Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) ve Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (TIP-İŞ), hastanelerin genel durumunun “depreme dayanıksız” olduğunu hatırlatarak, olası bir deprem anında yaralıların hayatta kalması için hızlı ve etkili sağlık hizmetlerine ihtiyaç olduğunu vurguladı, Sağlık Bakanlığı ve hükümete “ihmalden sorumlu olacakları” uyarısında bulundu
KTTB&TIP-İŞ: Hastanelerimiz hala depreme dayanıklı hale getirilmedi
Ortak yazılı açıklama yapan iki hekim örgütü, son günlerde ada çevresinde meydana gelen deprem hareketlerinin, adada deprem riskinin her geçen gün arttığını açıkça ortaya koyduğuna işaret etti.
Açıklamada, “Ancak bu gerçeklik, yöneticilerimiz tarafından ne yazık ki hâlâ görmezden gelinmekte. Olası bir depremde en çok ihtiyaç duyacağımız yerler olan hastanelerimiz, hala depreme dayanıklı hale getirilmediği gibi acil durumlar için hiçbir hazırlık yapılmadığı ortadadır” denildi.
“Yangın, sel gibi acı olaylardan hiçbir ders çıkarılmadı”
Açıklama şöyle devam etti;
“2020 yılında ülkemizin en büyük sağlık tesisi olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yaşanan yangın ve öncesindeki sel felaketleri, sadece hastanelerimizin değil, sağlık sistemimizin doğal afetlere karşı tamamen hazırlıksız olduğunu gözler önüne sermiştir.
Ancak bu acı olaylardan hiçbir ders çıkarılmadı. Olası bir depremde bir afet yönetim planımız olmadığı gibi kamu ve özel hastanelerimizde deprem tatbikatlarının dahi gerçekleştirilmediği gün gibi açıktır.
“Depremde yaralıların hayatta kalması sağlık hizmetlerinin etkili şekilde sunulmasına da bağlıdır”
Depremde yaralıların hayatta kalması, yalnızca kurtarma çalışmalarının başarısına değil, sağlık hizmetlerinin hızlı ve etkili şekilde sunulmasına da bağlıdır.
Göçük altından çıkarılan yaralılar için kan nakli, diyaliz, ameliyat, yoğun bakım gibi hayati hizmetler gerekecektir.
Bu hizmetlerin verileceği binalarımız, en ufak bir sarsıntıda yıkılacaksa, o yaralıları kurtarmak bir hayalden öteye gidemez. Ayrıca hastanelerin yıkılması ile sağlık çalışanlarının kaybı veya yaralanması hem ciddi bir eğitilmiş insan gücü kaybı, hem de sağlık hizmetlerinin durması anlamına gelecektir.
“Raporlamalar hastanelerin depreme dayanıklı olmadığını gösteriyor”
Ne yazık ki yapılan raporlamalar, ülkemizdeki birçok hastane binasının depreme dayanıklı olmadığını göstermiştir;
•Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi: Kan bankası ve hemodiyaliz ünitelerinin bulunduğu binalar, yıkılma riski en yüksek yapılar arasında yer almaktadır. Buna rağmen, bu birimlerin hala aynı tehlikeli binalarda hizmet vermeye devam ettiği görülmektedir.
•Girne Akçiçek Hastanesi ve Cengiz Topel Devlet Hastanesi: Küçük bir sarsıntıda dahi tamamen yıkılabileceği belirtilen bu hastaneler için hiçbir güçlendirme veya yenileme çalışması yapılmamıştır.
Bu tablo, yalnızca kamu hastaneleriyle sınırlı değildir. Özel hastaneler de depreme dayanıklılık denetimlerinden geçmemiş, herhangi bir afet senaryosuna uygun şekilde hazırlanmamıştır.
“Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, bu uyarıları dikkate almak yerine sessiz kalmayı tercih ediyor”
Bu uyarılar yeni değildir. Uzmanlar, her fırsatta binaların güçlendirilmesi gerektiğini ve afet planlarının yapılması gerektiğini dile getiriyor.
Ancak ne yazık ki hükümet ve Sağlık Bakanlığı, bu uyarıları dikkate almak yerine sessiz kalmayı tercih ediyor. Şunu açıkça ifade ediyoruz: Bu ihmallerin bedeli ağır olacak!
Yapılması gerekenler
Olası bir deprem felaketinin önüne geçmek için şu adımlar derhal atılmalıdır:
1.Tüm Kamu ve Özel Hastaneler: Depreme dayanıklılık denetimlerinden geçirilmeli, dayanıklı olmayan binalar acilen güçlendirilmelidir.
2.Yeni Binalar: Özellikle Burhan Nalbantoğlu, Girne Akçiçek ve Cengiz Topel hastaneleri için modern, depreme dayanıklı yeni hastane binaları inşa edilmelidir.
3.Acil Durum ve Afet Planları: Sağlık tesislerinde kapsamlı afet yönetim planları hazırlanmalı, bu planlar sık sık güncellenmelidir.
4.Tatbikatlar: Sağlık çalışanları ve sivil savunma ekipleri, deprem senaryolarına göre düzenli tatbikatlarla eğitilmelidir.
5.Sivil Savunma Güçlendirilmesi: Afet sonrası müdahale ekiplerinin kapasitesi artırılmalı ve hastanelerle koordinasyonu sağlanmalıdır.
“Eylemsizlik suçtur, tarih ve vicdan bu ihmalleri kaydetmeye devam ediyor”
Yetkililere sesleniyoruz; Eylemsizlik suçtur. Bu ihmaller yalnızca bir yönetim zafiyeti değil insan hayatına, eğitimli insanımızın kaybına mal olacak kadar ağır sonuçlar doğuracaktır.
Bir hastanenin yıkılması, yalnızca bir bina kaybı değildir. O hastanenin yıkılması, bir toplumun umudunun ve geleceğinin yıkılması demektir. İnsanların hayatta kalma şansını ellerinden almak, affedilemez bir sorumluluk ihmalidir.
Deprem kapıda. Bu ihmal devam ederse, yaşanacak bir afetin felakete dönüşmesinin tüm sorumluluğu, bu uyarıları dikkate almayan hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın omuzlarında olacaktır. Biz uyarıyoruz, tarih ve vicdan bu ihmalleri kaydetmeye devam ediyor. Harekete geçin. Şimdi”