Turizm Bakanlığı eski Turizm Planlama Müdürü Turgut Muslu (Sanık 1) ve İş insanı Tekin Arhun’un (Sanık 2) Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davasına dün de devam edildi, bugün ise müdafaa yapılacak
Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol tanık olarak dinlendi
Hatırlanacağı üzere savunma avukatları, davanın tahkikat polisinin gerekçesiz değiştirildiğini, ikinci tahkikat polisi olan Ömer Taşbel’in de “tahkikatın aynası” olarak adlandırılan ve tahkikat aşamalarının yazıldığı “iş cetvelinde” değişiklikler yaptığını belirtmiş ve iş cetvelini Mahkemeye sunmuştu.
Savunma avukatları ayrıca; 5 sene sonra tekrar açılan tahkikat dosyasında toplanan 151 evrak/emarenin de iş cetveline işlenmediğini ve bunun usulsüz olduğunu savunmuştu.
Polis Ömer Taşbel Mahkemede, aldığı emareleri iş cetveline kaydetmediğini kabul etmiş ancak bu işlemleri Savcı Ahmet Varol’un emriyle yaptığını söylemişti.
Bunun üzerine davanın savcısı Mustafa İldeniz, şu an Başsavcı Yardımcısı olan Ahmet Varol’u tanık olarak dinletti.
Varol: Mütalaası 2017 yazılmış olan dosyayı 2019’da aldım
Varol Mahkemede, dosyayı tasarrufuna aldıktan sonra, dosyanın tahkikat polisi Ahmet Taşbel’e ek tahkikat yapılması talimatı verdiğini belirtti.
Tahkikatı 2014 yılında başlayan olayla ilgili basında “Bu dosya nerede?” diye haberler çıktığını, bunun üzerine 2019 yılında dönemin Başsavcısı Behiç Öztürk’ün kendisine, “Bu dosya nerede?” diye sorduğunu belirtti.
Dosyanın önceki dönemin Savcısı Ergül Kızılokgil tarafından mütalaasının yazıldığını ancak dosyanın poliste olmadığını öğrendiklerini belirten Varol, Öztürk’ün kendisine dosyayı verdiğini ve eksik varsa tamamlamasını söylediğini kaydetti.
Varol, “Ergül Bey 2017’de mütalaasını yazmış ve PGM’ye göndermiş ancak dosya kendisindeydi. Yani gönderilmediğini öğrendik. Ben dosyayı 2019 Şubat’ta teslim aldım. Mart 19’da da Başsavcı Muavini oldum. Bu tarihten biraz önce Ömer Taşbel ile görüşmüştüm. Sonrasında ben 15-20 gün dosya üzerinde inceleme yaptım. Sahtelendiği ileri sürülen raporun verildiği hukuk davasının zabıtlarını aldım, inceledim. Kendime göre eksik gördüğüm şeyleri, örneğin; önceki ve sonraki döneme ait rapor ve hak edişleri alıp bana getirmesini istedim” dedi.
“Eksik ifade ve belge vardı, Taşbel’e temin etmesi talimatını verdim”
Dosyadaki bazı ifadelerin de eksik olduğunu gördüğünü ve bu yüzden yeni ifade alınmasını istediğini anlatan Varol, Ömer Taşbel’in temin ettiği belgeleri de muhtelif zamanlarda kendisine getirdiğini, bunları ayrı bir dosyada sıra numarası ile kaydettiğini belirtti.
Bütün bunlardan sonra dönemin Başsavcısı Behiç Öztürk’e rapor verdiğini, akabinde de Savcı Ergül Kızılokgil’in istifa etmesiyle dosyanın Savcı Mustafa İldeniz’e verildiğini aktaran Varol, belgeleri neden aldırdığını, ek tahkikata neden ihtiyaç duyduğunu İldeniz’e ilettiğini söyledi.
Varol, “Dosyanın Başsavcılıkta bekletilmesi Ergül Kızılokgil’in yaptığı bir işlem” dedi.
“Dosyayı da belgeleri de kimseye vermedim”
Ömer Taşbel’in aldığı 151 evrak/emareyi neden iş cetveline işletmediği sorusuna Varol şu cevabı verdi;
“Çünkü bende kalması gerekiyordu. Dosyayı da belgeleri de kimseye vermedim. Bunların iş cetveline işlenip işlenmemesi benim için önem arz etmez. O polisin çalışma günlüğüdür. Polisin yaptığı işlerin denetlenmesi içindir, bunun dışında anlamı yoktur. Bunların gizli kalması gerekiyordu. Bu bir eksiklik değildir. Biz zaten belgeleri müdafaaya vermeseydik sorun olurdu ama verdik. Çünkü iş cetveline işlenen her belgeyi de biz emare olarak sunmuyoruz. Mesela iş cetvelinde ‘Arama yapıldı ancak bir şey bulunamadı’ yazabilir ama bunu biz savunma avukatına vermeyiz, Mahkemeye sunmayız”
Bir dosyanın Savcılığa gelmesinden sonra; eksik varsa tamamlansın ya da eksik yoksa dava getirilsin diye mütalaasının yazıldığını, sonra da ithamnamenin hazırlandığını söyleyen Varol, davanın ikame edilmesi durumunda sorumluluğun tamamen Başsavcılıkta olduğunu, o saatten sonra dosyaya ne evrak girişi ne çıkışı olamayacağını kaydetti.
“Tamamlayıcı belgelere ihtiyaç duydum. Aksi halde kişileri sanık yapmamamız gerekirdi”
Varol, “Ben Başsavcıya karşı sorumluyum, polise bilgi verme zorunluluğum yoktur. Zaten bu kadar gündem olmuş bir dosyada Savcılığın sorumlu olması daha önemlidir. Bu davada da öncesinde bir hukuk davası var, betin döküldü mü dökülmedi mi, parası ödendi mi ödenmedi mi diye sorular var. Tamamlayıcı belgelere ihtiyaç duydum ve bu yüzden tüm faaliyet raporları ile hak ediş belgelerini aldırdım. Aksi halde kişileri sanık yapmamamız gerekirdi” dedi.
Bu davanın açılmasından önce Tekin Arhun’un bir bankanın Yönetim kurulu Başkanı ve hissedarı olduğuna dair bir belge edindiklerini, o dönemki yasaya göre bu mevkide birinin mahkum olması durumunda görevden ayrılması gerektiğini ancak daha sonra bu yasanın değişerek “soruşturma ve kovuşturma” açılsa bile görevden ayrılması gerektiği şeklinde genişletildiğini belirten Varol, bu sebeple banka mudilerinin zarar görmemesi açısından Arhun’un bu görevlerinden ayrılmasını istediklerini ve bunun gerçekleşmesi sonrası dava ikame ettiklerini kaydetti.
Varol, “Merkez Bankası ile görüştük. Sanık bu görevinden ayrılınca davayı açtık. Bu dosyanın mütalaası 27.10.2017’de yazıldı Ergül Bey tarafından ve aynı gün Başsavcılıktan onay aldı” dedi.
Çınar: Dosya Savcılığa 3.11.2014 yılında geldi
Varol: Ben defter tutmayı bilmiyorum
Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol’u savunma avukatlarından Serhan Çınar istintak etti. Çınar iş cetvelinin amaçlarından birinin de Savcı olarak dosya incelendiğinde iş cetvelindeki işlere bakılarak görüş verilmesi olduğunu hatırlattı, Varol bunu kabul etti.
Çınar, “Dosya Savcılığa 3.11.2014 yılında geldi” geldi deyince Ahmet Varol bunu kayıtlarda gördüğünü söyledi.
Çınar bunun üzerine, “Bir dosya 3 senede mi ulaşır Savcılığa?” diye sordu.
Varol, “Onu bilemem. Kayıtlarda ne yazarsa o” cevabını verdi.
Çınar Mahkemede kayıt defterine bakılmasını istedi ve burada sıra 492, defter 1146/14, CTK 172/14 yazdığı görüldü.
Varol, “Ben defter tutmayı bilmem ama burada evrak geliş tarihi 3.11.2014 yazıyor” dedi.
“Ergül beyin bir işlem yapıp yapmadığını görebilecek durumda değil misiniz?”
Çınar, 2014 yılında gelen bir dosyanın mütalaasının neden 2017 yılında yazıldığını sorduğunda ise Varol, bunu bilemeyeceğini ancak tarihlerin yazılı olduğunu, dosyanın 3.11.2014 tarihinde gelip 27.10.2017 tarihinde de çıktığını belirtti.
Çınar, “Yani 3 sene boyunca Ergül Bey tarafından hiçbir işlem yapılmadı mı?” diye sordu, Varol bu soruya “Bilmiyorum” yanıtını verdi.
Varol, dosyaya bakıldığında işlem yapılıp yapılmadığının görülebileceğini belirten Çınar’a, “Ergül Bey tarafından talimat verildi ve şu işlem yapıldı diye bir kayıt yok” cevabını verdi.
Çınar, “Ek tahkikat istediğinize göre dosya hakimsiniz, incelediniz, baktığınızda Ergül beyin bir işlem yapıp yapmadığını görebilecek durumda değil misiniz?” diye sordu.
Varol, “Size polis raporları verildi, orada Ergül beyden aldığım talimatla şunu yaptım diye yazıyorsa, vardır. Ben tecrübeli bir ceza savcısıyım. Birini suçlamak için eksik nedir görürüm, tamamlarım. Bu beni dosyaya vakıf kılmaz, dosyayı ben yapmadım” dedi.
Çınar: Hangi belgeler sizi tatmin ettiği ve dava açmaya götürdü?
Varol: Tekin Bey bu belgeyi sahteledi, gördüm diye spesifik bir şahadet ya da belge yoktu
Savunma avukatı Serhan Çınar, dosyanın mütalaasının, dosyayla birlikte mi PGM’ye gidip gitmediğini sordu, Varol sadece mütalaa ya da mütalaa ve dosya olarak iki şekilde de gidebileceğini, bunu en iyi dönemin PGM Müdürü Pervin Gürler’in bilebileceğini söyledi.
Çınar, “Alınan belgeler tatmin edici değilse sanığa dava getirmeyeceğinizi söylediniz. Ek tahkikatta aldırdığınız hangi belgeler sizi tatmin etti ve dava açma sonucuna götürdü?” diye sordu.
Varol, “Tekin Bey bu belgeyi sahteledi, gördüm diye spesifik bir şahadet ya da belge yoktu. Ancak tüm belgeleri yan yana getirdik ve Başsavcıyla birlikte aynı görüşe vardık, dava okunabilir görüşüne. Demek ki suçun işlenebileceğini mümkün gördük. Davayı ben dosyalamadım” dedi.
Çınar Savcılığın görevinin; lehe ve aleyhe tüm belgeleri ve bilgileri savunmaya ve Mahkemeye vermek olduğunu söyleyerek; “Az önce suçu ispat edebileceğimiz belgeleri veririz dediniz” dedi.
Burada tansiyon yükseldi ve Ahmet Varol Çınar’a, “Bana kelime oyunu yapmayın. Aldığımız her belgeyi sunmak dava ekonomisi açısından anlamsızdır, ben bunu demeye çalıştım” dedi.
Çınar: Biz sizin belgeleri aldığınızı sonradan öğrendik, siz söylemediniz, Mahkeme emriyle alabildik
Çınar bunun üzerin, “Biz, sizin 20109’da EBİ’den bu belgeleri aldığınızı çok sonradan kendimiz öğrendik. Duruşma yaptık ve Mahkeme kararıyla istedik sizden. Siz bize vermediniz hatta Mahkemenin verilsin emrine de itiraz ettiniz. Biz ısrarcı olmasak vermeyecektiniz, zaten kayıtlarda da yoktu” dedi.
Varol ise kayıtlı olsun ya da olmasın tüm belgeleri Mahkemeye verme yetkisinin Savcıda olduğunu söyledi ve itiraz sebeplerinin de usulle alakalı olduğunu savundu.
Bu istintakın ardından Savcı Mustafa İldeniz, iddia ve tanıklarının bu kadar olduğunu söyleyerek müdafaaya geçilmesini talep etti.
Mahkeme sanık avukatlarında oldukları yerden mi yoksa tanık kürsüsünden mi müdafaa yapmak istediklerini sordu.
Her iki sanığın da avukatları oldukları yerden müdafaa yapılacağını belirtti.
Mahkeme sanık müdafaalarının yapılması için davayı 5 Haziran 2024 (bugün) saat 11.00’ erteledi.
(Kamalı Haber)