
Ortada olmayan bir meselenin, son günlerde ortaya çıkması ve bu meselenin, kasıtlı olarak Ankara egemenleri ve onların işbirlikçileri tarafından gündemde tutulması, Siyasal İslam’ın Kıbrıslı Türk toplumuna saldırısıdır, dayatmasıdır.
Görmek istemeyenler görsün, duymak istemeyenler duysun, fark etmek istemeyenler fark etsin artık…
Ankara egemenlerinin ve onların işbirlikçilerini dayatma ile yapmak istedikleri “eğitim ve öğretim hakkını” savunma meselesi değil, dinin siyasallaşması yani Siyasal İslam dayatmasıdır, saldırısıdır…
Gericiliktir, yobazlıktır!
“İslami Başörtü” takma dinsel bir emirdir. Kişisel bir tercih değildir. Okullara İslami Başörtüsünü sokmaya çalışmak dinsel emir gereğini yapmaya çalışmaktır…
Bu nedenle özgürlükler bağlamında değil, Siyasal İslam rejimi ve laiklik ekseninde meseleye bakılmalıdır.
10-15 yaşlarında kız çocuklarının “İslami Başörtüsü” ile okula gitmesine ısrarla dayatma yapan Ankara ve onların işbirlikçileri tamamen laiklik ilkesini sarsmak ve yok etmek için “dinsel bir emri” yerine getirmeye çalışıyorlar.
Böylece “Okullarda Dinsel Emri” yerine getirerek “Laiklik” ilkesini çiğneyip, toplumu süreç içinde orta çağ karanlığına sürüklemek gayesindedirler.
Bu dayatmayı, saldırıyı yapanların temel amaç ve gerekçesi “dinsel bir emir” olarak örtünme biçiminde karşımıza çıkınca sorunu hak ve özgürlükler bağlamında değil, siyasal rejim ve laiklik ekseninde ele almak gerekir.
Dinsel bir emir nedeniyle okullara sokulmaya çalışılan “İslami Başörtüsü” dini bir simgedir. Çağdaş, bilimsel, laik bir eğitim ve toplum için, “Dini Emirlerin” yerine getirilmesi ve dini referansların değil bilimsel bilginin temel alınması, aklın ve mantığın ışığında hareket edilmesi gereklidir.
DİKKAT!..
“İslami Başörtüsü Meselesi”, Siyasal İslam’ın ve işbirlikçilerinin oy kaygısı ile dinin siyasete konu yapılması sonucunu doğurmuş ve laik, çağdaş, bilimsel eğitimin temellerine dinamit konulmasına kadar varmıştır.
DİKKAT!..
Yüzyıllar süren acı tecrübeler sonrası ortaya konan laiklik ilkesi ve laik düzen, demokrasi kavramı ile birlikte özgürlüklere azami saygı prensibini benimsemekle birlikte, tüm rejimlerde olduğu gibi, kendine karşı olan, kendi etkisini azaltacak veya değiştirecek gerici Siyasal İslami düzenlemelere ve gelişimlere karşı bilimin, aklın ışığında düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemeleri yapmayan ülkelerin başına gelen ve ortaya çıkan sonuç, en iyi şekilde İran ve Malezya hatta Türkiye örneğinde görülmektedir.
DİKKAT!..
Türkiye’de Siyasal İslam’ın hegemonya inşa süreci, din özgürlüğü(!) adına liberal ahmakların katkılarıyla gerçekleştiğini de unutmamamız için yakın tarih yazmaktadır.
DİKKAT!..
Laiklik, dinsizlik demek değildir. Laik düzende din, kendi alanında, vicdanlardaki yerinde, Tanrı-insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, kamusal alanda, kamusal işlerde (eğitim gibi) söz sahibi olması ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı olması Şeriata giden yolunun taşlarını örer.
DİKKAT!..
Laiklik, çağdaş, bilimsel eğitim, insanın aklını serbestçe kullanma özgürlüğü kazanma mücadelesinin bir sonucudur. Laiklik insanın özgürleşmesinin olmazsa olmaz koşuludur.
DİKKAT!..
O nedenle, ÖĞRETMEN SENDİKALARININ, 8 Nisan 2025, Salı saat: 18:00, Citroen Işıkları’nda, yobazlığa, gericiliğe ve yoksullaştırmaya karşı yapacağı eyleme, laiklik, özgürlük, çağdaşlık, aydınlık adına tüm toplum olarak katılmalıyız. Çocuklarımızın aydınlık geleceği adına katılmalıyız.
Yaşar Ersoy