KıbrısManşet

Çavuşoğlu: 50 sene daha federasyon için müzakere etmenin faydası var mı?






TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin, “Bu mesele ömür boyu gider mi? Gitmemesi lazım. Bir 50 sene daha federasyon için müzakere etmenin bir faydası var mı? Yok. Bu statükodan Rum kesimi faydalanıyor, KKTC halkı ise cezalandırılıyor. O nedenle bunu bir an önce çözmemiz lazım” dedi

Çavuşoğlu, Uluslararası Üniversiteler Konseyi ve Akdeniz Üniversitesi tarafından, Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen “Doğu Akdeniz Çalıştayı”nda, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri ve sorunları tarihten günümüze değerlendirdi.

Uluslararası sistemde büyük ülkelerin tek taraflı politika izlemesinin ne tür sorunlara yol açtığını gözlemlediklerini belirten Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz’deki soruna baktığımızda, konuyu bilmeyen herkes diyor ki Avrupalı dostlarımız da öyle düşünüyor. ‘Siz birden gemileri gönderdiniz, sondaja, sismik araştırmalara başladınız. Bakan yardımcınız da sık sık helikoptere biniyor, gemilerin üstüne çıkıyor, orada gövde gösterisi yapıyor.’ Onların tabiriyle söylüyorum. Dolayısıyla kriz bundan başladı. Oysa öyle değil. Bu sorun birden başlamadı. Doğu Akdeniz’in zenginlikleri var mı? Var. Denizin altında hidrokarbon zenginlikleri var. Balıkçılık her türlü zenginlik olabilir, yarın sudan enerji üretecek teknolojiler de gelişiyor. Bunlar vesaire. Nasıl başladı? Bu sorunu hep beraber buradan paylaşalım herkes faydalansın diyorum” ifadelerini kullandı.

Rum kesimi, Yunanistan ve bölgedeki bazı ülkelerin paylaşımdan yana davranmadığını belirten Çavuşoğlu, 2003’den 2011’e kadar Rum kesiminin Mısır, Lübnan ve İsrail ile hem Türkiye’nin hem de KKTC halklarının halklarını yok sayan dışlayıcı anlaşmalar yaptığını söyledi.

Çalıştayda, “Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalar kapsamında gündemde olan BM toplantısına ilişkin görüşleriniz nedir? sorusunu yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Kıbrıs’ta hakça paylaşım olması için her türlü esnekliği gösterdiğini ifade etti.

“FEDERASYON İÇİN MÜZAKERE ETMENİN ANLAMI YOK”

Kıbrıs’ta 50 yıldır federasyon için müzakere edildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Annan Planı”nın aleyhte yürütülen kampanyalardan etkilenen Kıbrıs Rum halkının referandumdaki oylarıyla reddedildiğini hatırlattı.

Bakan olduğu günden buyana mesaisinin önemli bir kısmını Kıbrıs meselesinin çözümüne ayırdığını dile getiren Çavuşoğlu, bölgenin istikrarı için Kıbrıs’ın önemli ve stratejik bir konu olduğunu vurguladı.

Rum tarafının Kıbrıs’ta paylaşımcı bir yaklaşım sergilemediğine işaret eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Öncesinde gördük Rum kesimi, Kıbrıs Türk halkıyla herhangi bir şeyi paylaşmak istemiyor. Hidrokarbon meselesinde olduğu gibi dönüşümlü başkanlık, güç paylaşımı gibi konularda Crans-Montana’da geri adım atmaya başladı. Siyasi eşitliğe prensip olarak evet diyor ama masaya gelince somut öneriler gelince yok sayıyor. Bu mesele ömür boyu gider mi? Gitmemesi lazım. Bir 50 sene daha federasyon için müzakere etmenin bir faydası var mı? Yok. Bu statükodan Rum kesimi faydalanıyor, KKTC halkı ise cezalandırılıyor. O nedenle bunu bir an önce çözmemiz lazım. Federasyon için bu kadar müzakere ettik, sonuç getirmedi, bundan sonra da getirmez. Siyasi eşitlik olmadı, siyasi eşitliğin olmadığı yerde egemenlik eşit olmaz.”

“ZAMAN KAYBINA BİZİM TAHAMMÜLÜMÜZ YOK”

Tüm bu konuları konuşmak için biz BM’ye beş artı bir gayri resmi toplantı yapmayı teklif ettiklerini aktaran Çavuşoğlu, “İki taraf, üç garantör ülke Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık ve BM. Burada oturup konuşacağız, ne istiyoruz? Siyasi eşitlik, siyasi egemen eşitlik temelinde bir çözüm. Bunu önce müzakere etmemiz lazım burada anlaşırsak müzakereye başlamamız lazım. Laf olsun diye bir müzakereye başlayıp zaman kaybına bizim tahammülümüz yok.” ifadelerini kullandı.

“Bu müzakere olacak mı olmayacak mı?” sorusunu yönelten Mevlüt Çavuşoğlu, “Rum kesimi bahane mi arayacak, AB’ye mi sığınacak, onu bilmiyoruz ama hidrokarbon ve zenginlikler konusunda hakça paylaşım çok daha kolay, hemen olabilir.” dedi.

KAPALI MARAŞ KONUSU

Son dönemde gündemde olan Maraş konusuna dair yaklaşımlarına da değinen Çavuşoğlu, kapalı Maraş’ın yaklaşık 46 yıldır kapalı ve asker kontrolünde olduğunun altını çizdi.

Orada bazı şahısların ve vakıf mülklerinin olduğunu anımsatan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

Bazı ülkelerin Birleşik Kırallık’tan kraliyet ailesinin de mülkleri var. Dolayısıyla bu mülkler 46 senedir atıl duruyor. Biz de diyoruz ki önce kamu alanı olan yerler açıldı, plaj ve ana yol. Şimdi ise envanter çalışması yapıyoruz. Mülkler kime ait. Mülk sahipleri şimdiden teşekkür etmeye başladı. Rum vatandaşları bize teşekkür ediyor. KKTC yönetimi teşekkür ediyor. Çünkü mülk sahipleri, dedeleri, anneleri, babaları vefat etmiş, ortada kalmış, orayı kullanmak istiyor belki de satmak istiyorlar. Mülkiyet hakkına saygı duyarak buranın açılması, adanın refahı için faydalı olacak. En çok da mülk sahiplerine yarayacak. Uluslararası hukuka uygun şekilde, mülkiyet hakkına saygılı, BM kararları dahil burayı açtığımızda mülk sahipleri çok mutlu olacak. Atıl bölge de adaya kazandırılmış olacak. Burada kötü niyet yok, tamamen iyi niyet vet.”

“PANDEMİYLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI SİSTEM YETERSİZ KALDI”

Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleyi hatırlatarak salgın sürecinde uluslararası sistemin yetersizliğini gördüklerini dile getirdi.

Kovid-19’la mücadelenin iş birliği ve hakça paylaşımın önemini bir kere daha gösterdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Bunu uluslararası toplumda ‘gördük, görmedik’ ayrıca tartışabiliriz. Hatta başlangıçta en temel ihtiyaçların paylaşımı konusunda bile çok ciddi krizler yaşandı. Birçok ülke başka ülkelerin siparişlerini iptal etti. Biz Türkiye olarak her zaman olduğu gibi etkin birçok taraflılığı savunurken problemlerin birlikte çözümünü de savunageldik. Diğer taraftan kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken 156 ülkenin ve 11 uluslararası örgütün tıbbi malzeme ihtiyaçlarını tamamen ya da kısmen karşıladık.” diye konuştu.

Problemleri birlikte çözmek istediklerine değinen Çavuşoğlu, bölgedeki sorunlara bakıldığında da sorunların temel sebebinin paylaşmayı bilmemek, tüm kazanımları tek taraflı olarak kullanmaya çalışmak olduğunun görüldüğünü kaydetti.









Başa dön tuşu