Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Cansu N. Nazlı, “Çocuklar kelle koltukta yaşıyor” diyerek, devletin çocukları ihmal ve istismardan koruyacak mekanizması olmadığını söyledi
Nazlı: Sosyal Hizmetler bilinçli bir politikayla yıllar içerisinde yalnız bırakıldı
Nazlı, 18 yaşının altındaki herkesin çocuk sayıldığına dikkat çekerek ülkedeki tüm çocuklardan, ebeveynlerinden önce Sosyal Hizmetler Dairesi’nin sorumlu olduğunu söyledi, sosyal hizmetlerin yalnızca çocuklarla değil yaşlılar, bağımlılar, engelliler de ilgilendiğini kaydetti.
Sosyal hizmetlerin, bütün kırılgan kesimlerin devlet tarafından sosyal destek almasını sağlayacak çok önemli bir kurum olduğuna değinen Nazlı, bilinçli bir politikayla yıllar içerisinde yalnız bırakıldığını kaydetti.
Nazlı, “Çocuklar kelle koltukta yaşıyor” diyerek, devletin çocukları ihmal ve istismardan koruyacak mekanizması olmadığını söyledi.
Sosyal hizmetlerin güçlendirilmesinin çocuk hakları için de çok önemli bir talep olduğunu aktaran Nazlı, sosyal hizmetlere daha fazla bütçe ayrılması, istihdam yapılması, çocuk hakları alanında çocukların ihmal ve istismardan korunmasını önleyecek bütünlüklü devlet mekanizması geliştirilmesi ve çocuk izlem merkezlerinin kurulması gerektiğini vurguladı.
Nazlı, Meclis’in raflarında duran Çocuk İzlem Merkezleri Kurulması Yasa Tasarısı’nın mevcut hükümet partileri tarafından hazırlandığını, bunu çok olumlu bulduklarını ve bir an öne kurulması gerektiğini vurguladı.
“Eğitim müfredatı elden geçirilerek cinsel sağlıkla ilgili dersler tekrar müfredata girmeli”
Çocuk ebeveynlerin var oluşunu; “çocukları koruyacak bir devlet mekanizmasının olmayışının bir sonucu” olarak açıklayan Nazlı, konunun çeşitli boyutları olduğunu, farkındalık ve bilinçlendirmeyle ilgili bir noksanlık olduğunu kaydetti, eğitim müfredatının elden geçmesi gerektiğine dikkat çekti.
Nazlı, cinsel sağlıkla ilgili derslerin tekrar müfredata girmesi ve genç bireylere bu konuda farkındalık yaratılmasının önemli bir adım olduğunu belirterek, yabancı veya vatandaş olup olmadığına bakılmaksızın tüm çocukların takibinin Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından yapılması ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Haklarımızı koruyacak olan örgütlü mücadeledir”
Nazlı, temel hak ve özgürlüklerin yukarıdan bahşedilmediğine, hepsinin mücadele yoluyla kazanıldığına dikkat çekerek, hakların korunmasının da yine mücadele ile olacağını belirtti.
Nazlı, emekçilerin sürekli haklarının gasp edildiğini, her ekonomik sıkıntıda hükümetin aklına elini önce vatandaşın cebine sokmayı getirdiği durumu neoliberal dönemin sonucu olduğunu söyledi.
Nazlı, mevcut hükümetin neoliberal politikaları hayata geçirirken hukuku çiğneyerek yaptığını fakat, hukuku çiğneyerek konunun mahkemeler yoluyla mücadele ve kazanımları koruma şansı yarattığını ifade etti.
Sadece hukuki mücadelenin yeterli olmadığına da dikkat çeken Nazlı, özellikle siyasi boyuttaki meselelerin bile mahkemeler yoluyla çözülmeye çalışılmasının mahkemelerin üzerindeki baskıyı da artırdığına değindi.
Nazlı, haklarımızı koruyacak olanın örgütlü mücadele olduğunu kaydetti, sadece yasalara ve hukuki mücadeleye dayalı yöntemin yeterli olmadığından bahsetti.
Nazlı, hak gasplarının kulpuna uydurulduğu için mahkemeden geri dönen meseleler de olduğuna değinerek “Mevziiyi sadece hukuki mücadeleyle kazımamamız, örgütlü mücadeleyi temele almamız gerekiyor. Güçlü olduğumuz oranda haklarımızı koruyabiliriz” dedi.
“Kişmir davası sadece Ali Kişmir’le ilgili değil”
Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Başkanı Gazeteci Ali Kişmir davasından da bahseden Nazlı, celsenin devam ettiğini fakat bunun sadece Ali Kişmir ile ilgili olmadığını, toplumun ifade özgürlüğü ile ilgili bir mesele olduğuna dikkat çekerek herkesi 16’sında görülecek olan celse için ifade ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak adına mahkemeye gelmesi için çağrıda bulundu.
“Sadece görüşmeler endeksli bir çözüm ve barış beklentisi gerçekçi değil”
Yeni kapıların açılmasıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Nazlı, yeni kapıların açılmasını hem bir talep hem de ihtiyaç olarak değerlendirdi, Bağımsızlık Yolu’nun yeni kapıların açılması talebini yükselten kesimlerin arkasında durduğunu söyledi.
Nazlı, görüşmelerle ilgili olarak görüşmelerin, çözüme katkı koyması açısından gerekli olduğunu fakat sadece görüşmeler endeksli bir çözüm ve barış beklentisinin gerçekçi olmadığını ifade etti.
Sürecin toplum liderlerine bırakılamayacak kadar önemli olduğunu, toplum olarak sahip çıkmamız gerektiğini, halkların yakınlaşmasıyla gerçekleşecek bir süreç olduğunu kaydeden Nazlı, iki toplum arasındaki yakınlaşmada yalnızca masaların kurulması ve bozulmasının hayal kırıklığı yaratabileceğinden bahsederek görüşmeler olurken, örgütlü olduğumuz oranda güneydeki yapılarla ortak bir sözü söyleme, talebi yükseltme noktasını günlük hayatımızda artırdığımızda ‘masadan’ daha çok katkısı olacağına dikkat çekti.