InstagramKıbrısManşetSiyaset

Maviş: Beceri değil bahane. Beceriksizlikle harmanlanmış bir manipülasyon örneği






Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Eğitim Bakanlığı tarafından Öğretmenler Sınav Tüzüğü‘nde yapılan değişiklikliğin asıl sebebini  açıklayarak, Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) mezunlarına “başarı sınavı” uygulamanın, kuruma duyulan “güvensizlik” olduğunu vurguladı

Maviş: Beceriksizlikle harmanlanmış bir manipülasyon örneği

Yazılı açıklama yapan Maviş, Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun kamuoyuna “istikrar”, “adalet” ve “iyileştirme” olarak sunduğu Öğretmenler Sınav (Değişiklik) Tüzüğü girişiminin, maalesef bir kez daha beceriksizlikle harmanlanmış bir manipülasyon örneği olduğunu belirtti.

Maviş, “Bakanlık, öğretmenliği bir yarış sınavına dönüştürme hırsıyla hareket etmekte, eğitim sistemimizin en temel yapılarından biri olan öğretmen istihdamını keyfi şekilde dönüştürmek istemektedir” dedi.

“Bizimle istişare edildiği doğru değil”

Maviş şöyle devam etti;

“Bakanlığın ‘istişare ettik’ söylemi gerçeği yansıtmamaktadır. KTÖS ve KTOEÖS ile yalnızca iki ay önce, bambaşka bir taslak üzerinden bir görüşme yapılmıştır.

Bu görüşmede gündeme gelen öğretmeni cezalandırıcı maddeler, mülakatla sıralama bozma girişimleri gibi önemli detaylar zaten niyeti ortaya koymuştur. Sendikalar bu görüşmede tavırlarını net bir şekilde iletmiştir. Bakanlığın “uzun süredir çalışıyoruz” söylemi, dayatmalarını meşrulaştırma çabasıdır.

“Bilgisizlik, güvensizlik…”

İlkokul öğretmenlerinde sıralamanın yaşa göre yapıldığı ve bunun ‘dünyaya aykırı‘ olduğu iddiası tam bir bilgisizliktir. ‘Başarıya göre sıralama yapılmıyor‘ iddiası ise sadece bilgisizlik değil, aynı zamanda kamu eliyle yürütülen öğretmen yetiştirme sistemine duyulan ciddi bir güvensizliğin göstergesidir.

KKTC’de ilkokul öğretmenleri, Atatürk Öğretmen Akademisi gibi anayasal güvencede olan, köklü bir kamu kurumunda dört yıl boyunca bilimsel, pedagojik ve etik yeterliklerle donatılarak yetiştirilmektedir. Bu kurum yalnızca bir yükseköğrenim yapısı değil, aynı zamanda Kıbrıslıtürk toplumunun öğretmenlik mesleğine verdiği tarihsel önemin somut ifadesidir.

“AÖA mezunlarına ‘başarı sınavı’ uygulanması kuruma güvensizliktir”

Bakanlığın bu kuruma rağmen ‘başarı sınavı‘ kurgulaması, Akademi’nin 4 yıllık eğitimi, staj uygulamaları ve değerlendirme sistemi sonrası mezun olan bir öğretmeni yeniden sınava sokmak, bu kuruma duyulan güvensizliğin açık ilanıdır.

Bu yaklaşım, Atatürk Öğretmen Akademisi’nin misyonunu aşındırmakta, kamuya ait bir öğretmen yetiştirme modelini değersizleştirmektedir. Akademi’nin mezun ettiği, başarıyla eğittiği öğretmen adaylarını yeniden sınavdan geçirme ısrarı, hem çelişkili hem de kurumsal itibarı zedeleyici bir tercihtir.

“Teknik değil siyasi bir tercih”

PDR öğretmenleriyle ilgili verilen örnekler kamuoyunu yanıltıcıdır. 2023 yılında yapılan alımlar, mevcut tüzükle ve adil bir biçimde gerçekleşmiştir. Sorun 2024 yılında yaşanmıştır ve bunun sebebi Bakanlığın geçtiğimiz yıl hatalı bir tüzük değişikliği yapmış olmasıdır.

Eğer iddia edildiği gibi bir ‘adaletsizlik’ varsa, bunun mimarı Bakanlık ve onun ısrarla sürdüğü yanlış uygulamalardır. Ayrıca PDR öğretmenliğini ayrı bir kadro olarak tanımlamak yerine ‘ilkokul öğretmeni’ sayma ısrarı, teknik değil siyasi bir tercihtir. Sorumlusu da Bakanlıktır.

“Bir yıl önce değiştirilen sistemin yeniden değiştirilmesi başarı değildir”

Sınav sistemine dair kamuoyuna sunulan değişiklikler de özünde içi boş hamlelerdir. Bir yıl önce değiştirilen sistemin yeniden değiştirilmesi, bir başarı göstergesi değil, tam tersine Bakanlığın öngörüsüzlüğünün kanıtıdır. Ayrıca bu yıl getirilen yeni öneriyle sınav sayısı üçe çıkarılmak istenmektedir.

Bu değişiklik, adaylar açısından ciddi bir ekonomik ve psikolojik yüktür. Bir sınav daha demek yeni başvuru, ücret, hazırlık, kaygı ve zaman demektir.

Sınav sayısını artırmak yalnızca bireysel değil, kamusal maliyet de doğurmaktadır. Fazladan oturumlar ek gözetmenler, sınav merkezi, baskı, dağıtım ve değerlendirme giderleri anlamına gelir. Bu da kamu kaynaklarının gereksiz tüketimi ve planlama eksikliğidir.

Soruyoruz;

1. Aynı hataları tekrar ederek hangi vizyon yaratılıyor?

2. Eğitim sisteminin temel bileşenleriyle neden sürekli istişaresiz ve keyfi şekilde oynanıyor?

3. Her yıl sistemin değişmesi kime fayda sağlıyor?

“KTÖS olarak bu tüzüğü kabul etmiyoruz”

Eğitim Bakanlığı, uzun süredir liyakatten ve öngörüden uzak kararlar alarak, eğitim sistemini kuralsızlık ve belirsizlikle yönetmeye çalışmaktadır. Öğretmenlerin itibarını yok sayan, akademik planlama yerine sınav fetişizmine teslim olmuş bu yaklaşımlar ülkeye değil, yalnızca günü kurtarma çabasına hizmet etmektedir.

KTÖS olarak bu tüzüğü kabul etmiyoruz. Bilimsel, şeffaf, öngörülebilir ve pedagojik temelli bir istihdam sistemi için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz”











Başa dön tuşu