Kıbrıs Barış Kültürü Merkezi (CPDC) tarafından düzenlenen “Güncellenmiş bir Kıbrıs barış süreci tasarımı için sivil girişim (C-Up)” başlıklı beyin fırtınası çalıştayı yapıldı
CPDC: Panelistler ve konuşmacılar farklı seçenekleri incelediler
Merkezden yapılan yazılı açıklamada, her iki toplumdan yurttaşlarını Kıbrıs sorununa ilişkin zor sorular üzerinde düşünmeye teşvik etmenin; mevcut çıkmazı kırmanın ve siyasi liderleri müzakere masasına geri döndürmenin bir yolu olabileceği belirtildi.
Açıklamada, “Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik onlarca yıllık sürecin güncellenmesi için atılan ilk adımda, panelistler ve konuşmacılar yurttaşların ‘müzakereci demokrasi’ yaklaşımına dahil edilmesine yönelik farklı seçenekleri incelediler” denildi.
Samani: Liderlerin zor kararlar almalarına yardımcı olacak bir mekanizmamız yok
Açıklama şöyle devam etti;
“Böyle bir yaklaşımın anahtarı, siyasi liderler tarafından kendilerine yardımcı olacağı için memnuniyetle karşılanacak ve çözümün kamuoyu desteğine sahip olmasını ve dolayısıyla uzun vadede sürdürülebilir olmasını sağlayacağı için uluslararası toplum tarafından desteklenecek şekilde tasarlanmasıdır.
CPDC’nin kurucusu Meltem Onurkan-Samani “Kıbrıs’ta liderlerin çok zor kararlar almalarına yardımcı olacak bir mekanizmamız yok. Onları neredeyse tek başlarına bir odaya gönderiyoruz ve zor bir karara varmalarını bekliyoruz” dedi.
Müzakereci katılımcı demokrasi sürecinin, bu yükü liderlerle paylaşmanın bir yolu olduğunu belirtti.
Samani, “Sıradan yurttaşlara bu zor meseleler üzerinde düşünmeleri için zaman ve alan tanınır ve cevaplar üretmelerine olanak sağlanırsa liderlerin bir anlaşmaya varması çok daha kolay olur” dedi.
Marcoullis: Önümüzde zamanımız yok
Açılış konuşmacısı Erato Kazakou-Marcoullis, Kıbrıs sorununu çözme ihtiyacının acil olduğu uyarısında bulundu. “Önümüzde zamanımız yok. Bölünmenin eşiğindeyiz ve eylemlerimizi aylarca ve yıllarca geciktirirsek sahadaki durum geri döndürülemez hale gelecektir” çağrısında bulundu.
Panelistler dört ana başlık altında seçenekler sundu. Birincisi, ne tür bir yurttaş meclisi toplanması gerektiği. İkincisi, bu meclisin gerçekten nasıl kapsayıcı hale getirileceği. Üçüncüsü, siyasi liderlerin desteği aranırken aynı zamanda katılımcılara siyasi müdahale olmaksızın düşünmeleri için alan tanınmasının nasıl sağlanacağı. Son olarak, süreç tasarımının bir parçası olarak referandum seçenekleri.
Oluşturulacak herhangi bir yurttaş meclisinin her iki toplumdaki siyasi liderlere danışılarak hazırlanmış net bir yetki belgesine sahip olması tavsiye edilmiştir.
Yurttaş meclisleri pek çok şekilde olabilir. En bilinenleri, İrlanda Cumhuriyeti’nde olduğu gibi, toplumun rastgele seçilmiş bir kesimine zor siyasi meseleleri çözmeleri için zaman, mekan ve bilgi verilen “yurttaş meclisleridir”.
Kuzey İrlanda’da uygulanan bir diğer seçenek ise hem siyasi partilerin hem de yeterince temsil edilmeyen grupların mecliste yer almak için aday gösterdikleri seçilmiş bir meclistir. Üçüncü bir seçenek ise Güney Afrika’da olduğu gibi öncelikle bir anayasa yazımına odaklanılan bir anayasal meclistir. Panelistler, Bosna Hersek’teki deneyimin uluslararası desteğe sahip olmaları halinde meclislerin oldukça hızlı bir şekilde hayata geçirilebileceğinin örneklerini dile getirdiler.
Panelde, Kıbrıs için aşamalı bir yaklaşımın daha uygun olup olmayacağı da tartışıldı. Sadece yurttaşlardan oluşan meclislerle başlayıp seçilmiş bir meclise geçmek mi yoksa daha geniş bir meclise geçmeden önce küçük “güvenli alanlarla” başlamanın daha iyi olup olmayacağı tartışıldı.
Mullen: Çıkmazı kırmanın bir yolu olabilir
Panelde, mevcut çıkmaza rağmen, birkaç yıldır art arda yapılan kamuoyu yoklamalarının seçmenlerin sadece yüzde 20’sinin iki bölgeli iki toplumlu federasyon kavramını tamamen reddettiği üzerinde de duruldu.
Eş-organizatör Fiona Mullen “Bu formülün, yurttaşların katılımı sağlanarak çıkmazı kırmanın bir yolu olabileceğini gösteriyor. Bu toplumlar arası beyin fırtınası çalışmamızın ilk adımıydı. Bir sonraki adım fikirleri daha da geliştirmek ve daha sonraki aşamalar için bunları temsili odak gruplarıyla test etmek ve siyasi paydaşlarla daha da geliştirmektir” dedi.
Ledra Palace Otel’de düzenlenen etkinlik, ikramlar için UNDP’nin ve basılı materyaller için Uluslararası Topluluklar Örgütü’nün (ICO) desteğini aldı.