Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Nevzat Özkunt, “Asgari ücret bin dolar” diyen atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın sözlerine işaret etti, asgari ücretin 823 dolar olduğunu söyledi ve enflasyonun tek nedeni olarak ücret artışlarını gösteren Tatar’ın “ya cehalet içinde ya da pişkinlik” içinde olduğunu kaydetti
Özkunt: Enflasyonun olduğu ekonomi, fakiri daha fakir zengini daha zengin yapar
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Özkunt, yüksek enflasyonun olduğu bir ekonominin; fakiri daha fakir, zengini daha zengin yaptığını, ücret artışına rağmen fakirleşmenin bu düzende kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Özkunt, “Düşük artış vereceğim ve fakiri daha fakir yapacağım, alım gücünü daha da düşüreceğim, diyen bir zihniyet ise zalim bir zihniyettir. Asgari ücret’in bugünkü kurdan karşılığı 823 Amerikan Doları’dır. Bin dolar USD değil. Dünyanın en pahalı ülkesi olan KKTC’de bu ücretle ne alabilirsiniz peki?” diye sordu.
“Tatar ya cehalet içindedir ya da pişkinlik…”
Özkunt şöyle devam etti;
“Mesela 29 kilo kuzu eti…
Yanı başımızdaki güney Kıbrıs’ta asgari ücret ile en az 130 kg et alırsınız. Yaratılan çarpık sistemin en basit göstergesidir bu. Bundan utanması gerekenlerin gözünü asgari ücrete dikmesi tam da onlardan beklenen bir davranış biçimidir.
Enflasyonun tek nedeni olarak ücret artışlarını gösteren Tatar ise ya cehalet içindedir ya da pişkinlik…
Doğrusu sermaye kesimini arkasına alan bir Cumhurbaşkanı ve hükümetten daha farklı bir açıklama beklemek saflık olurdu.
Prof. Dr. Mağfi Eğilmez’in sözlerini anımsattı
Daha geçen hafta Maliye Bakanı Sn. Berova ‘iyi ki TL kullanıyoruz’ diye hiçbir dayanağı olmayan ifadesi yanında enflasyonun sebebi olarak ‘fırsatçılardan’ söz etti ki doğru olan budur.
Son olarak önemli bir ekonomistin sözünü aşağıya bırakalım;
“Enflasyonun düşürülemediği bir ortamda özellikle gelirini buna göre ayarlama olanağı olmayan ücretli kesimin satın alma gücünde ortaya çıkacak düşüşlerin ücret artırımlarıyla ayarlanması gerekmektedir. Bu, yalnızca ücretlinin desteklenmesi açısından değil aynı zamanda ekonominin canlılığını kaybetmemesi açısından da gereklidir. Çünkü satın alma gücünün sürekli düşmesi insanların taleplerinin düşmesine, bu da büyüme oranının düşmesine ve ardından işsizliğin yükselmesine yol açar”
Prof. Dr. Mağfi Eğilmez