
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, son sözü öğretmenin söyleyeceğini vurguladı, hiçbir kural veya tüzüğün öğretmenin yansızlık ödevinden üstün olmadığını belirtti
Maviş: Bu değişiklik sadece içeriğiyle değil, yöntemiyle de kabul edilemezdir
Yazılı açıklama yapan Maviş eğitimim, hukukun üstünlüğü, laiklik ve bilimsel ilkeler temelinde şekillendirilmesi gereken bir kamusal hizmet olduğunu söyleyerek, ancak Eğitim Bakanlığı’nın hukuku ve demokratik süreçleri yok sayarak gece yarısı Resmi Gazete’de yayımladığı bir Disiplin Tüzüğü değişikliğiyle, okullarda başörtüsü kullanımına ilişkin yeni bir düzenleme getirdiğini belirtti.
Maviş, “Bu değişiklik sadece içeriğiyle değil, yöntemiyle de kabul edilemezdir” diyerek durumu şöyle açıkladı;
1. Hukuksuz Bir Süreçle Yapılmıştır
Kuzey Kıbrıs’taki eğitim sistemi, Öğretmenler Yasası’nın 92. maddesi uyarınca kurulan Teknik Kurul ve Yüksek Danışma Kurulu’nun gözetiminde yönetilmek zorundadır.
a. Eğitimle ilgili tüm yasa, tüzük ve yönetmelik değişiklikleri, Teknik Kurul’un onayından geçmelidir.
b. Sendikalar ve diğer eğitim paydaşlarının görüşü alınmadan yapılan bu değişiklik, hukuken sakattır ve geçersizdir.
c. Bakanlık, yasaları çiğneyerek, eğitim politikalarını keyfi bir şekilde belirleyemez.
2. Laiklik İlkesine Aykırıdır
a. Anayasa’nın 1. maddesi açıktır: Devletin dini yoktur, laik bir cumhuriyettir.
b. Devletin laik yapısı, eğitim sisteminde hiçbir dini yönlendirmenin veya dini sembollerin kurumsal düzeyde teşvik edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
c. Okullar, bireysel dini inançlara mesafeli olmalıdır ve devlet eliyle yapılan düzenlemeler de eğitimi dini referanslarla yönetme riskini doğurmamalıdır.
3. Çocuk Hakları Açısından Sorunludur
a. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, çocukların özgür iradeleri ile karar alabilmeleri sağlanmalıdır.
b. Bu düzenleme, çocukları dini kimlikler üzerinden bir ayrışmaya sürükleyebilecek, toplumsal baskıları artırabilecek bir nitelik taşımaktadır.
c. Bireysel özgürlüklerle ilgili kararlar, pedagojik, bilimsel ve çocuk haklarına dayalı bir çerçevede ele alınmalıdır.
d. Bu düzenleme çocukların özgür iradesine dayalı bir hak değil, onların erken yaşta belirli kalıplara zorlanmasının önünü açabilecek bir karar olarak görülmelidir.
4. Sendikalar ve Öğretmenler Dışlanmıştır
a. Eğitimle ilgili tüzük değişiklikleri, Öğretmenler Yasası’na göre Teknik Kurul’un katılımı ile yapılmak zorundadır.
b. Bu kurulda en fazla üyesi bulunan sendikalar da yer almakta ve eğitim politikalarının bilimsel ve demokratik bir zeminde tartışılmasını sağlamaktadır.
c. Bu karar, demokratik süreçlerin ve eğitim politikalarının keyfi bir şekilde şekillendirildiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
“Cepheleşme yaratmaya yönelik kötü niyet şüphesi de doğuruyor”
Ramazan ayında daha yüksek dini duyguların olduğu bir dönemde bu adımın atılması, yarın Cenevre’de başlayacak görüşmeler öncesi toplumda cepheleşme yaratmaya yönelik kötü niyet şüphesi de oluşturmaktadır.
Olgunluk çağına gelmiş her çocuğun ve öğretmenin inanç veya kılık kıyafet özgürlüğünü savunacağımız gibi öğrencilerin ve de öğretmenlerin yaşam tarzına müdahale edilmesine, eğitimde dini veya ideolojik yönlendirmeye karşı birlik ve bütünlük içinde mücadele edeceğiz. Tarafsızlık ve yansızlık ilkesi olmazsa olmazımızdır.
“Farklı kültürlerden gelen öğrencilerimiz okullarda eşitlenmektedirler”
Toplumsal değerlerimiz ve yasalarımız din ve vicdan özgürlüğünü dikkate almakta, hoşgörü çerçevesinde kişilerin inanç ve ibadetlerini yerine getirmesini fırsat tanımaktadır.
Farklı kültürlerden gelen öğrencilerimiz dil, din, ırk, siyasal düşünce, felsefi inanç ve mezhep ayırımı yapmadan ve taraf tutmadan eğitim sistemi içerisinde okullarda eşitlenmektedirler.
Öğretmenlerimiz bu eşitliği bozmayacak ve kapsayıcı bir tavırla sorumluluklarını yerine getireceklerdir. Bu noktada öğretmenlerimizin yansızlık ödevine bağlı olarak görevini ifa edeceğine güvenimiz tamdır.
“Dini, onu siyasi araca dönüştüren AKP eliyle buraya ithal edilmesine, müsade etmeyeceğiz”
Türkiye’de daha önce yapılmış benzer tartışmaların ülkeyi böldüğünü, kaosa sürüklediğini, cepheleştirdiğini, vatandaşları ötekileştirdiği ve ayrımcılığa maruz bıraktığını dikkate almalıyız.
Benzer bir tartışmanın, dini ekonomik ve siyasi bir örgütlenme aracı olarak kullananlar ve dinin, onu siyasi güçlü bir araca dönüştüren AKP eliyle buraya ithal edilmesine, müsade etmeyeceğiz.
Bu noktada AKP ve benzeri cemaatlerden medet umanlara sözümü şudur: Okullar bizimdir, neferi öğretmendir, ışığımız Atatürk’tür.
“Son sözü öğretmen söyleyecek”
Son sözü öğretmen söyleyecek. Hiçbir kural veya tüzük öğretmenin yansızlık ödevinden üstün değildir. Hiçbir talep çocuklar arasında ayrımcılık veya ayrıcalık yaratamaz, meşru değildir.
Eğitim sistemine yapılan bu tür keyfi müdahaleleri kabul etmiyoruz. Bu değişiklik derhal geri çekilmelidir. Eğitim politikaları, gece yarısı alınan talimatlarla değil, bilimsel, laik ve demokratik süreçlerle yönetilmelidir.
Eğer Eğitim Bakanlığı bu tavrını sürdürürse, eğitim sendikaları ile birlikte her türlü hukuki ve sendikal mücadeleyi başlatacağımızı kamuoyuna duyururuz”
UBP-DP-YDP’ye göre; küçücük kız çocukları başlarını örtmeyi kendileri seçiyor!