Bağımsızlık Yolu, Meclis Başkanlığı Krizi‘nin, siyasi uzlaşıyla çözülememesi üzerine, durumun hukuki bir boyutunun da olduğuna işaret ederek, konuyla ilgili Kıbrıs Türk yargı tarihinde bir ilk olarak “Quo Warranto” davası açtı
Ersoy: Rejim siyaseti halktan kopuk şekilde kendi gündeminde boğuldu
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Lefkoşa’da Mahkemeler önünde yaptığı açıklamada, bir ayı aşkın bir süredir memlekette aslında hiç gündem olmaması gereken bir siyasi krizi yaşandığına dikkat çekerek, ilk günden itibaren bu sürecin halkın sorunlarından tamamen kopuk olduğunu belirtti.
Ersoy, “Bağımsızlık Yolu olarak ilk günden beri halkın; eğitimden sağlığa, trafikten özel sektörde, güvencesiz bir yaşamdan geçim sıkıntısına kadar çok farklı sorunlarla boğuşurken, rejim siyasetinin halktan kopuk şekilde kendi gündeminde boğulduğunu ortaya koyduk.
“Artık bu sürece farklı bir yerden müdahale etme noktasındayız” diyen Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak mücadelenin parlamento ayağıyla, sokak ayağıyla, hukuk ve entelektüel ayağıyla bir bütün olarak sürdürülmesi gerektiğini söylediklerini hatırlattı ve 3 geçersiz oy pusulasına rağmen Meclis Başkanı ilan edilen Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ziya Öztürkler’in Yargıtay nezdinde sorgulanması yönünde bir dava dosyaladıklarını açıkladı.
Ersoy, “Bu dava Anayasa Mahkemesi’nde değil Yargıtay nezdinde açılan bir davadır. Bu dava daha önce hiç açılmadı. Hem bizim hem halk hem de yargımız açısından yeni bir dava süreci olacak. Bizim için önemli olan halkın gerçek sorunlarına dair çözümler üretilmesi. Bu davayı, çeşitli hukuksuzluklarla anılan ve bir ayı aşkın süredir devam eden sürece hukuksal anlamda yorum getirilmesi açısından açıyoruz” dedi.
Mesutoğlu: Bu konuya yargı kanalıyla çözümünün bulunmasının en sağlıklı yol olacağı kanaatindeyiz
Ersoy’dan sonra dava ile ilgili teknik bilgi veren Avukat Serkan Mesutoğlu, Meclis Başkanlığı seçimlerinin siyasi boyutu olduğu gibi hukuksal boyutu olduğunu belirterek, tarafların bir ayı aşkın süredir siyasi bir uzlaşıya varamadıklarını hatırlattı.
Mesutoğlu, “Ancak hukuksal boyutunda anlaşamadıkları için siyasi uzlaşıya varamadılar. Bu konunun bu şekilde halkın gündemini meşgul etmesindense, hukuki bir boyutu olduğu için yargı kanalıyla çözümünün bulunmasının en sağlıklı yol olacağı kanaatindeyiz” dedi.
Bu davanın Anayasa Mahkemesi nezdinde bir dava değil Yargıtay nezdinde “Yargıtay Asli Yetki” denilen; Anayasa’da öngörülmüş “Quo Warranto” isimli bir başvuru yapmak suretiyle başlattıkları bir yargı süreci olduğunu belirten Mesutoğlu, Quo Warranto ile ilgili teknik bilgileri de paylaştı.
“Quo Warranto” davası nedir?
Mesutoğlu, “Quo Warranto; İster atanmak ister seçilmek suretiyle bir makama gelen kişinin; atanma sürecinin veya seçilme sürecinin hukuka uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesidir. Bizim talep ettiğimiz emir; bu denetimin akabinde sürecin hukuka aykırı şekilde yürütülmüş olduğuna kanaat getirilmesi halinde; Mahkeme tarafından, Meclis Başkanlığı makamı hukuksal olarak boş ilan edilmesi ve Ziya Öztürkler görevden alınması şeklindedir” dedi.
Bu davanın Kıbrıslıtürklerin yargısal tarihinde bir ilk olduğunu söyleyen Mesutoğlu, daha önce Kıbrıs Türk Mahkemelerinde Quo Warranto yönünde verilmiş herhangi bir karar olmadığını dolayısıyla bir açıdan da öncü bir dava açtıklarını kaydetti.
Mesutoğlu, “Bu davada ne sonuç çıkarsa çıksın, gelecekte ‘Yasama’nın kendi içinde yapmış olduğu veya hukuka aykırı olduğu düşünülen seçimlerin de yargı tarafından denetlenmesi konusunda bir alan acacak. Atama konusu olduğunda da bu atamalarla ilgili mevzuat spesifik bir çare üretmiyorsa; alternatif yol olarak kullanılabilecek bir mecra olacak. Uzun vadede kazanımları olacak bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Sürecin şeffaf olması önemlidir, bu yüzden sizinle bilgileri paylaşmaya devam edeceğiz. Bu davada sadece sonuç değil süreç de çok önemlidir” dedi.
Özgür Haber Merkezi