
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Meclis önünde “öğretmen hakları ve eğitimdeki sorunlarla” ilgili eylem yaptı, öğretmenler kendilerini zincirledi
Eylem: DPÖ’nün Kalkınma Planı bizi doğruluyor
Eylemde konuşan sendika başkanı Selma Eylem, 2008-20211 sonrası öğretmenlerin yasal haklarıyla ilgili yaşanan adaletsizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.
Eylem, “Bu zincirler bunu ifade ediyor. Bu haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı öneriler yaptık, Meclis’e, Meclis Başkan ve Yardımcısı’na, Eğitim Bakanına, Maliye Bakanına ve Başbakana… Ancak herhangi bir adım atılmadı, atılmıyor” dedi.
Eylem konuşmasına şöyle devam etti;
“Eğitim ve okullarımızda yığınla sorun var. Özellikle alt yapılarla ilgili sıkıntılar büyük.
Devlet Planlama Örgütü’nün (DPÖ) yaptığı 4 Yıllık Kalkınma Planı var. Nüfusu bilinmeyen bir ülkede kalkınma planı nasıl yapılır, bu ayrı bir konu.
Ancak bu planda, eğitimle ilgili koyulan hedeflerde, bizim dile getirdiğimiz sıkıntıların gerçekliği ortaya çıkıyor.
Planda diyor ki; ‘Eğitimde tüm kademelerde fırsat eşitliği bağlamında OECD (Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü) ortalamalarında eğitime erişim sağlamak maksadıyla gerekli çalışmalar yapılacak’
Bu ortalamaya göre sınıf sayıları 23 olması gerekirken, 30 okulda 30 ve üzeri sınıf var, yani ortalamanın yüzde 83 üzerinde.
Bir başka madde diyor ki; ‘Yeni derslik, okul yapımı hızlandırılarak planlanacak, alt yapısı geliştirilmiş, sağlıklı ve güvenli okullar tasarlanacak’
Bu ne demek; şu anda okullarımız güvenlik sorunu yaşıyor, sağlıklı eğitim ortamı yoktur. Okullarımız inşaat içinde veya öğrencilerimiz konteynerlerde.
“Çocuklarımız ‘tam gün’ saldırısı yüzünden aç”
Adına tam gün diyorlar ancak tam gün sadece adıdır, eğitimde nitelik ne Eğitim Bakanlığı ne de hükümetin umurundadır.
Çocuklarımız yağmur içinde, sokaklarda yerlerde yemek yemeye çalışıyor bu saldırı programı nedeniyle.
‘Okul yemeği programı uygulanacak’ diyor. Çocuklarımızın şu an bu tam gün denilen programdan dolayı aç kaldığı da ortaya çıkmıştır.
Bütün bunlar ortada dururken, öğretmen ve okul idareleri, kamusal eğitimle ilgili ihmalin yükünü çekiyor.
Ancak öğretmenlerimize ve idarelerimize, özellikle 2008-2011 sonrası öğretmenlerimizin uğradığı adaletsizliğe karşı sessiz kalınıyor.
“Kıbrıslı her şey yok edilmek isteniyor”
Eylem öğretmenler ve eğitimle ilgili yaptığı açıklamalardan sonra Karpaz’da meydana gelen eşek katliamına da değindi ve “Kıbrıslı olan her şey ortadan kaldırılmak isteniyor, eşekler de buna dahildir” dedi.
Sakarya: Eğitim bir milleti ya köle yapar ya da özgür kılar
Eylem’den sonra sözü alan Göç Yasası mağduru öğretmenlerden Mehmet Sakarya ise basın bildirisini okudu ve öğretmenlerin taleplerini sıraladı;
“Eğitim bir milleti ya köle yapar ya da özgür kılar. Eğitimin temelini öğretmenler oluşturur. Bu bağlamda öğretmenlerin sorumluluğu önemlidir, büyüktür”
İvedilikle yapılması gereken önerilerimiz;
-Meclise daha önce sunduğumuz öneriler kapsamında öğretmen statüsü ile ilgili ILO/UNESCO tavsiye kararları meclis gündemine getirilmeli, onaylanmalı ve gereği yapılmalıdır.
-Hangi yasadan gelirse gelsin, tüm kamu çalışanlarının çalışmışlıklarının, baremlerinin, kıdemlerinin bütünlüklü olarak ele alınarak düzenlenmelidir. Gerekli yasa çalışması yapılarak tüm mercilere iletilmiştir.
-2008’den sonra tüm çalışanlar İhtiyat Sandığı ve Tek Tip Sosyal Güvenlik Yasasına dahildir.
a) Bu fonların “Fon Yönetimi”, tüm kesimlerin temsiliyetini sağlayacak şekilde oluşturulmalı, öğretmenler de bu fonun üyesi olduklarına göre bu fon yönetimine mutlaka dahil edilmelidir.
b) Fon yönetimleri, fonun gerçek sahiplerine devredilmeli, fonun parasının enflasyon karşısında korunması için önlemler alınmalı, nemalandırılmalı, en az yarısı döviz olarak saklanmalıdır.
c) İhtiyat Sandığında kamu çalışanları için de yüzde 5 çalışan ve yüzde 5 devlet katkısı (işçilerdeki gibi) değişmelidir. (Kamu çalışanlarına ve öğretmenlere yüzde 4-4 kesinti adil değildir.)
d) Fonlara yapılan yatırımların yüzde 67’si en düşük ücretten yatırılmakta ancak fondan herkes ortalama oranlara göre emeklilik menfaati almaktadır. Yatırımların baremsel artışı sağlanmalı, yüksek enflasyon da göz önüne alınarak emeklilik öncesi son maaşlar emeklilik maaşını ve ikramiyeyi etkilemelidir
-“Göç Yasası”na tabi öğretmenlerin vergi dilimlerinin alt basamağında vergi ödenmesi sağlanmalıdır.
-“Göç Yasası” mağduru öğretmenlerimizin (terfilerinin de olmadığı düşünülerek) barem topuna 27 yılda gelişleri, 20 yılı geçmeyecek şekilde tadil edilmelidir. (Göç Yasasına eğitim hizmetleri sınıfı eklenmelidir)
-Öğretmenlik mesleğinin önemi ve sorumlulukları da düşünülerek tüm öğretmenlere 1/5 yıpranma payı verilmeli ve bu, fiili hizmetten sayılmalıdır. (55 yaş emeklilik hakkı olmalıdır)
-Tüm öğretmenlerimize (isteğe bağlı) doğumdan sonra en az 6 ay ebeveynlik izni kullanma hakkı verilmelidir.
-Tüm öğretmenlerimize, Öğretmenler Yasasının (25/85) 65. maddesinde yer alan görev riski / kira desteği/ yolluk yüzde 10 verilmeli ve emeklilik hakkı kazandırmalıdır.
-Öğretmenlerin eğitiminin ve gelişiminin önemine bağlı olarak 2. üniversite, master, doktora yapmaları, barem karşılığını şartsız almaları, ödenekli/ ödeneksiz kurs veya eğitime katılmalarını teşvik edecek düzenlemeler yapılmalıdır.
-Meclis’in yapmış olduğu 67/2023 Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi (Değişiklik No:4) Yasasındaki bazı KİT’lerde çalışıp (kurumda da) kamu hizmetine atanan çalışanların sadece “genel bütçeden” maaş alanlara barem sayılması ciddi bir adaletsizliktir, eşitsizliktir, tek bir kesime özgüdür. Yasalar tüm kesimleri dahil edecek şekilde düzenlenmelidir.