InstagramKıbrısManşetÖzgür Doğa Özgür ÇevreSiyaset

YBH: Bugün Dünya Biyoçeşitlilik Günü. “Biyoçeşitlilik Kıyametini” durdurmalıyız!






Yeşil Barış Hareketi (YBH), insanlığın adeta “kitlesel yok oluş silahı” haline geldiğini ve sonunda bencilce hırslarıyla yaptığı yanlışların dünyayı adeta intihara sürüklediğini belirterek, sağlıklı koşulların devamı ve yaşamı sürdürebilmek için “Biyoçeşitlilik Kıyameti”nin durdurulması gerektiğini vurguladı

YBH: Ekosistemin her parçası birlikte var olup güçlü kalabilir

22 Mayıs “Dünya Biyoçeşitlilik Günü” dolayısıyla yazılı açıklama yapan örgüt, dünyada biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla 22 Mayıs 1992 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin kabul edilişinin yıl dönümü olan bugünün, her yıl tüm dünyada “Biyolojik Çeşitlilik Günü” olarak anılmaya başlandığını hatırlattı.

Örgüt açıklamasında, “Biyolojik çeşitlilik genellikle bitki, hayvan ve mikroorganizmaların geniş çeşitliliği olarak anlaşılır; Ancak biyolojik çeşitliliğin kaybı, sağlığımız da dâhil olmak üzere herkesi tehdit ediyor. Bir ekosistemin her parçası, bir yapboz bulmacası gibi ya da bir zincirin halkaları gibi bütün diğerlerine bağlıdır ve ancak birlikte var olup güçlü kalabilir” denildi.

“Çeşitlilik kayıpları ve tehdit altındaki türler söz konusu”

Açıklama şöyle devam etti;

“Yine de insanlar çevreyi ve gezegenimizi ortak yuvamız olarak adlandırabileceğimiz diğer canlıları benzeri görülmemiş oranlarda yok ediyor. Ama insanlar biyolojik çeşitlilik sorun olduğunda, insanlık ve insanların çok ciddi sorunlar yaşamakta olduğunu, onları.

Biyolojik çeşitlilik kaybı en çok adalarda ve tropik bölgelerdeki belirli yerlerde belirginleşmiştir; buralarda farklı türler genellikle dünyanın geri kalanından izole bir şekilde evrimleşmiştir. Kıbrıs, Akdeniz bölgesinde yer alan ve zengin biyolojik çeşitlilik barındıran bir ada ülkesidir.

Ancak ne yazık ki, çeşitli insan faaliyetleri ile yarattığı iklim değişikliği gibi faktörler nedeniyle önemli biyolojik çeşitlilik kayıpları ve tehdit altındaki türler söz konusudur.

Kıbrıs’ımızda önemli biyolojik çeşitlilik kayıpları ve türlerin tehdit altına girmesi yaşanan ölçüsüz insan faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan doğal ortam kayıpları sonucunda yaşanmaktadır.

“Tarımsal ilaçlar, endüstriyel ve evsel katı ve kanalizasyon atıkları…”

Tarım alanlarının doğal alanlara, hatta koruma alanlarının içine kadar nüfuz ederek genişlemesi, şehirleşme adı altında her yere plansız biçimde yayılan yapılar ile buraları kullanmak üzere gelen aşırı nüfusun kullanım baskısı en önemli tehditler olarak ortaya çıkmıştır.

Ülkemizin taşıma kapasitesi dikkate alınmadan ve ihtiyaç analizi yapılmadan gerçekleştirilen yol altyapı projeleri ile kıyı ve sulak alan işgalleri nedeniyle doğal yaşam alanları tahrip edilmiş, azalmış ve parçalanmıştır. Doğal habitatların azalması da sonuç olarak biyolojik çeşitliliği etkileyerek birçok türün yok olmasına ve/veya yok olma riski ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Yasa dışı ve/veya aşırı avcılık ile balıkçılık, nesli tehlike altında olan hayvanların dâhil, tüm canlı popülâsyonlarının azalmasına neden olmuştur.

Tarımsal ilaçlar, endüstriyel ve evsel katı ve kanalizasyon atıklarının yarattığı kirlilik hem karasal alanlarda, hem de denizlerde kirliliği, birçok canlı türünün yaşam alanlarını ve sağlığını olumsuz etkilemiştir. Sadece Kıbrıs’ta endemik olan Rana cypriaca kurbağa türü, habitat kaybı ve kirlilik nedeniyle tehdit altındadır.

Endemik olan Cypriot Grass Snake yılan türü, habitat kaybı ve trafik kazaları nedeniyle tehlike altındadır. Caretta caretta ve Chelonia mydas gibi deniz kaplumbağa türleri, yuvalama alanlarının yok edilmesi, kirlilik ve avcılık nedeniyle nesli tehlike altındadır.

“Deniz yosunları ve balıklar…”

Özellikle bazı endemik ve nadir balık türleri, aşırı avcılık ve habitat tahribatı nedeniyle tehdit altındadır. Kıbrıs’a özgü bazı endemik bitki türleri, tarım ve düzensiz inşaatlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir yandan da “İstilacı yabancı türlerin” (örneğin, aslan balığı ve bazı bitki türleri) yerli ekosistemlere giriş yapması, yerli türlerin rekabet ve saldırı baskısı altında kalmasına yol açmıştır.

Biyoçeşitlilik, Kıbrıs adasında kritik öneme sahiptir çünkü adanın ekosistemleri ve doğal yaşam alanları, önemli, özgün ve zengin tür çeşitliliğine ev sahipliği yapmaktadır.

Bu çeşitlilik, bölgenin ekolojik dengeyi korumasında, yerel iklimin düzenlenmesinde ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımında temel rol oynar. Ayrıca, Kıbrıs’ın özgün flora ve fauna türleri, bölgesel ve uluslararası düzeyde biyolojik mirasın önemli bir parçasıdır.

Bu nedenle, biyoçeşitliliğin korunması, ekolojik sürdürülebilirliği sağlamak, doğal yaşamı ve yaşam kalitesini artırmak ve turizm gibi ekonomik faaliyetleri desteklemek açısından hayati öneme sahiptir.

Ayrıca, iklim değişiklikleri ve insan aktiviteleri gibi tehditler karşısında, Kıbrıs’ın biyoçeşitliliğinin korunması, bölgenin ekolojik dayanıklılığını artırmak ve gelecek nesillere sağlıklı ve dengeli bir doğal ortam bırakmak açısından kritiktir.

Biyolojik çeşitliliğin gelecek nesiller için muazzam değere sahip küresel bir varlıktır. Ama hala doğayla uyumsuz durumdayız.

“Geçtiğimiz 250 yıl içinde 571 bitki türü tükenerek kayboldu”

Birleşmiş Milletler Çevre raporlarına göre, kara yüzeyinin yüzde 75’ini insan eliyle önemli ölçüde değiştirdik, okyanus alanının yüzde 66’sının artan kümülatif etkiler yaşadığı ve sulak alanların yüzde 85’inden fazlası kaybolmuştur.

Aynı rapora göre, biyolojik çeşitlilik insanlık tarihindeki herhangi bir zamandan daha hızlı azalıyor. Son 40 yılda, dünya genelinde memeliler, balıklar, sürüngenler ile hem deniz ve hem de karalarda yaşayan canlı sayılarında yüzde 68 azalma gerçekleşti.

Geçtiğimiz 250 yıl içinde 571 bitki türü ile 680 omurgalı hayvan nesli tükenerek kayboldu. Dünya’daki yaklaşık 8 milyon canlı türünün yüzde 25’i yok oldu…

Şu anda 1 milyondan fazla tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bazı bilim insanları, mevcut bitki ve hayvan türlerinin yarısının 2100 yılına kadar yok olabileceğini tahmin ediyor.

2018 tarihli bir rapora göre, İnsanın dünyada ortaya çıkışından bu yana, insan döneminde silinen 300 memeli türünün gen çeşitliliğinin toparlanması için 5 ila 7 milyon yıl gerekecek.

İnsanlık adeta kitlesel yok oluş silahı haline geldi ve sonunda bencilce hırslarımızla yaptığımız yanlışlar dünyayı adeta intihara sürüklemektedir.

Dünyada, sağlıklı koşulların devamını ve yaşamayı sürdürebilmek istiyorsak ‘Biyoçeşitlilik Kıyametini’ durdurmalıyız!…”











Başa dön tuşu