Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, 3 yıl önce üstlendiği görevini bugün iade edeceğini söyleyerek, 3 yıllık görev süresi boyunca, başlarına gelmedik felaket kalmadığını belirtti
Özersay: İçtiğim çayı, kahveyi bile devlete ödetmedim
Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ‘Devlet malı deniz’ demediğiniz, içtiği çaya ve kahveye varana kadar cebinden ödediğini söyleyerek, “Devlete ödetmedim. Evimden Bakanlığa gelirken ve herhangi bir özel işim için makam aracı da şoför de kullanmadım” dedi
“Başımıza gelmeyen felaket kalmadı”
Görevim boyunca, uluslararası alanda çok sayıda temas yaptığını, Kıbrıs Türk Halkının sesini dünyanın dört bir yanında duyurmaya, görünürlüğünü ve itibarını artırmaya, hak ve menfaatlerimizi savunmaya çalıştığını belirten Özersay, 3 yıllık görev süresi boyunca, başlarına gelmedik felaket kalmadığını hatırlattı.
Özersay, “Sel felaketini, iki ayrı döviz krizini, cephanelik patlamasını, ülkemize füze düşmesini, devlet hastanesi yangınını ve yüzyılda bir ancak görülebilecek olan bir salgın hastalığı yaşadık, yıkılmadık, pes etmedik. Özellikle dünyayı kasıp kavuran ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan salgını ne oranda yönetebildiğimizi, bu günler geçtikten sonra hepimiz çok daha sağlıklı ve objektif değerlendirebileceğiz diye düşünürüm” dedi
“Kimi zaman sabahlayarak halka hizmet vermeye çalıştık”
Özersay, bulunduğu Bakanlıkta göreve başladığı ilk günden itibaren odacısından sekreterine, şoföründen çaycısına, gerek Bakanlıkta gerekse yurt dışındaki temsilciliklerde görev yapan idari personelinden, meslek memurlarına, müdürlerinden genel koordinatörüne, müsteşarına tüm çalışma arkadaşlarının emeği, katkısı ve desteğiyle, özellikle de salgın döneminde kimi zaman sabahlayarak halka hizmet vermeye çalıştıklarını söyledi.
“Üzdüğüm, kırdığım olduysa affola, özür dilerim”
Özersay son olarak şunları kaydetti:
“Tümüne yürekten teşekkürü bir borç bilirim, onlar olmasa bu hizmetleri veremezdik.
Bu süre zarfında gerek çalışma arkadaşlarımdan, gerekse vatandaşlarımızdan bilmeden, farkına varmadan üzdüğüm, kırdığım olduysa affola, özür dilerim.
Mevki ve makamlar gelip geçicidir. Şahsımın değil toplumun hak ve menfaatleri doğrultusunda bir katkım olabildiyse ne mutlu bana.
Hoşçakalın…”