistemindeki organizasyon bozuklukları ve altyapı yetersizlikleri, hasta haklarının yıllardır yasallaşamamasıyla birleştiğinde, toplumda sağlık hizmetlerine karşı genel bir korku ve güvensizlik hissi oluşmaktadır.

Bu korku ve güvensizlik hissi, olası ihmaller sonucunda hastaların en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal edilmesi son derece vahimdir. Buna benzer olayların önüne geçmenin en öncelikli adımı şeffaf ve kapsamlı bir hukuk sürecinin başlatılması ve tüm yetkililerin adaletin sağlanması için ellerinden gelen tüm çabayı göstermesidir.

“Hasta hakları yasası şart”

Evrensel İnsan Haklarının bir parçası olan hasta haklarının ülkemizde tanınması, uygulanması ve yasal mevzuat kapsamında korunması amacıyla çalışmalar yürüten derneğimizin öncelikli görevlerinden birisi, hastaların haklarının korunması ve mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması için hastanın sesi olmak ve ilgili merciler arasında köprü kurmaktır.

Ne var ki, kaliteli ve eşit sağlık hizmetinin geliştirilmesi için mücadele ederken, en temel hakların bile ihlal edildiği bugünlerde, kaybedecek bir dakikamız bile kalmamıştır.

Hasta hakları yasası, sadece bireysel mağduriyetlerin tazmin edilmesi demek değildir. Bilinmelidir ki hasta haklarının korunduğu durumda sağlık hizmeti sunanların özlük hakları zarar görmez; tam tersine hasta haklarının yasallaşması ve uygulanması sonucunda, devletin anayasanın yüklediği birincil sorumluluğunu, yani toplumun sağlıklı yaşam hakkını sağlama görevini yerine getirmesi, sağlıkta toplam kaliteyi yükseltecek, hastaların eşit ve çağdaş şartlarda tedavi olması, sağlık çalışanlarının ise ideal şartlarda hizmet sunabilme hakkının sağlanması anlamına gelecektir.

Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak tüm yetkilileri hastaların yaşam hakkını korumaya, ihmal ve/veya ihlaller sonucu zarar gören tüm hastaların hukuk mücadelelerinde üzerlerine düşeni yapmaya çağırıyoruz”









Başa dön tuşu