InstagramKıbrısManşetSağlıkSiyaset

Tartışmalara bilimsel yorum | Beyidoğlu: Sakıncalı tüzük değişikliği geri çekilmeli






Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği Başkanı Doç. Dr. Müge Beidoğlu, 18 yaş altındaki küçük kız çocuklarının başörtüsü takma kararının özgür iradeye dayandığının söylenemeyeceğini belirterek, bu durumun, çocuk ve gençler üzerinde psikolojik baskı, kimlik karmaşası ve sosyal dışlanma gibi olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguladı

Beyidoğlu: 18 yaş altı herkes çocuktur ve bu dönem, bireyin kimlik gelişimi açısından kritiktir

Eğitim Bakanlığı‘nın önerisiyle, Bakanlar Kurulu‘nun yaptığı ve küçük kız çocuklarının türbanla okula gitmesinin önünü açmak istediği Disiplin Tüzüğü değişikliği hakkında açıklama yapan Beyidoğlu, son günlerde ortaöğretimde başörtüsüne ilişkin düzenlemelerin gündeme gelmesi üzerine, okullarda çocuk ve ergenlerle çalışan bir meslek grubu olarak konuya dair görüşlerini paylaşma gereği doğduğunu belirtti.

Beyidoğlu, “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre, 18 yaşın altındaki herkes çocuktur ve çocukluk dönemi, bireyin kimlik gelişimi açısından kritik bir süreçtir. İnanç ve değerler, aile, çevre ve eğitim gibi etkenlerle şekillenir” dedi.

“Çocukların bilinçli tercihler yapabilmesi bilişsel olgunluğa ulaşmaları gerekir”

Beyidoğlu şöyle devam etti;

“Ancak çocukların inançlarını sorgulayıp bilinçli tercihler yapabilmesi için zihinsel, duygusal ve bilişsel olgunluğa ulaşmaları gerekir.

Ergenlik dönemi (12-18 yaş), kimlik arayışının yoğun olduğu, bireysel seçimlerin şekillendiği bir evredir. Ancak bu dönemde dahi, çevresel etkiler ve aile baskısı, bireyin kararlarını doğrudan etkileyebilir.

“Başörtüsü takma kararının tam anlamıyla özgür iradeye dayandığını söylemek güçtür”

Dolayısıyla, 18 yaşın altındaki bireylerin başörtüsü takma kararının tam anlamıyla özgür iradeye dayandığını söylemek güçtür.

Bu durum, çocuk ve gençler üzerinde psikolojik baskı, kimlik karmaşası ve sosyal dışlanma gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

“Çocuk hakları açısından sakıncalı olan bu tüzük değişikliğinin geri çekilmesini bekliyoruz”

Eğitim kurumlarının temel görevi, öğrencilere bağımsız düşünme ve sorgulama yetisi kazandırarak onların bilinçli tercihler yapmalarını sağlamaktır. Okulların herhangi bir dini inancı teşvik etmemesi, laik ve bilimsel eğitim anlayışını koruması büyük önem taşımaktadır.

Bu bağlamda, eğitim ortamlarında dini pratiklere yönlendirme yerine, çocuk ve gençlerin kendi kararlarını bilinçli bir şekilde verebilmeleri için onlara özgür bir alan tanınması gerektiğini vurgularken, çocuk hakları açısından sakıncalı olan bu tüzük değişikliğinin geri çekilmesini bekliyoruz”













Başa dön tuşu