Basın Emekçileri Sendikası (Basın-sen) Başkanı Gazeteci Ali Kişmir‘in, yazdığı bir yazıdan dolayı Askeri Suçlar Yasası‘nda yer alan ve 10 yıl hapislik öngören bir maddeyle yargılanması için Savcılık tarafından açılan davasında bugün itham yapıldı, davanın avukatları Hasan Esendağlı ve Cansu Nazlı süreci hem teknik hem de basın ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirdi
Dava 26 Kasım’da görülmeye başlanacak
Lefkoşa Kaza Mahkemesi‘nde bugün görüşülen davada Kişmir’e suç ithamı yapıldı ve ilk duruşma için de 26 Kasım 2024 tarihine gün verildi.
Savcılık toplamda 5 tanık dinleteceğini belirterek, ilk 3 tanık için celp çıkarılmasını istedi. Savcılık bu tanıklardan 2’sinin üniversitelerden gelecek 2 profesör diğerinin ise şikayetçi olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu bir asker olduğunu belirtti.
Özgür Gazete tanıkların ismine ulaştı
Özgür Gazete o tanıkların ismine de ulaştı. Celp çıkarılacak olan tanıklar; dava dosyasında 1. tanık olarak yer alan GKK‘ya bağlı Binbaşı Cengiz Doğan, 2. tanık olarak yer alan Lefke Avrupa Üniversitesi’nden (LAÜ) Prof. Dr. Oğuz Karakartal (Karakartal ayrıca Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Komitesi’nde görev yapıyor) ve 5. tanık olarak yer alan Doğu Akdeniz Üniversitesi‘nden (DAÜ) Prof. Dr. Adnan Akgün.
Suç ithamı ve ilgili madde
Mahkemede Kişmir’e yapılan suç ithamı ve ilgili yasa maddeleri ise şöyle;
Maddeler:
“34/1983 Sayılı Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesi ile Güvenlik Kuvvetleri Yargıtay’nın Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası’nın 18. maddesi ile 29/1983 Sayılı Askeri Suç ve Cezalar Yasası’nın 2. ve 26. maddelerine aykırı ‘Manevi Şahsiyetin Tahkir ve Tezyifi”
İtham:
“Sanık, 15.08.2020 tarihinde, Lefkoşa’da kendi adına kullanımda bulunan Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef gösteren ‘Genel Ev’ başlığı altında yazı yazarak, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etti”
Esendağlı: İki olasılık var; ya Ağır Ceza’ya havale ya da beraat
Mahkeme sonrası basına konuşan Avukat Hasan Esendağlı şunları söyledi;
“Bu meselede ilk soruşturma maksatları bakımından Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ndeyiz. Burada tanık dinleneceğine ilişkin bir prosedür takip edileceğini söylemiştik, bu prosedürün de başlangıcı ithamdır. Mahkeme sanığa ithamları okur, herhangi bir cevap almaz.
Savunmayı yapabilmemizin yolu da itham edilmekti. Bugün de itham yapıldı Ali Kişmir’e. Tanıkların gelmesi suretiyle ilk soruşturmanın duruşmasına başlayacağız.
Savcılık tanık olarak; şikayetçi pozisyonundaki askeri yetkiliye ve üniversitelerden 2 profesöre celp çıkarılmasını talep etti ve toplamda 5 tanık dinleteceğini söyledi, 5 tanık da birkaç celse de biter. Süreç çok uzamaz, arkasından da biz savunmamızı yaparız, Mahkeme de kararı verir.
İki olasılık var; ya Ağır Ceza’ya havale edilir ya da beraat kararı çıkar.
Kişmir: Benim yaptığım tek şey düşüncelerimi kaleme dökmek
Ali Kişmir de Mahkeme çıkışı kısa bir açıklama yaparak şunları belirtti;
“Gerek avukatların gerek sivil toplum örgütleri başta olmak üzere tüm örgütlerin desteğinden dolayı teşekkür ederim.
Bu davanın uzaması benim özgürlüğümü kısıtlıyor, basın ve ifade özgürlüğüne karşı da bir baskı oluşuyor. Bugün bu adımın atılması ve sürecin başlaması beklediğimiz ve istediğimiz bir şeydi.
İtham edilirken, Facebook’ta paylaştığım bir yazıdan dolayı itham edildim. Bunun söylenmesi her ne kadar bir prosedür olsa da bunu duymak bile bana ağır geldi kendi ülkemde. Yaşayıp göreceğiz, benim yaptığım tek şey düşüncelerimi kaleme dökmek.
Nazlı: Bir gazetecinin 10 yıl ceza öngören bir maddeyle yargılanmasını reddediyoruz
Davanın avukatlarından aynı zamanda Basın-sen avukatı da olan Cansu Nazlı da durumun toplumsal boyutuna dikkat çekerek şunları kaydetti;
“Her şeyden evvel bir hukukçu olarak bu davada gerekli müdafaayı yapacak olsak bile bu ülkede yaşayan, ifade ve basın özgürlüğüne sahip çıkan ve bunu toplumsal bir değerimiz olarak gören bir toplum olarak; bir gazetecinin 10 yıl ceza öngören bir maddeyle yargılanmasını reddediyoruz.
“İfade özgürlüğü; Kıbrıslı Türk halkının olmazsa olmazıdır”
Bir gazetecinin yazdığı bir yazıdan dolayı bir gün bile hapislik talebiyle yargılanması kabul edilemez. İfade özgürlüğü; Kıbrıslı Türk halkının olmazsa olmazıdır, en hassas noktasıdır.
Gerek basına getirilen başka davalarda da olsun gerekse bugün Ali’nin davası olsun Kıbrıslı Türk halkının tutumu ifade ve basın özgürlüğünden yanadır.
Biz bu cezai yargılama sürecini hukuki olarak sürdürecek olsak da toplumsal olarak haklar boyutunda kabul edilemez olduğunu yinelemek isterim.
“Zem ve kadih bir hukuk davası konusu olmalıdır”
Ayrıca genel anlamda da ‘zem kadihin‘ bir hukuk konusu olması gerektiği ve hukuk mahkemelerinde görülmesi, biz tazminat davası konusu olması gerektiği genel talebini de hatırlatmak isterim.
Kimse sözlediği bir sözden dolayı hapis tehdidiyle yargılanmamalı. Basın ve ifade özgürlüğünün; en temelde bunu gerektirdiğini bugün burada hatırlatmanın anlamlı olacağını düşünüyorum”
Özgür Haber Merkezi