InstagramKıbrısManşetSiyaset

Bağımsızlık Yolu: Oy vermek mi vermemek mi?




Emekçinin partisi sloganıyla siyaset yapan Bağımsızlık Yolu, Avrupa Parlamentosu seçimleri hakkında tavrını açıkladı, oy kullanma hakkı olup bu hakkını kullanmak isteyen herkesi, etnik kimliği ne olursa olsun emekten ve federasyondan yana olan adayların bulunduğu partilere oy vermeye çağırdı

Bağımsızlık Yolu: Oy vermek mi vermemek mi, oy vermek ne anlama gelir, oy vermemek ne anlama gelir?

Basın açıklamasında, Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi’nin 9 Haziran 2024 Pazar günü gerçekleşecek olan Avrupa Parlamentosu seçimi konusundaki değerlendirmesi paylaşıldı.

Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyeleri Cansu N. Nazlı ve Mustafa Keleşzade’nin de hazır bulunduğu kamuoyu açıklamasında, Parti Meclisi kararını Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy okudu.

Kıbrıslı Türklerin önemli bir kısmının oy kullanma hakkı olan Avrupa Parlamentosu seçimleri vesilesiyle, halk arasında hemen her seçimde tekrarlanan bir tartışmanın yeniden tetiklenmiş olduğunu belirten Bağımsızlık Yolu, basın açıklamasında “Oy vermek mi vermemek mi, oy vermek ne anlama gelir, oy vermemek ne anlama gelir?” konularına açıklık getirdi.

“Bir yanda oy kullanmaya sahip olmadığı anlamlar yükleyenler, diğer yanda oy kullanmamaya sahip olmadığı anlam yükleyenler!”

Bazı federal çözüm yanlılarının, bu seçimlerde “oy kullanmaya” hiçbir Avrupa ülkesinde sahip olmadığı ulvi anlamlar yüklediklerini ifade eden Bağımsızlık Yolu, aynı çevrenin Kıbrıslı Türkleri oy kullanmaya çağırdıklarını dile getirdi.

“İki devlet” savunusu yapan çevrelerin ise benzer bir anlamı “oy kullanmamaya” yüklediklerini vurgulayan Bağımsızlık Yolu, kktc seçimlerinden alışkın olduğumuz kamplaşmanın değişik bir versiyonunun, roller değişmiş olarak bu seçimlerde de yaşandığını belirtti.

“Bunun sözlükteki karşılığı ‘iki yüzlülük’tür ve kabul edilemez!”

Rejim partilerinin, kurumsal açıklama yapmaktan ısrarla kaçınarak, sessizliklerini koruduklarına dikkat çeken Bağımsızlık Yolu, bu sırada partilerine mensup belediye başkanı, milletvekili veya gazete genel yayın yönetmeni gibi bilinen figürler aracılığıyla, sanki bir tutumları varmış gibi yapmakta olduklarını ifade etti.

Bu “mış gibi” tavrın, farklı tutumda olan başka figürler aracılığı ile kamplaşmanın diğer yanı için de aynen uygulandığını söylemeye gerek olmadığını belirten Bağımsızlık Yolu, CTP, UBP ve TDP’nin, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri için kurumsal bir kararı olmadığı halde, sandığa gitmeyi savunan üyelerine de sandığa gitmemeyi savunan üyelerine de “sizinle aynı fikirdeyiz” mesajı verdiklerinin altını çizdi.

Bağımsızlık Yolu, bunun sözlükteki karşılığının iki yüzlülük olduğunu ve böyle bir tavrın kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

“Bir seçime, mutlak ve merkezi anlamlar yüklemek yanıltıcı ve yanlıştır”

Bağımsızlık Yolu’nun, hangi seçim olursa olsun herhangi bir seçime, mutlak ve merkezi anlamlar yüklemenin hem yanıltıcı hem de yanlış olduğunu her fırsatta tekrarladığı hatırlatılan basın açıklamasında, hayatın temel belirleyicisinin günlük sorunlar ekseninde örgütlü hareket etmek ve sınıfsal konumumuza uygun bir ideolojik mücadelenin parçası olmak olduğunu belirtti.

Kalıcı kazanımların ancak bu şekilde elde edileceğini vurgulayan Bağımsızlık Yolu, herhangi bir seçimde oy vererek veya vermeyerek, daha iyi bir hayata kavuşulacağı vaadinin, dua ile cennete gidileceği yanılgısı kadar bilim dışı olduğuna dikkat çekti. Bağımsızlık Yolu, seçimlerin örgütlü sınıf mücadelesinin bir parçası kılındığı oranda ve bu mücadeleyi beslediği kadar bir anlam ifade edebileceğini ifade etti.

Bağımsızlık Yolu, “Herhangi bir devletin veya uluslararası kurumun seçimlerinde oy kullanmak, aday olmak veya bir adayı desteklemek; söz konusu devleti veya uluslararası yapıyı onaylamak, o kurumu desteklemek veya olumlamak anlamına gelmez! Aynı şekilde oy kullanmamak veya aday olmamak da ilgili yapıyı reddetmenin en etkili biçimi olmadığı gibi; yüzlerce farklı coğrafyada, binlerce kez kanıtlandığı üzere, söz konusu yapıya hiçbir zarar vermeyecektir! Bilim ve deneyimle kanıtlanmış bu bilgi, Bağımsızlık Yolu için kktc seçimlerinde olduğu kadar Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de geçerlidir!” ifadelerini kullandı.

“Bağımsızlık Yolu, kktc’yi yüceltmediği gibi Avrupa Birliği’ni de yüceltmez!”

Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi’nin aldığı kararda şu ifadeler yer aldı;

“Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmak Avrupa yurttaşı olmayı onaylamaktır” ifadesinin ne kadar anlamsız ve içi boş olduğunun en net göstergesi; AB karşıtı vekillerin hali hazırda Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalyelerin yaklaşık yüzde 30’unun sahibi olmalarıdır!

Dahası 9 Haziran seçimlerinde AB karşıtı sağcıların sandalye sayısının daha da artması beklenmektedir! AB’nin varlığına karşı olanların yüzde 40’lar oranında temsil edildiği bir parlamento için oy kullanmayı “AB yurttaşlığını onaylamak” diye pazarlamak, halka yalan söylemektir!

Bağımsızlık Yolu kktc’yi yüceltmediği gibi Avrupa Birliği’ni de yüceltmez! Partimiz en az kktc parlamentosu kadar etkisiz bir yapı olan Avrupa Parlamentosu seçimlerine de, tüm seçimlere yaklaştığı gibi yaklaşır: Bizim için tüm seçimler örgütlü sınıf mücadelesinin bir parçası kılınması gereken ve sınıf mücadelesini beslemek üzere kullanılacak birer araçtan ibarettirler! Bu sebeple kktc parlamentosuna aday olduğumuz gibi Avrupa Parlamentosu için de oy kullanabilir; sınıf mücadelesinin seyri bunu gerektiriyorsa kendi listemizle aday olabiliriz!”

“Halkımızın önemli bir kısmı oy kullanamamakta ve Kıbrıs’ın güneyine dahi geçememektedir!”

Bağımsızlık Yolu, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanma hakkı olan Kıbrıslı Türklerin yanında, halkın önemli bir bölümünün oy kullanamamakta ve hatta daha da vahim olmak üzere Kıbrıs’ın güneyine dahi geçememe olduğuna dikkat çekti.

Açıklamada, ebeveynlerinden birisi Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olduğu halde, yasal hakkı olan Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığı Kıbrıs Cumhuriyeti devleti tarafından hukuksuz bir şekilde gasp edilen on binlerce karma evlilik çocuğun da bu seçimlerin dışında kalmak zorunda bırakıldığını vurgulandı. Bağımsızlık Yolu, bu durumun, halkın oy kullanma hakkı olan ve oy kullanmayı düşünen her bireyine önemli bir sorumluluk yüklediğinin altını çizdi.

“Siyasal eşitlik hedefini hayata geçirebilecek yegane çözüm biçimi federasyondur”

Kıbrıslı Türk halkının tüm bireylerini eşit hukuksal temelde bir araya getirecek, adamızın bölünmüşlüğünü sonlandıracak ve halkımızın tarihsel mücadelesi olan siyasal eşitlik hedefini hayata geçirebilecek yegane çözüm biçiminin federasyon olduğunu hatırlatan Bağımsızlık Yolu, Kıbrıs sorununda çözüm modeli olarak federasyonu savunan adayları desteklemenin, oy kullanacak olanlarımızın, oy kullanamayan çocuklarımıza, kardeşlerimize ve komşularımıza karşı sorumluluğu olduğunu belirtti.

Açıklamada, “Hangi sebeple olursa olsun, Kıbrıs sorununda çözüm modeli olarak federasyonu reddeden, Kıbrıslı Elen devletine dönüşmüş bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bile daha geri çözüm biçimlerini savunan milliyetçilerin kuyruğuna takılmayı kabul etmiyoruz! Halkımıza çağrımız; dost kılığına girmiş Kıbrıs milliyetçilerini, bizi Kıbrıslı Elen şovenizmine yama yapmaya çalışanları, “ya Türkiye Cumhuriyeti ya Kıbrıs Cumhuriyeti” diyerek federal bir çözüm olasılığını inkarda Ersin Tatar ile buluşanları, bizi kendi çocuklarımızdan, komşularımızdan, okul arkadaşlarımızdan, iş arkadaşlarımızdan kimlik temelinde ayrıştıranları ellerinin tersi ile itmeleri, reddetmeleridir!” ifadeleri kullanıldı.

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nde faşizmşin temsilcisi neo-nazi özentisi ELAM’dır!”

Faşizmin dünya ölçeğinde yükselmekte olduğuna dikkat çeken Bağımsızlık Yolu, sadece Avrupa Birliği’nde Avusturya, Belçika, Çekya, Fransa, Macaristan, İtalya, Hollanda, Polonya ve Slovakya’da aşırı sağın bu seçimlerden birinci çıkması beklendiğini dile getirdi.

Rusya, ABD, Türkiye, İngiltere gibi ülkelerde de benzer bir durum söz konusu olduğunu açıklayan Bağımsızlık Yolu, sınıf mücadelesini terk edip, kimlik siyasetine sapan sol partilerin, küresel krize emekten yana bir yanıt üretemezken, işsiz ve yoksullaşmakta olan kitleleri demagoji yoluyla aldatan faşizmin ise dünyanın her yerinde atağa geçmiş durumda olduğunu belirtti.

Bağımsızlık Yolu, “Bugün faşizmin bir kaynağı onu finansal olarak destekleyen sermayedarlarsa, diğer kaynağı da sermayedarların ucuz iş gücü ihtiyacı ve emperyalist talan siyaseti nedeniyle yerini yurdunu bırakmak zorunda kalan göçmen insanlara yönelik yabancı düşmanlığıdır! Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bu akımın temsilcisi neo-Nazi özentisi ELAM’dır!

ELAM da dahil olmak üzere faşizme karşı mücadelenin olmazsa olmazları; sokakta kararlı bir direniş, sosyal hayatta örgütlü bir sınıf mücadelesi, ideolojik alanda ise akıl ve bilimden yana uzlaşmaz bir kararlılıktır. Faşizm parlamentoda doğmamıştır, bu nedenle faşizme karşı mücadele parlamento seçimlerine indirgenemez. İster Elen milliyetçiliği ister Türk milliyetçiliği, isterse de Kıbrıs milliyetçiliği olsun; her tür milliyetçilik sermayenin doymak bilmez kar hırsına karşı halkların kardeşliği temelinde yürütülecek sınıf mücadelesi ile geriletilebilir ve yenilebilir!” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, Bağımsızlık Yolu’nun, YDP gibi Türk milliyetçilerini nereye koyuyorsa, ELAM gibi Elen milliyetçilerini de, Kıbrıslılar Birliği veya Oz Karahan’ın aday olduğu Yeşiller Partisi’nin Kıbrıs milliyetçilerini de aynı yere koyduğu belirtildi. Bağımsızlık Yolu, bu odakların temsil ettiği kimlik temelindeki ayrıştırıcı siyaset yerine, emek temelinde bir halkların kardeşliği mücadelesi verdiğini açıkladı.

“Oz Karahan, ELAM gibi Avrupa Birliği’ne ve federasyona karşıdır”

Avrupa Parlamentosu’na Oz Karahan isimli Kıbrıs milliyetçisi dahil, barış isteyen üç Kıbrıslı Türk adayın bulunduğu düşüncesinin tam bir yanılgı olduğuna dikkat çeken Bağımsızlık Yolu, bu yanılgının kökeninde ise Avrupa Parlamentosu’na aday olmanın ve bu parlamento seçimlerinde oy vermenin “barış istemek” anlamına geldiği temelsiz düşüncesinin yattığını ifade etti.

Açıklamada, “ELAM gibi Oz Karahan da Avrupa Birliği’ne karşıdır! ELAM gibi Oz Karahan da federasyona karşıdır! ELAM gibi Oz Karahan da Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğini reddetmektedir! ELAM gibi Oz Karahan da mevcut hali ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bile karşıdır ve “çoğunluğun” yani Kıbrıslı Elenlerin idaresinde yeni bir Kıbrıs Cumhuriyeti tasarlayıp Kıbrıslı Türkleri bir azınlığa indirgemeyi savunmaktadır! ELAM da Oz Karahan da karma evlilik çocuklarına vatandaşlık verilmesine karşıdır! Ve her iki odak da bu fikirlerini gizlememektedirler!

Tüm bunlara rağmen ELAM’ın Elen faşisti olduğunun farkında olan birçok ilerici Kıbrıslı Türk, Oz Karahan’a sempati ile yaklaşıyorsa bunun nedeni biraz da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin halkımız üzerinde uyguladığı baskılar, dinsel gericilik, ekonomik ve siyasi müdahalelere duyulan öfke nedeniyle yaşanan tepkisel savrulmadır! Ancak “düşmanımın düşmanı dostumdur” yaklaşımı ile hareket edenlere hatırlatmak isteriz ki; eğer mesele Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adadaki varlığına karşı çıkmaksa, buna ELAM da karşıdır!

Kıbrıslı Türk halkının tarihsel çıkarları, siyasal eşitlik temelinde uluslararası bir statü ve adamızın birleştirilmesini gerektirmektedir. Bu da ancak federal bir Kıbrıs ile, bağımsız ve halkları kardeş bir vatan yaratarak mümkün olabilir. Her türden milliyetçilik, bu hedef için zararlıdır! Bu hedefe ulaşmanın tek yolu da sınıf kardeşliği temelinde yürütülecek bir sınıf mücadelesidir” ifadeleri yer aldı.

“Emekçi sınıfların ve ezilen halkların kurtuluşu sosyalizmdedir!”

Tüm bu değerlendirmeler ışığında halka çağrıda bulunan Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi, 9 Haziran tarihinde gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanma hakkı olup bu hakkını kullanmak isteyen herkesi, etnik kimliği ne olursa olsun emekten ve federasyondan yana olan adayların bulunduğu partilere oy vermeye çağırdı.

Sadece oy vererek ve birilerini herhangi bir parlamentoya göndererek görevimizi yapmış olacağımız yanılgısından sıyrılmamız gerektiğini hatırlatan Bağımsızlık Yolu, küresel krizle birlikte yükselen faşizm ve her türden milliyetçilik karşısında yapılması gerekenin, örgütlü ve uzlaşmaz bir sınıf mücadelesi olduğunu yineledi. Bağımsızlık Yolu, emekçi sınıfların ve ezilen halkların kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu belirtti.









Başa dön tuşu