EkonomiInstagramKıbrısManşetSiyaset

Rahvancıoğlu: Yurt dışından yabancı işçi getirilmesine olumlu bakmıyoruz






Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, sermayedarın işçisine vereceği en düşük ücreti vermek istediğinin altını çizerek, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini ve pazarlık unsuru olmaktan çıkmasını istemediklerini vurguladı

Rahvancıoğlu: Özel sektör emekçisini temsil edecek bir sendikal oluşum olmadığı için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bir bacak eksik

Rahvancıoğlu, Kıbrıs Postası’nda Erçin Şahmaran’ın programına katılarak, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ile ilgili yasa tasarını 2018’de hazırladığını ve 4’lü koalisyon döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Zeki Çeler’e sunduklarını belirtti.

Zeki Çeler’in “Mevcut yasayla ancak bu kadar yapabilirim” söyleminin üzerine bu yasayı hazırlayıp sunduklarını hatırlatan Rahvancıoğlu, o dönem Dev-İş’in ve Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nın da yasa tasarısı sunduğunu söyledi.

Diğer yasa tasarılarının içerikleri hakkında bir bilgisi olmadığını aktaran Rahvancıoğlu, “Ne bize ne de onlara herhangi bir cevap verilmedi” dedi.

Rahvancıoğlu, sosyal devlet anlayışında, özel sektörde işçi, işveren ve devlet olarak üç ayak olduğu üzerinden hareket edildiğini söyledi.

Bütün mevzuatın bunun üzerine kurulu olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, ülkemizde ise özel sektör emekçisini temsil edecek bir sendikal oluşum olmadığı için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda da bir bacağın eksik olduğunu belirtti.

Bu sebepten dolayı Bağımsızlık Yolu’nun yıllardır dile getirdiği “10 kişi ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde sendikasız işçi çalıştırmanın yasaklanması” talebini yeniden vurguladı. Kıbrıs’ın kuzeyinde sendikalaşma oranının yüzde 0.5 olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, bunun dünyadaki en düşük oran olduğunu da sözlerine ekledi.

Sendikasız işçi çalıştırmak yasaklansın taleplerini 2016 yılında yasa tasarısı haline getirdiklerini de anlatan Rahvancıoğlu, meclise de önerildiğini, CTP ve TDP’nin olumlu oy kullanmasına rağmen çoğunlukta olan taraf hayır dediği için yasanın geçmediğini ifade etti.

“Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi gerekiyor”

Rahvancıoğlu, özel sektörde sendikalaşmanın hayata geçmesi uzun vadeli bir süreç olduğu için en azından asgari ücret meselesinde, mevcut sendikasızlık koşulunda özel sektörde çalışan insanların makul denebilecek bir ücretin sağlanabilmesi açısından asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi önerisini sunduklarını açıkladı.

“Asgari ücreti konuştuğumuzda gerçekten ve sadece bir işçinin ve ailesinin bir ay boyunca insanca yaşayabileceği ücreti konuşmamız gerekiyor” diyen Rahvancıoğlu, aklımızın gerisinde kamu maliyesinin meselelerini, işyerlerinin cezalarını veya harçları düşünmememiz gerektiğini söyledi.

Sermayedarın işçisine vereceği en düşük ücreti vermek istediğini ifade eden Rahvancıoğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini ve pazarlık unsuru olmaktan çıkmasını istemediklerini vurguladı.

Rahvancıoğlu, esnafın derdini de kendilerine dert edindiklerini, 10 kişi ve üzeri işçi çalıştıranlara patron veya sermayedar dediklerini, esnafı bu kategoriye koymadıklarını söyledi.

“Asgari ücretliler ve özel sektör çalışanları kamu çalışanlarının doğal müttefiki olacak”

Rahvancıoğlu, kamu çalışanlarının, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesiyle birlikte, patron baskısının da geleceği için maaşlarının artmayacağından endişe duyduklarına dikkat çekti.

Kamu çalışanlarının, maaşlarını artırmak istediğinde karşısında sadece devletin olduğunu, özel sektörde asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ile devletle beraber özel sektör patronlarını da karşısında bulacağını düşündüğünü söyledi.

Bu düşüncenin yanlış olduğuna vurgu yapan Rahvancıoğlu, sadece düşmanlarının artacağını düşündüklerini ancak dostlarının da artacağını belirtti. Rahvancıoğlu, bütün asgari ücretlilerin, bütün özel sektör çalışanlarının kamu çalışanlarının doğal müttefiki olacağını ifade etti.

Aralık ayında kamu sendikalarının iki günlük süresiz grev yaptığını, grevin amacının da hayat pahalılığı artışından konsolidenin kaldırılmasını engellemek olduğunu anımsattı.

“Son on yılın en rahat, toplumdan en az küfür yiyen greviydi” diyen Rahvancıoğlu, sebebinin ise “kamu ne kadar alırsa biz de o kadar artış alacağız” düşüncesinin halka yerleşmiş olması olduğunu aktardı.

Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin kamu sendikalarının elini zayıflatmayacağını vurgulayan Rahvancıoğlu, aksine güçlendireceğini söyledi.

Rahvancıoğlu, ayrıca özel sektör – kamu sektörü ayrımının, emekçinin emekçiye kırdırılması siyasetinin bozulması için asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini savunduklarını da sözlerine ekledi.

“Sektörel asgari ücrette de belirlenen bir taban fiyatı var”

Rahvancıoğlu, sektörel asgari ücret ile yabancı uyrukluların belli haklarını karşılayarak yüzde 30 daha az asgari ücret ödemenin başka bir şey olduğunu açıkladı.

Sektörel asgari ücret modelinin dünyanın çeşitli yerlerinde uygulandığına işaret eden Rahvancıoğlu, sektörel asgari ücrette, taban asgari ücret fiyatının olmadığı anlamına gelmediğini söyledi.

Sektörel asgari ücretin aslında verimlilik ücreti olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, her sektörün kendi verimliliğine göre, çalışan insanların verime katkısı olduğu kadar aldığı ek ücret olduğunu ifade etti.

Sektörel asgari ücrete taban ücreti belirlendiği takdirde karşı olmadıklarını ancak sektörel asgari ücret adı altında bazı sektördekilere fazla, bazılarına daha az ücret vermek için hiçbir bilimsel temeli olmayan rakamlar ortaya çıkacaksa buna karşı olacaklarını söyledi.

“Yurt dışından yabancı işçi getirilmesine olumlu bakmıyoruz, geldikten sonra yapılacak ayrımcılığa ise karşıyız”

Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak, ülke vatandaşları işsizlik sorunu ile boğuşurken, yurt dışından yabancı işçi getirilmesine olumlu bakmadıklarını söyledi, işsizlik rakamlarının belirlenecek bir seviyenin altına düşene kadar var olan çalışma izinlerinin yenilenmesi dışında, yeni çalışma izni verilmesine karşı olduklarını da belirtti.

Yabancı işçi getirilmesini kendilerinin de istemediğini belirten Rahvancıoğlu, geldikten sonra yapılacak ayrımcılığa ise kesinlikle karşı olduklarını kaydetti.

Rahvancıoğlu, konuşmasının devamında “Yabancı işçiye ayrımcılık yaparak, aslında kendi yerli işçinize de kötülük yapmış olursunuz, patronlar yabancı uyruklu işçiye daha az ücret ödeyeceği için yerli işçiyi çalıştırmayacak” ifadelerine yer verdi.

“Fiyatların artmasının temel nedeni işletmelerin kar oranları”

Rahvancıoğlu, ücretlerin enflasyon fiyatlarına etkisinin çok düşük, yüzde 1 olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, ülkemizdeki akademisyenlerin ve dünyada yapılan diğer yapılan bilimsel çalışmaların ücretlerin enflasyona etkisinin yüzde 1 olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Genel mantığa ters gibi duyulduğunun farkında olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, bilimsel yapılan çalışmaların net şekilde bunu ortaya koyduğunu söyledi. Fiyatların artmasının temel nedeninin işletmelerin kâr oranları olduğuna işaret eden Rahvancıoğlu, esas yapılması gerekenin hayatı ucuzlatmak olduğunu söyledi.

“Hayatı ucuzlatmak için kamucu politikaların hayata geçmesi gerek”

Hayatı ucuzlatmak için ise kamucu politikaların hayata geçmesi gerektiğinin altını çizen Rahvancıoğlu, sağlık, eğitim, barınma, ulaşım ve enerjide sosyal devlet politikalarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Rahvancıoğlu, inşaat sermayesi ve AKSA, market ve ticaret burjuvazisi, araba, benzin ithalatçıları ve sigorta şirketleri, özel eğitim sermayesi ile özel sağlık sermayesi insanların gelirlerinin üstüne çöreklenmiş durumdadır dedi. Kamucu politikalarla yüzde 37.4 hayatın ucuzlatılabileceğini hesapladıklarını ifade eden Rahvancıoğlu, bu durumda asgari ücreti her defasında arttırmaya da gerek kalmayacağını söyledi.

Bütçe konuşulurken hep giderler üzerinden konuşulduğunu, giderler konuşulurken de hep kamu maaşlarının konuşulduğunu anlatan Rahvancıoğlu, giderlerin maaşlardan ibaret olmadığını vurguladı.

Gider kalemi olarak maaşlardan çok daha yüksek gider kalemi olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, bunun da patronlara verilen teşvikler, hibeler ve muafiyetlerden oluştuğunu belirtti. Rahvancıoğlu, genişlemeci bütçeyi savunduklarını yani devletin büyümesi gerektiğini savunduklarını dile getirdi. Devletin, en temel ihtiyaçlar olan sağlığa, eğitime, ulaşıma, barınmaya ve enerjiye yatırım yapmasını savunduklarını, kaynak için de servet vergisini önerdiklerini anlattı.













Başa dön tuşu