InstagramKıbrısManşetSiyaset

Kıbrıslı aktivist genç Özer Şahoğlu’ndan Avrupa Komisyonu’na iki dilekçe






Kıbrıslı aktivist genç Özer Şahoğlu, “tertziellouthkia” adıyla tescil edilen Kıbrıs yerel yemeğinin Türkçe adı olan “gullirikya” ile birlikte tescillenmesi gerektiğiyle ilgili Avrupa Komisyonu‘na şikayette bulundu

Kıbrıslı aktivist genç Şahoğlu’ndan Avrupa Komisyonu’na iki dilekçe

Şahoğlu, bu yemeğin tıpkı “Halloumi/Hellim” gibi çift dilli bir tescile sahip olması gerektiğini belirterek, Kıbrıslıtürk üretici ve şirketlerin Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında sağlıklı şekilde Avrupa Birliği (AB) iç pazarında ticarete katılabilmesi için bu adımın önemli olduğunu vurguladı.

Şahoğlu, Avrupa Komisyonu’na gönderdiği dilekçede, “tertziellouthkia” adının Kıbrıs Türkçesi’ndeki karşılığı olan “gullurikya” ile birlikte tescil edilmesinin, Kıbrıs’ın kültürel bütünlüğünü koruyarak her iki toplumun da bu süreçten eşit şekilde faydalanmasını sağlayacağını ifade etti.

Ayrıca bu tescilin, Yeşil Hat Tüzüğü ve AB mevzuatlarına uygun olarak olası bir Yeşil Hat ticareti durumunda tek isimli Kıbrıs yemeğinin etik olmadığını vurguladı.

Şahoğlu, “Çünkü yeşil hat tüzüğü her iki kesimin ekonomisine katkı sağlamaktadır ve AB vatandaşı olduğu için Kıbrıslı türklerinde bu pazarda eşit şekilde temsil edilme ve ekonomilerini geliştirme hakları vardır” dedi.

Güneş paneli projesi önerisinin yanlış kullanımının düzeltilmesini talep etti

Şahoğlu’nun tescil talebinin yanı sıra, Avrupa Birliği’ne sunduğu bir diğer dilekçede yer alan proje önerisinin yanlış anlaşılma nedeniyle Komisyon tarafından sahiplenilmiş gibi göründüğünü belirtmesi de dikkat çekti.

Bu durumu Komisyon’un Kıbrıs temsilciliğine e-posta yoluyla ileten Şahoğlu hem de mektup olarak göndermeyi planlıyor. Bu durumun açıklığa kavuşturulmasını talep eden Şahoğlu, dilekçesinde şu noktaları vurguladı;

1. *İlk Dilekçe Sunumu*: 9 Nisan 2022’de Avrupa Parlamentosu’na sunduğu dilekçede, AB okullarında insan hakları eğitiminin başlatılması ve Kıbrıs’ta sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunacak projelerin uygulanması önerildi. Bu dilekçe bir kaç ay sonra parlamentoda tüm AB genelinde imzanmaya açık hale geldi.

2. *Güneş Paneli Projesi*: Dilekçede yer alan ana projelerden biri, Kıbrıs’ta toplumlararası işbirliğini artırmayı amaçlayan bir güneş paneli projesiydi. Bu proje, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ve 2030 Gündemi’ne katkıda bulunmayı hedefliyordu.

3. *Komisyonun Yanıtı ve Proje Sahipliği*: Dilekçe, Haziran-Temmuz 2022’de görünür hale geldikten sonra Komisyona iletildi. Ancak, Ağustos 2022’de Komisyon, projeyi kendi inisiyatifi olarak sundu. Bu durum, Şahoğlu’nun dilekçesinin beş ay önce sunulmuş olması nedeniyle dikkat çekiciydi. 19 Aralık 2022’de Komisyon, projeyi kendilerinin önerdiğini belirten yanlış ve yasal dayanağı olmayan bir yanıt verdi. Bu yanıt, Komisyonun genellikle iddialarını kaynaklarıyla detaylandırarak belgelediği dipnotlarla desteklenmişti, ancak bu özel iddia için hiçbir kanıt sunulmamıştı.

4. *Medya ve Kanıtlar*: Kıbrıs medyasındaki raporlar, projenin Ağustos 2022’de ilk kez sunulduğunu açıkça göstermektedir. Bu, Komisyonun iddialarıyla çelişmekte ve yanıltıcı bilgi oluşturmaktadır. Şahoğlu, iddialarını desteklemek için dilekçesinin sunum tarihini ve içerik detaylarını belgeleyen ekran görüntülerini sağlamıştır. Ayrıca, Komisyonun projenin kendileri tarafından yılın başında kamuya duyurulduğuna dair herhangi bir kamusal kanıt bulunmadığını belirtmiştir.

5. *İnsan Hakları Eğitimi*: Şahoğlu, imza dilekçesinde Avrupa Birliği genelinde tüm okullarda insan hakları eğitimi müfredatının yaşanan hak ihlallerini azaltmak ve daha bir çok sürdürülebilir amaç için genel bir düzenlemeye tabi tutulması gerektiğini savunmuştu. Şahoğlu, insan hakları eğitimi için dilekçesinde belirttiği dayanakların AB mevzuatları ve uluslararası insan hakları standartlarına uygun olduğunu vurguladı. Komisyonun ise insan hakları eğitimi önerisini, ulusal eğitim sistemlerine müdahale edemeyeceği gerekçesiyle reddettiğini belirtti. Şahoğlu, bu gerekçenin yanlış olduğunu ve AB’nin insan hakları eğitimi konusunda teşvik edici ve destekleyici rol oynayabileceğini dile getirdi. Örneğin, 22 Mayıs 2018 tarihli Konsey Tavsiyesi, insan hakları eğitiminin teşvik edilmesi gerektiğini açıkça belirtmektedir.

Özer Şahoğlu

Şahoğlu’nun verdiği iki ayrı dilekçe ise şu şekilde;

Avrupa Komisyonu’na Dilekçe: Kıbrıs’ta İnsan Hakları Eğitimi ve Güneş Paneli Projesi’nin Yanlış Kullanımı Sorununun Çözülmesi Talebi

*Konu: Kıbrıs’ta İnsan Hakları Eğitimi ve Güneş Paneli Projesi’nin Yanlış Kullanımı Sorununun Çözülmesi Talebi*

Sayın Avrupa Komisyonu,

Umarım bu mesaj sizi iyi bulur. Bu yazıyı, ilgili belgelerle desteklenen bazı konuları resmen sunmak amacıyla yazıyorum.

13 yaşından beri Kıbrıs’ta sivil toplum çalışmalarına aktif olarak katılan bir aktivist olarak hem Kıbrıs’ta hem de Avrupa Birliği genelinde insan haklarını ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeye kendimi adadım. 2020 yılında ilk kez, Kıbrıslı Türk topluluğunda yerel düzeyde insan hakları eğitimi için savunuculuk yaptım.

Durumu net bir şekilde özetlemek gerekirse:

1. *Arka Plan ve İlk Dilekçe Sunumu*: 9 Nisan 2022’de Avrupa Parlamentosu Dilekçe Komitesi’ne bir dilekçe sundum. Dilekçede, AB okullarında insan hakları eğitiminin başlatılması ve Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SDG’ler) katkıda bulunacak çeşitli projelerin önerilmesi teklif edildi.

2. *Dilekçede Yer Alan Öneriler*: Ana önerilerden biri, Kıbrıs’ta toplumlararası iş birliğini artırmayı ve SDG’lere ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ne katkıda bulunmayı amaçlayan iki toplumlu bir güneş paneli projesiydi.

3. *Dilekçe İşleme ve Yanıt*: Dilekçem Haziran-Temmuz 2022’de görünür hale geldi ve kısa bir süre sonra yanıt için Komisyona iletildi. Ancak, ekli ekran görüntüsünde de görüldüğü gibi, Ağustos 2022’de Komisyon, güneş paneli projesini kendi inisiyatifi olarak sundu, oysa ben dilekçemi beş ay önce sunmuştum.

4. *Komisyonun Resmi Yanıtı*: 19 Aralık 2022’de Komisyon, dilekçeme yanıt verdi ve bu yanıt resmi web sitelerinde de yayınlandı. Yanıtta, güneş paneli projesinin yılın başında Komisyon tarafından önerildiği, ancak hiçbir kanıt sunulmadan yanlış ve yasal dayanağı olmayan bilgiler yer aldı. Özellikle, Komisyon’un yanıtı çeşitli ifadeler ve iddialar için kapsamlı dipnotlar içeriyordu. Ancak, güneş paneli projesinin benim başvurumdan önce Komisyon tarafından önerildiğini kanıtlamak için hiçbir dipnot referansı sağlanmadı. Bu eksiklik, Komisyon’un iddialarını kaynaklarıyla detaylıca belgelemeyi alışkanlık haline getirmiş olması nedeniyle özellikle endişe vericidir.

5. *Medya Tutarsızlıkları*: Kıbrıs medyasındaki raporların incelenmesi, projenin Ağustos 2022’de ilk kez sunulduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum, Komisyon’un iddialarıyla çelişmekte ve yanıltıcı bilgi oluşturmaktadır.

6. *İnsan Hakları Eğitimi Önerisinin Reddedilmesi*: İnsan hakları eğitimi talebim, AB’nin üye devletlerin ulusal eğitim sistemlerine ve yasalarına müdahale edemeyeceği gerekçesiyle reddedildi. Ancak, benim önerim yasaları veya müfredatları değiştirmek değil, eğitimin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen ilkelere uygun olmasını sağlamaktı.

7. *İnsan Hakları Eğitiminin Yasal Dayanağı*: İnsan haklarının teşvik edilmesi ve öğretilmesine dair garantiler, AB mevzuatında açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, talebim yasal olarak temelsiz değil, aksine insan hakları eğitiminin AB içinde entegrasyonunu çağıran mevcut yasal çerçevelerle desteklenmiştir. Örneğin, 22 Mayıs 2018 tarihli Konsey Tavsiyesi (2018/C 195/01), insan hakları eğitiminin desteklenmesini önermektedir.

8. *Ulusal Eğitim Sistemlerinin Uyumlaştırılması Hakkında Açıklık*: Önerim, ulusal eğitim sistemlerini standartlaştırmayı değil, üye devletlerin özerkliğine saygı gösterirken insan hakları eğitiminin entegrasyonunu teşvik eden esnek bir çerçeve sunmayı amaçlıyordu.

9. *Yasal Hükümlerin Yanlış Yorumlanması*: Komisyon’un yanıtı, AB’nin temel hakları ve değerlerini teşvik etme hedef ve ilkelerini göz ardı etmiştir. Avrupa Birliği İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın (TFEU) 165(4) Maddesi, uyumlaştırma konusunda sınırlamalar getirse de, AB’nin insan hakları eğitimini destekleme ve teşvik etme önlemleri almasını engellemez.

Bu noktalar ışığında, Avrupa Komisyonu’ndan aşağıdaki taleplerde bulunuyorum:

– Güneş paneli projesi önerisinin yanlış kullanımını ele alıp düzeltmek.

– Dilekçemle ilgili olaylar ve kararlar hakkında doğru bir hesap sağlamak.

– AB mevzuatı ve uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak AB okullarında insan hakları eğitiminin entegrasyonunu yeniden değerlendirmek ve desteklemek.

– Dilekçemin imza toplamak için yeniden yayına alınmasını önermek.

Bu detaylı açıklamanın, ele alınan konuları netleştirmeye yardımcı olacağını umuyorum. İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim.

********************************

“‘Tertziellouthkia’ tescilinin Kıbrıslı Türk toplumunu temsil eden ‘Gullurikya’ terimini de kapsayacak şekilde genişletmesini talep ederim”

Sayın Avrupa Komisyonu,

Bir aktivist olarak, Kıbrıs yemeği “tertziellouthkia/gullurikya”ya Coğrafi İşaret (PGI) etiketi vermenizden dolayı derin minnettarlığımı ve memnuniyetimi ifade etmek için yazıyorum. Bu tanınmayı içtenlikle takdir ediyorum.

Özellikle, her iki Kıbrıs toplumunu tanıyan ve onların lehçe isimlerini içeren Halloumi/Hellim’in yakın zamanda sertifikalandırıldığını görmekten büyük memnuniyet duydum. Ancak, “gullurikya/tertziellouthkia”ya benzer bir yaklaşımın uygulanmamasından dolayı hayal kırıklığı yaşıyorum; bu yemek de benzer bir tanınmayı hak ediyor.

Hayatım boyunca, kuşaklar boyunca aktarılan ve Kıbrıslı Türk toplumu içinde köy festivalleri ve yerel geleneklerde büyük kültürel öneme sahip olan “gullurikya/tertziellouthkia”yı çok değer verdim.

Çocukken, Kıbrıslı Türk okullarındaki sosyal bilgiler ders kitaplarında bu yemeğin Kıbrıs mutfağının bir parçası olarak tanıtıldığını ve yerleşimci topluluklardan gelen öğrenciler de dahil olmak üzere çeşitli geçmişlerden öğrencilere tanıtıldığını hatırlıyorum.

Ayrıca, yaz tatillerinde köyüme gelen turistlere, köylüler sık sık bu yemeği sunardı. Bu iki örneği, bu yemeğin Kıbrıslı Türkler tarafından günlük yaşamda nasıl tanıtıldığını ve çeşitli gruplara nasıl temsil edildiğini göstermek için verdim; bu, Kıbrıs’ın kültürel mirasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Ayrıca “gullurikya/tertziellouthkia”nın Kıbrıslı Türk süpermarketlerinde, dondurulmuş hali de dahil olmak üzere, bulunabildiğini gördüm. Bu, ürünün pazarlanmasında yenilikçi bir yaklaşımı göstermekte ve daha geniş ticaret potansiyelini önermektedir.

Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs ve dolayısıyla Avrupa Birliği vatandaşı olduklarını, dolayısıyla Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında AB pazarında ticaret yaptıklarını düşündüğümüzde, Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türk işletmelerine yönelik yaklaşımı, Halloumi/Hellim sertifikasyon sürecinde görüldüğü gibi, adanın kültürünün birleştirici ve kapsayıcı bir temsili olarak örnek teşkil etmektedir. Halloumi/Hellim’in Kıbrıs Türkçesi lehçesiyle tanınması, Kıbrıslı Türk işletmelerinin Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında üretim ve ticarete daha geniş katılımını sağlamış ve her iki toplum için eşit katılım sağlamıştır.

Bu bilgiler ışığında, “tertziellouthkia”nın Kıbrıslı Türk adı olan “gullurikya” olarak tanınması zorunludur. Bu isim, sadece Kıbrıslı Türk kimliğini ve lehçesini yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda her iki ismin benzer kökenlerden geldiğini göstermektedir. Bu ismin dışlanması, Avrupa Birliği’nin değerleri, inançları ve birleştirici yapısıyla çelişmekte ve AB’nin kapsayıcılığa olan bağlılığı ile tutarsızdır. Ayrıca, Yeşil Hat Tüzüğü’nün Kıbrıs’ın her iki tarafındaki yerel ekonomilere ve genel olarak AB ekonomisine katkısı göz önüne alındığında, dilsel kapsayıcılığın eksikliği, Yeşil Hat Tüzüğü’nü güçlendirme taahhüdü ve gelecekte gullurikya’nın Yeşil Hat ticaretine dahil edilme olasılığı ile tutarsızdır.

AB’nin değerleri, Yeşil Hat Tüzüğü ve onun birleştirici rolü göz önüne alındığında, Avrupa Komisyonu’nun PGI sertifikasyonunu Kıbrıslı Türk toplumunu temsil eden “gullurikya” terimini de kapsayacak şekilde genişletmesini saygıyla talep ediyorum. Talebimin yasal gerekçeleri ek olarak sunulmuştur.

Saygılarımla,
Özer Şahoğlu

*Yasal Gerekçeler*

1. *AB Tüzüğü (AB) No 1151/2012*: Bu tarım ürünleri ve gıda maddeleri için kalite düzenlemeleri tüzüğü, coğrafi köken ve geleneksel tariflere dayalı ürün isimlerinin korunmasını desteklemekte ve belirlenen alandaki tüm topluluk temsillerinin kapsayıcılığına ihtiyaç duymaktadır.

2. *Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı*: Madde 21 ve 22, sırasıyla ayrımcılık yasağı ve kültürel, dini ve dilsel çeşitliliğe saygıyı ele almakta ve PGI sertifikalarında azınlık topluluk isimlerinin dahil edilmesini desteklemektedir.

3. *Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)*: Madde 14, ayrımcılığı yasaklamakta ve AB sertifikasyonlarında ve tasdiklerinde tüm kültürel kimliklerin eşit temsil edilmesi gereğini desteklemektedir.

4. *Konsey Tüzüğü (EC) No 389/2006*: Bu tüzük, Kıbrıslı Türk toplumunun ekonomik kalkınmasını teşvik etmek için mali destek sağlayan bir enstrüman oluşturmakta ve ticaretle ilgili sertifikasyonlarda onların dahil edilmesini savunmaktadır.

5. *Yeşil Hat Tüzüğü (Konsey Tüzüğü (EC) No 866/2004)*: Kıbrıs’ta Yeşil Hat üzerinden malların hareketini yönetmekte ve Kıbrıslı Türk ürünlerinin AB pazarlarında adil bir şekilde tanınması gerektiğini belirtmektedir.

6. *Avrupa Birliği Gümrük Kodu*: AB topraklarından kaynaklanan tüm malların adil muamelesini sağlamaktadır ve bu da Kıbrıslı Türk adlandırılmış ürünlerin dahil edilmesini desteklemektedir.

7. *Komisyon Uygulama Tüzüğü (AB) No 668/2014*: Tüzük (AB) No 1151/2012’nin uygulanmasını detaylandırmakta ve PGI ürünlerinin kaydında şeffaf ve kapsayıcı süreçlerin önemini vurgulamaktadır.

8. *Lizbon Antlaşması*: AB’nin çeşitliliğe ve eşitliğe olan bağlılığını artırmakta ve AB sertifikasyonlarında ve politikalarında tüm kültürel kimliklerin adil temsiline destek veren hükümler içermektedir.









Başa dön tuşu