Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, asgari ücretin, yoksulluğu derinleştiren bir faktör haline geldiğini söyleyerek, bu durumun en büyük mağdurlarından birinin de eğitim alanı ve çocuklar olduğunu vurguladı
Maviş: Bu artış, yoksulluğu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaK
Yazılı açıklama yapan Maviş, hükümetin duyurduğu asgari ücret artışının, çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmekten uzak, tamamen yetersiz olduğunu söyleyerek, son dört aylık hayat pahalılığının yüzde 11,12 olarak gerçekleşmişken, asgari ücrete yapılan yüzde 7,5’lik zammın, emekçilerin alım gücünü daha da düşüreceğini kaydetti.
Maviş, “Yıllık yüzde 53,29’luk enflasyon karşısında bu artış, çalışanların yoksulluğunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır” dedi.
“Sermaye ve Hükümet İş Birliği: Yoksulluk derinleşiyor”
Maviş açıklamasına şöyle devam etti;
“Asgari ücret belirlenirken hükümetin sermaye kesimiyle vardığı anlaşma, emekçilerin haklarının yok sayıldığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Yapılan yolsuzluk raporlarında ortaya çıkan çıkar ilişkileri, bu masada da kendini göstermiştir. Hükümet ve sermaye ortaklığıyla belirlenen bu ücret, işçilerin alın terini hiçe saymakta, yoksulluğu derinleştirmektedir.
Peki, asgari ücrete karar veren hükümet yetkilileri ve bürokratlar aynı oranda zam alacak mı? Patronlar enflasyon oranının altında bir fiyat politikası mı belirleyecek?
Elbette hayır! Sermaye ve hükümet, döviz kurunun ve enflasyonun üzerinde zamlar yapmaya devam edecek, patronlar karlarına kar katacak ve bürokratlar ile bakanlar yüzde 22 dolayında net maaş artışı alacaktır.
“Asgari ücret yoksulluğu derinleştiriyor”
Açlık sınırının 27 bin 567 TL’ye ulaştığı bir dönemde, belirlenen asgari ücretin Temmuz ayına kadar temel gıda, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel ihtiyaçları bile karşılamayacağı ortadadır.
Türk Lirası’nın döviz karşısında yaşadığı değer kaybı, devletin sağlık, ulaşım, su, elektrik, akaryakıt ve dolaylı vergilere yaptığı zamlarla birleştiğinde, vatandaşların geçim koşulları daha da zorlaşacaktır.
Üstelik hükümet ve sermaye kesimi, ülkede çalıştırılan 3. Dünya ülkelerinden gelen işçilere yüzde 30 daha düşük ücret verilmesi yönünde taleplerini dile getirerek, iş gücünü daha da ucuzlatma peşindedir.
Bu uygulama, yerel iş gücünü zayıflatacak, çalışanlar arasındaki eşitsizliği daha da derinleştirecektir.
Günümüzde 8 saatlik çalışma süresiyle temel ihtiyaçlara erişim imkânsız hale gelmiştir. Et fiyatlarında dünyanın en pahalı üçüncü ülkesi olmamız, sağlıklı beslenmeyi zorlaştırırken, kira, faturalar ve ulaşım giderleri çalışanları daha fazla borçlanmaya itmektedir.
Tasarruf yapmak neredeyse imkânsız hale gelmiş, ay sonunu getirmek her geçen gün daha da zorlaşmıştır. Bu zam kararı, vatandaşın geçimini sağlayabilmesi için daha uzun süre çalışmaya razı olması anlamı taşımaktadır.
“Eğitim ve çocuklar krizin en büyük mağduru”
Asgari ücretle geçinen ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarını kamu okullarına göndermektedir. Devletin eğitime bütçe ayırmadığı bir ortamda, okulların eksikliklerinin yükü yine velilerin omuzlarına yüklenmektedir.
Eğitim materyalleri, okul giderleri ve ulaşım masrafları, yetersiz ücret artışının en büyük mağdurlarının çocuklar olacağını göstermektedir.
Bu yüzden asgari ücret komisyonuna resmi itirazda bulunacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Hayat pahalılığı oranı ve refah payı dikkate alınmadan yapılan bu artışı kabul etmiyoruz.
Çalışanların alım gücünü koruyacak ve insanca yaşam koşullarını sağlayacak bir ücret düzenlemesi acilen yapılmalıdır.
Taleplerimiz:
1. Hayat pahalılığı ve refah payı oranı dikkate alınarak adil bir asgari ücret belirlenmelidir.
2. Çalışanlar arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.
3. Dolaylı vergiler düşürülmeli, temel ihtiyaçlar herkes için ulaşılabilir hale getirilmelidir.
4. Ekonomik krizin faturası emekçilere kesilmemeli, adil bir gelir dağılımı sağlanmalıdır.
Ya İnsanca bir yaşam ya da mücadele”